İst-topia: Romanlarda İstanbul

İst-topia: Romanlarda İstanbul- Suat Derviş’in Şoför Mustafa Romanında “Bataklık” gibi İstanbul’dan Şefkatli İstanbul’a

Esin Hamamcı ve Fikriye Yücesoy, birlikte hazırladıkları İst-topia’da bu ay Suat Derviş’in Şoför Mustafa romanını ele alıyor ve 1960’lar İstanbul’una bir şoförün gözünden bakıyorlar. […]

Yazılar

İki Kız Kardeş: Cevriye ve Hayriye

Figen Şakacı’nın “Ölümünün 50. Yılında Suat Derviş” anması etkinlikleri kapsamında 1 Ekim 2022’de “Bugünün Edebiyatından Suat Derviş’e Bakmak” panelinde yaptığı konuşmayı Sanat Kritik okurlarımızla paylaşıyoruz. […]

Yazılar

Babaannemin Mektubu

Şebnem İşigüzel’in, “Ölümünün 50. Yılında Suat Derviş” anması etkinlikleri kapsamında 1 Ekim 2022’de “Bugünün Edebiyatından Suat Derviş’e Bakmak” panelinde yaptığı konuşmanın metnini Sanat Kritik okurlarımızla paylaşıyoruz. […]

Podcast

Esin Hamamcı Anlatıyor: “Çöken Boğaziçi’nden Manzaralar”

Esin Hamamcı, Suat Derviş’in Son Posta gazetesinde 28 Nisan-31 Mayıs 1936 tarihleri arasında “Çöken Boğaziçi” üst başlığıyla yayımladığı röportaj serisini mercek altına alıyor. Derviş, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Emirgan, Tarabya, ve Anadolu yakasında Beylerbeyi, Çengelköy, Kuzguncuk, Vaniköy, Kandilli, Kanlıca gibi sahil semtlerini dolaşarak Boğaz sakinlerine “Boğaziçi Niçin Çöküyor?” sorusunu sorar. Çünkü buralar artık eski şaşasını kaybetmiştir. Aldığı cevaplar arasında ise ulaşımın pahalılığı, eski evlerin kullanımının yeni hayat şartlarına uygun olmaması, ısıtması, suyu ve elektriğinin eksik olması sıklıkla yer almıştır. Derviş, şehrin en önemli bölgesinin değişimine tanıklık etmiş, buraların dönüşümüne yaptığı konuşmalarla ışık tutmuştur. […]

Podcast

Ebru Aykut Anlatıyor: “Oyunbozanlara Methiye”

Ebru Aykut bu bölümde, Suat Derviş’in 1920’lerin sonlarından itibaren açıkça sahiplendiği feminist perspektife vurgu yapıyor. “Kadın erkekle bir olabilir mi?”, “Kadının yeri ev midir, iş hayatı mıdır?” gibi sorular etrafında gazetelerin mütemadiyen anketler düzenlediği, “Kadınlar erkekleşiyor mu?” endişesinin gündemden düşmediği 1930’lu yıllarda, Suat Derviş’in bu suallere verdiği ters köşe cevapların yanı sıra, hem gadrine uğradığı erkek meslektaşlarını hem de eril tahakküm ve zihniyeti büyük bir özgüvenle nasıl topa tuttuğunu ele alan Aykut, Derviş’i “öfkesini, dilini evcilleştirmemiş” bir feminist, Sara Ahmed’den ilhamla “oyunbozan” bir feminist olarak tanımlıyor. […]