
Burcu Yılmaz
Döngülere inanıyorum. İzlediğim filmler, okuduğum metinler, hayatım ve hatta şahit olduğum hayatlar aslında hep bir döngüyü tamamlıyor ya da durmadan yineliyorlarmış gibi geliyor bana. Bu kimi zaman umut veriyor kimi zaman keder. Bir döngüyü tamamlama gücünü veya tamamlanmış bir döngüyü fark edebilme cesaretini gösterebilmek zor olabiliyor. Ama her şeyin koskoca bir yuvarlaktan ibaret olduğunu bir anlığına bile anlayınca insan huzur buluyor – en azından kimilerimiz buluyor.
Kendimi bir ayı kadar büyük ve bir öküz kadar güçlü hissetmediğim, yuvarlağımın bir noktasında takılıp kaldığım ve bir fare kadar ürkek hissettiğim zamanların birinde, gezegeninden çıkıp bana kıpkırmızı çay sunan bir adam bir kitap verdi bana. Her an, her yerde bakamayacağım denli güzel kitaplardan biriydi Sometimes I Feel – A menagerie of feelings big and small. Daha o akşam eve gelir gelmez yalayıp yutmadım –yutamadım bu kitabı. Dedim ya güzel ve yerini, zamanını kollayan bir kitaptı. Okudum, kaldırdım, kitaplıktan çıkardım, tekrar okudum, çizimlerine baktım, korktum, kaldırdım… Kaç ay geçti bilmiyorum. Ama ben yuvarlağımda ilerledim ve kendimde bu kitabı yalayıp yutacak gücü buldum.

Alt başlığından (“Büyük ve küçük duyguların hayvanat bahçesi”) ve kapağından da anlaşılabileceği gibi duygularımızı, hissettiklerimizi hayvanlar üzerinden okuyup tanımamızı, tanımlamamızı sağlayan bir kitap Sometimes I Feel. Çocukların hislerini tanımlayabilmeleri, tanıyabilmeleri için yardımcı bir kitap ama ben yetişkinler için de böyle olabileceğini düşünüyorum. Hele de çemberlerinde takılan yetişkinler söz konusuysa… Tabii hayvanlara her anlamda ne kadar minnettar olmamız gerektiğini tekrar anımsatması bir yana (Bu cümlem bunu unutanlara!)…
*
Bazen bir ayı kadar büyük hissedebilirsiniz mesela. Ama her zaman sizden daha büyük birileri vardır ve kendinizi küçük hissedersiniz. Veya bazen bir tarlakuşu denli neşeli olabilirsiniz. Ama her gününüz böyle olmayabilir. Bazen koroya katılmadan önce durup biraz dinlenmeniz gerekebilir. Bir arı kadar meşgul de olabilirsiniz bazen. Ama durup sizi çevreleyen güzellikleri fark etmek de çalışarak geçirdiğiniz zaman kadar değerli değil midir? Ya da ne bileyim bir yarasa kadar kör de hissedebilirsiniz bazen. O zaman içgüdülerinize güvenmeniz gerektiğini anlarsınız. Bir tilki kadar kurnaz da hissedebilirsiniz belki ama zekânız anca kendi hayrınıza işlerse yakalanıverirsiniz. Sonra gün gelir bir fare kadar ürkek hissedersiniz kendinizi. O zaman şöyle dimdik durup içinizdeki cesareti fark etmek kendinizi bir ayı kadar büyük hissetmenizi sağlar. Gördünüz mü, nasıl da tamamlanıyor bir çember… Ve beylik cümleler olarak görüp artık derinlerine inmekten vazgeçtiklerimizi nasıl da güzel önümüze seriyor – tabii bu güzelliği görebilmeniz için sizin de kırmızı ve tatlı bir çay içmeniz gerekiyor.
Metnin sadeliği bir yana, bu kitabı bu kadar güzel kılan başlıca neden çizimleri. Suluboya ve mürekkeple hızlıca yapılıvermiş hissi veren çizimler, yalın olanın gücünü kanıtlıyor âdeta. Tekniğe boğulmamış, renk ve objelerle karmakarışık, aslında yorgunluk veren bir göz alıcılıktan uzak çizimlere sahip kitap. Sanırım bu çizimler için aklıma gelen ilk sözcük “zarif” olurdu (Kitabın yaratıcısı Sarah Maycock’un belki tüm çizimleri için aynı ifadeyi kullanabilirim). Hislerin uçuculuğu kadar hafifler sonra. Su lekelerini, fırça darbelerini ve onların içindeki güçlü ifadeleri görmek, hissettiklerimizi anlayabilmek için durup dinlenmemiz gerektiği fikrini pekiştiriyor. Bir keşmekeş gibi görünen su ve fırça lekelerinin içinde sakinlik, kimi zaman karmakarışık şeyler hissettiğimiz/hissettiğimizi sandığımız anlarda, aslında en derinimizde duran o asıl cevheri, hissi, bulmamız için bir çağrı.

Sanatçı Sarah Maycock, 2011 yılında Kingston Üniversitesi’ndeki bitirme projesi olan Sometimes I Feel’in ortaya çıkışını ve tamamlanma sürecini kitabın sonunda şöyle anlatıyor: “Hayvanların genel doğasını, onları kendi deneyimlerimiz ve özelliklerimizle nasıl ilişkilendirebileceğimizi keşfetmek istedim. Resmettiğim her hayvanda, yüzeyde basit görünen bir duygu gördüm ama acaba bu duygunun başka bir yönü var mıydı? Daha yakından bakınca empati, ilişki kurunca da özfarkındalık ortaya çıkıyor.
Hayvanlar, en sevdiğim malzeme olan mürekkep ve suluboyayı keşfetmek için sonsuz olanak sağlıyor. Hayvanların nasıl hareket ettiklerini yakından görmek için Londra Hayvanat Bahçesi’nde çizim yaparak ve doğa belgesellerinden çalışarak zaman geçirdim. Fırça izlerinin canlı bir formu nasıl yansıtabileceğini düşünmeyi seviyorum. Hayvan çizmekten asla bıkmayacağım.”
*
Zekâmızın sadece kendi hayrımıza işlemediği ve bir at kadar aç olsak da yiyeceğimizi başkalarıyla bölüştüğümüz günlerin yakında gelmesi dileğiyle…
Sometimes I Feel – A menagerie of feelings big and small, Sarah Maycock, Big Picture Press, 2020.