.

Kristina Kinkela Valčić, Ivana Egic ve Jelena Čolić ile “Premier” Üzerine

Abdullah Ezik

abdullah.ezik@sanatkritik.com

Burcu Çığır ve Cenk Çığır’ın yapımcılığını ve yönetmenliğini; Belgrad Šumart Derneği KurucuBaşkanı Jelena Simic (MSc) ve Program Direktörü Profesör Nenad Peric’in ise ortak yapımcılığını üstlendiği “PREMIER” başlıklı grup sergisi geçtiğimiz günlerde izleyicilerle buluştu. Birçok önemli uluslararası sanatçının yer aldığı sergi, başta resim, heykel, fotoğraf alanında olmak üzere birçok uluslararası ismi de ilk kez bir araya getirdi.

Abdullah Ezik, geçtiğimiz günlerde Art Gallery 1881’de gerçekleşen “Premier” sergisi ile ilk kez Türkiye’de bulunan sanatçılar Kristina Kinkela Valčić, Ivana Egic ve Jelena Čolić  ile konuştu.

Abdullah Ezik: İlk kez İstanbul’da izleyicilerle buluşuyorsunuz. Öte taraftan bu sergi gerçekleştiği Gallery 1881 bünyesinde gerçekleşen de ilk sergi olma özelliğini taşıyor. Bu yeni deneyim sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor?

Kristina Kinkela: İstanbul’a âşık olduğumu itiraf etmeliyim. Kültürel mirası, tarihi, mimarisi ve genel olarak enerjisiyle şehir bana oldukça ilham verdi. Benzer şekilde İstanbul bana “Premier” için yeni bir sanat eseri oluşturma konusunda da yardımcı oldu. İlk kez İstanbul’da sergilenmek bir rüya gibi. Ayrıca eserlerini bu özel açılış için dikkatle seçen birçok sanatının yanında yer almak, yeni bir galerinin bir parçası olmak da aynı derecede onurlandırıcı bir şey. 

Galerinin kendisi ve etkinliğin misyonu mevcut bölgesel sanat pazarını geliştirmek için de büyük bir anlam ifade ediyor.

Kristina Kinkela Valčić

Ivana Egic: “Premier” sergisinde Balkan Sanat Pazarı (BAM) projesinin bir parçası olarak sergilenmek gerçekten büyük bir onurdu benim için. Sanatı kıymetli gören, güçlü bir kültürel ve millî kimliği olan bir ülkede seyirciye sunulmak benim için büyük bir fırsat.

2 gün boyunca 400’den fazla ziyaretçinin sergiyi ziyaret etmesi, proje organizatörleri, Sırp sanat derneği Šumart ve Art Gallery 1881, ayrıca biz sanatçılar için bu büyük başarının bir işaretidir diye düşünüyorum. Umarım bu sergi, daha geniş ölçekteki uluslararası bir sergi serisinin sadece ilk ayağıdır ve Balkan Sanat Pazarı projesi gelişmeye devam eder, zamanla sergi diğer Balkan şehir ve ülkelerine de taşınır.

Jelena Čolić: Bu sergi benim için heyecan verici bir deneyimdi. Büyük Balkan sanatçıları ile İstanbul’da olmak beni onurlandırdı. Galeri 1881 yeni bir galeri ve zaten oldukça başarılı adımlar attılar bugüne dek, bu yüzden bu “Premier”in bir parçası olmaktan gerçekten memnunum.

Abdullah Ezik: Bu uluslararası sergi için Art Gallery 1881 ile süreci nasıl yönettiniz?

Kristina Kinkela: ŠumArt Derneği ve Belgrad’daki meslektaşlarımdan davet aldım ve hemen böyle önemli bir uluslararası etkinliğe katılmak istediğimi belirttim. Kişinin çevresiyle birlikte var olmasının çok önemli bir durum olduğunu düşünüyorum ve bu etkinlik bölgesel sanatçılar ile bölgesel sanat koleksiyoncularını bir araya getirmesiyle de benim dikkatimi çekti. 

Art Gallery 1881 ve ŠumArt, bu etkinliği çok profesyonel bir şekilde gerçekleştirdi ve bunun bir parçası olmaktan dolayı çok onurluyum.

Ivana Egic: Benim için her şey bu sanat etkinliğine katılmak için yapılan bir açık çağrıya başvuru yapmamla başladı. She and He adlı eserimin fotoğrafını gönderdim ve bu eserle sergiye seçildim. Ben bu sergiye sanal olarak katıldım ve eserim galerinin merkez duvarında 2 gün boyunca bir video yansıma olarak gösterildi.

Ivana Egic

Jelena Čolić: ŠumArt derneğini takip ediyordum ve Art Gallery 1881 ile olan “Premier” projesini duydum, bu proje bana çok ilginç göründü. Gerçekten harika bir iş çıkararak Balkanlar’dan birçok sanatçıyı bir araya getirip iyi bir organizasyonla burada izleyicilerle buluşturdular. Eminim ki zamanla çok daha büyük işler gerçekleşecektir. 

Abdullah Ezik: Gerek bu sergide yer alan işinizi gerekse genel olarak üretimlerinizi gün yüzüne çıkarmanızı sağlayan ana motivasyon ve düşünceniz nedir?

Kristina Kinkela: Sanatın bir şeyleri değiştirmek için çok güçlü bir araç olduğunu düşünürsek, sosyal, ekolojik, politik ve diğer varoluşsal sorunlara işaret eden sanat benim için oldukça önemli. Aynı zamanda hayatınızı daha güzel hâle getiren ve hayal gücünüzü öngörülemeyen yollarda çalıştıran da sanat olmalı. Eğer sanatım izleyiciler üzerinde o tür bir etki yaratıyorsa kalbim büyük bir mutlulukla dolar ve daha fazlasını üretmek konusunda beni cesaretlendirir, motivasyonumu arttırır. Ancak benim eğilimlerim ve içsel duyuşlarım da önemli motivasyon kaynaklarım arasında yer alıyor. Benim için yaratım süreci neredeyse iyileştirici bir etkiye sahip olan tamamen özgürlük hissiyle beraber gerçekleşir. Bu benim tatmin etmek istediğim bir ihtiyaç aynı zamanda.

Ivana Egic: Çalışırken boyama sürecine kendimi kaptırır ve teslim olurum. Süreç kendini yönlendirsin isterim. Göstermek istediğim şey fırça darbeleri ve renkler aracılığıyla seçilen konu hakkındaki düşüncelerimi, tutum ve duygularımı yansıtsın isterim.

Jelena Čolić: Genellikle manzara resimleri veya natürmortlar aracılığıyla ilhamımı dışarı çıkarıyorum. Uzaktan doğayı gözlemlemek veya bazı nesnelere yakınlaşmak zihnimi sakinleştirir. Bazen bana ilham veren bazı görüntüler oluşur ve sanki başka bir (gizli) el ile tüm bunlar gün yüzüne çıkar. Bu tür anları yakalamaya çalışıyorum. Sözgelimi doğadaki yüce arayışım özellikle Desert and Nile serimde Sudan manzaralarının mistik tarafını göstermeye çalıştığım yerlerde ortaya çıktı.

Deconstruction, still life adlı eserimde natürmortun içindeki boşluğu (meyveleri) gözlemledim. Gerçek formu “yıkarak” soyutladım ve sadece “titreşim” (meyveleri) kullandım… Gerisi ritim, ve enerji…

Jelena Čolić
Jelena Čolić

Abdullah Ezik: Türkiye’deki izleyicilerle ilk kez buluştuğunuzu düşünerek genel anlamda şunu da sormak istiyorum: Sanat anlayışı ve üretim pratiklerinizi nasıl tanımlar, nasıl ifade edersiniz?

Kristina Kinkela: Son resim serimde soyut/hayali manzaralar oluşturdum. En azından ben onları bu şekilde tanımlıyorum ve bu hoşuma gidiyor, çünkü bana birtakım uyumlu manzaraları hatırlatıyor. Doğadan ilham almıyorlar – doğrudan duygusal durumlarımdan görsel şekle dönüşüyorlar. Görsel olarak kullandığım birden fazla, daha az veya daha fazla şeffaf katmandan ve diğer medya katmanlarından meydana geliyorlar. Tüm üretim sürecim sezgisel, samimi ve akışa kendini bırakan bir tarzda gerçekleşiyor. 

Ayrıca sürekli yeni teknikler ve malzemeler keşfediyorum, ancak şu anda çoğunlukla akrilik boya kullanıyor ve çeşitli malzemelerle ona eklemeler yapıyorum. Mükemmeliyetin sonuçta değil süreçte olduğuna inanıyorum ve gerçekten yeni bir şeyler yaratmaktan keyif alıyorum.

Ivana Egic: Resimlerimde çoğunlukla insan bedeninin tasvirine odaklanıyorum. Çalışmalarımda ana motifim çıplak kadın bedenidir ve boyama teknikleri aracılığıyla kadın güzelliğini ve gücünü keşfetmeye çalışıyorum. Hikâyede ve çalışmalarımda çıplak kadın bedeninin tasviri ile erotiği ve duyumsallığı vurguluyorum, ancak burada kadının tutumu, duyguları veya bulunduğu durumun eksikliği söz konusu değil. Resimlerim renkli ve oldukça canlı. Çoğunlukla akrilik ile boyama yapıyorum. Fırça darbeleriyle bir rengi ön plana çıkarıyor ve duygusal dünyam üzerinden spektrumuna dair bir bakış sunuyorum. İşlerimde çağdaş nudizmin tanınabilir izleri olduğu gibi kadınların farklılıklarını ortaya koyan Amazon kahramanlık klişelerini de yer yer kullanıyorum. Resimlerim kadın bedeni ve kişiliğinin tam gücüne bir tür övgü olarak görülebilir.

Jelena Čolić: Kişisel olarak benim için sanat bir tür dua şeklidir, fiziksel dünyanın ötesinde bir arayıştır… ve sanat eseri izleyicileri ilham veren bir şey olmalıdır.

Abdullah Ezik: Şu anda Türkiye’de oldukça kötü bir dönemdem geçiyoruz. Bildiğiniz gibi 1990’lerden itibaren tüm dünyada olduğu gibi özellikle Balkanlar ve Orta Doğu’da da birçok büyük kriz yaşandı, birçok insanlık dramına tanıklık ettik. Ayrıca halihazırda birçok küresel sorundan söz etmek de mümkün. Bir sanatçı olarak bu tür zor zamanlarda böylesi zorlu bir coğrafyanın parçası olmak sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor? Bu tür insani durumlar sizin üretimlerinize yansıyor mu?

Kristina Kinkela: Ben her zaman dünyaya karşı çok hassas oldum. Kendi içimde büyüdüm ve dünyada olup bitenler beni derinden etkiledi. Sanat, bir şeyleri değiştirmek için çok güçlü bir araçtır. Bu aracı elimizde tutuyoruz ve ne olursa olsun onunla çalışmaya devam etmeli ve bu tür kötü durumlardan en iyi sonucu çıkarmalıyız. Bu tür zorlu zamanlarda izleyiciyle buluşmak da bu nedenle bizim için ödül olarak görülebilir.

Ivana Egic: Bu sergiyi büyük bir başarı olarak görüyorum. Umarım bu proje gelişmeye devam eder ve sanatçılar daha sık izleyicilerle buluşur. Genel olarak bütün dünyada zor zamanlardan geçiyoruz. Şu anda sanatçıların halkla buluşması oldukça güç, yani halkın sanata yatırım yapmaya karar vermesi de bu durumda pek olası değil. Yine de sanat olmadan yaşayamayacağımızı düşünüyorum. Sanat ruhumuzun gıdasıdır. Ancak sanatla kişisel ve kültürel olarak gelişimimizi sürdürürüz.

Jelena Čolić: Türkiye ve Suriye halklarının bu felaketten bir an önce kurtulması için dua ediyorum! Ayrıca tüm dünyada savaşlar, yoksulluk, hastalık, açlık gibi felaketlerden etkilenen tüm insanlar için dua ediyorum… Ekonomik, sağlık ve ekolojik problemlerle yüzleştiğimiz, mücadele ettiğimiz zorlu bir dönemeçteyiz… Teknolojinin yükselişte olduğu, ahlaki değerlerin düştüğü, telefonlarımızın akıllı olduğu ve plastik hâle geldiğimiz zamanlarda sanat bizim için büyük bir yardımcıdır. Farkındalık yaratmak, hayırseverliğimizi göstermek ve sesimizi yükseltmek, sorular sormak için sanatı kullanabiliriz. Sanat bizi kendimizi ve değerlerimizi sorgulamaya teşvik edebilir. Sanat bize ilham verebilir. Bu sergiyi birleşmek, paylaşmak ve değişime başlamak için bir fırsat olarak görüyorum.