Burcu Dimili
Moda Tasarımı eğitiminizin izlerini resimlerinizdeki canlı renklerde görebiliyoruz. Siz renk seçiminizde nelere dikkat ediyorsunuz?
Aslında renkleri ben seçmiyorum, renkler beni seçiyor diyebilirim. Ben nereyi, hangi şehri düşünüp oradaki gün batımı, gün doğumunu resmedeceksem onun benim zihnimde bir izdüşümü oluyor. O izdüşümü de o şehir, o ülke, oradaki doğa, deniz, insanlar ve tüm bunların bende yarattığı duygular oluyor. Doğal olarak benden çıkan bu muazzam kombinasyonun birçok rengi oluyor ve her yerde renkler farklılaşıyor. Elbette benim ruh halim de çok etkiliyor o resimlere yansıyan renkleri. Her bir resmime bu anlamda baktığımda hepsi ayrı bir ana ve duyguya ışınlıyor beni. Aynısı izleyenlerde de oluyor, biliyorum. Bazen benzer, bazen tamamen farklı. Çünkü onların da kendi iç dünyalarından getirdikleri var o resme bakış açısında. Onların bıraktığı yansıma ve enerji de bir sonraki resmimin renklerine yansıyor. ‘’Doğadan bana, benden dünyaya, dünyadan bana’’ deme sebebim işte bu yüzden.
Seyahat tutkunuz resimlerinize yansıyor. Nelerden ilham aldığınızı sorsak?
Seyahat etmek benim için sadece bir ülke, birkaç şehir görmek anlamına gelmiyor. Seyahat benim içsel yolculuğumun dış dünyada tezahür etmiş hali. Yani ben gezerken içsel olarak da bir başka noktaya gidiyorum her seyahatim sonrasında. Bu yüzden seyahat bir tutku benim için. Doğa da bu tutkumun bir parçası ve benim en büyük ilham kaynağım, çünkü orada her şey benden bir parça. Aynı güneş dersiniz ama mekâna göre parlaklığı değişiyor, yansıması farklılaşıyor, aynı deniz dersiniz ama ülkeye ve zamana göre rengi, duygusu, sesi farklılaşıyor. İşte benim ilham kaynaklarım bunlar; ülkeler, şehirler, güneş, deniz, doğadaki sesler, oradan bana yansıyan duygular ve kim bilir daha neler neler. Elbette görüneni göründüğü gibi değil, benim iç dünyamda yarattıklarıyla, yani hissettiğim gibi aktarıyorum. Doğa o derece güçlü bir iletken ki, benim duygularıma tercüman oluyor diyebilirim.
İzleyiciyi de içsel yolcuğunuzun yansımasına ortak olmaya davet ediyorsunuz? İzleyicilerin tepkileri nasıl oluyor?
Bu soruyu izleyicilere sormak iyi olur aslında. Ben size sorduklarımdan, ben sormadan bana kendilerindeki karşılığı anlatanlardan gelen yorumları aktarayım. Her resimle birlikte o ana ve o noktaya ışınlandıklarını, renklerin ve denizden yansımanın kendilerini çağırdığını, pek çok güçlü duyguyu aynı anda yaşadıklarını ve gördükten çok sonra gözlerini kapattıklarında resmi tıpatıp hayal edebildiklerini, resimlerimin adeta yaşadığını, çok canlı olduğunu söylüyorlar. Resimlerin adı (şehirler), hikayesi ve renklerin bir bütün olarak kendilerini etkilediğinden bahseden çok oldu bana. Hiç o ülkelere gitmeden, oralardan bir doğa parçasıyla, renklerle onlarda yarattığım duyguların gücünden bahsettiler. Hedeflediğim olmuş demek ki; benden sana, senden bana, her birimizden dünyaya bir yansıma…
Affordable Art Fair Battersea London özelinde hangi çalışmalarınızı sergiliyorsunuz?
Affordable Art Fair Battersea London’da Yansımalar sergimden 5 eserimle yer alıyorum; Yansıma, Göcek, Kapadokya, Miami ve Assos. Bu seçimlerimin bir sebebi var elbette. Yansıma tablom benim sergimin ilk eseri, hatta sergi hayalimin başlangıç noktası diyebilirim. Bu yüzden beni için çok anlamlı, onun sembolik varlığı sebebiyle ilk olarak onu seçtim. Diğer 4 yer de benim kendimi en kendim gibi hissettiğim, içsel olarak çok genişlediğim yerler. Her birinden çok güçlü anılarım var, ne zaman biraz canım sıkılsa ya da ilave bir enerji ihtiyacım olsa, gözlerimi kapatır ve kendimi bu dört yerden birinde hayal ederim. İstediğim ruh halini de kısa sürede yakalarım, yüzleşeceğim bir şey varsa da ona karşı cesaretim oluşur içimde. O yüzden bu 5 resim ilk uluslararası sergimin eşlikçisi oldular bana.
Farklı şehir isimleri eserlerinize de ilham oluyor ve adını veriyor. En unutamadığınız şehri sorsak?
Benim için her birinin çok farklı anlamları var, hepsinde unutulmamış ve hep yaşayan bir şeyler içimde. İhtiyaç duyduğumda o duyguları çıkartmak ve beni tekrar yaşama bağlamak için işime yararlar. En unutamadığım yer dediğinizde bir tanesi öne çıkıyor nedense; Göcek. Göcek’i diğerlerinden farklı yapan ne diyeceksiniz? Söyleyeyim; Göcek benim doğa ile iç içe kaldığım bir yer ve bu benim ruhuma o kadar iyi geliyor ki, bunu ben her sene yapıyorum. Doğa ile iç içe kaldığım o yerde aslında ben her şeyden soyutlanmış bir şekilde kendimle kalmış oluyorum. Bunu her yerde yapabilme imkânım yok, Göcek bana bunu sağlıyor. Böylece kendimi devam eden içsel yolculuğuma çok daha iyi hazırlıyorum. Göcek benim için aynen resimlerimdeki gün batımı, gün doğumu gibi; bir ölüm ve yeniden doğum yeri diyebilirim. Eski Burcu ölüyor, yeni Burcu doğuyor ve yolculuk böylece yenilenerek devam ediyor.
Yakın zamanlı projeleriniz arasında neler yer alıyor?
Ekim ayına Affordable Art Fair Battersea London Sergisi ile başladık, çok bereketli bir başlangıç oldu, farklı sergilerden katılım davetleri aldım. Aralık başında Aqua Art Miami’de olacağım. Bu sergide 7 eserimle yer alacağım ve üstelik 5 resmim yepyeni parçalar olacak. Bu resimler ve daha fazlasıyla 2025 yılında ikinci sergimi açmayı planlamaya başladım bile. Tarih ve yer bilgisini her şey netleşince duyuracağım sanatseverlere. Bu yıl iki uluslararası sergi sonrası 2025 yılında farklı uluslararası sergilerde yer alacağımın da müjdesini verebilirim. Birçok önemli sergiden davet aldım, onları değerlendirip karar vereceğim. Benden sanat dolu haberler almaya hazır olun derim.