.

Kayıp Zamanın İzinde

Burcu Yılmaz

Yaşlılık ve unutkanlık temaları etrafında şekillenen ve bunu yaşlanmanın getirdiği bellek kayıplarını dramatize etmek yerine hafıza, zaman ve kimlik arasındaki hassas ilişki üzerinden kurgulayan Piraye Hanım’ın Sürprizi Elif Onat’ın kendisinin yazıp resimlediği ilk kitap. Yumuşacık illüstrasyonlarını yıllardır takip ettiğim sanatçının bu “ilk” kitabını da merakla okudum elbette.

*

Kahramanımız Piraye Hanım yalnız yaşayan ama dış dünyayla bağını koparmayan biri. Gündelik yaşamındaki ufak olaylar da unutkanlığının belirginleşmesiyle farklı bir boyut kazanıyor. Unutkanlık, metinde bir hastalık etiketiyle tanımlanmamış ve bu nedenle hayatın akışı içinde kişinin kendini ve anılarını yeniden keşfetmesi için bir araç haline gelmiş sanki. Örneğin kahramanın doğum gününü unutması ama içgüdüsel olarak bir kutlama hazırlığı yapması, belleğin kaybolan yönleriyle varlığını sürdüren yanları arasındaki dengeyi gösteriyor.

Piraye Hanım içine kapalı biri değil; aksine başkalarıyla sohbet etmeyi, etkileşimde bulunmayı sürdürüyor. Biraz klişe olacak ama bu yönüyle yaşlı bireylerin (ki kitabın sonunda yaşını öğrendiğimiz kahraman, bugünün kıstaslarına göre hiç de yaşlı sayılmaz) sosyal hayattan kopmamaları gerektiğine dair güçlü bir mesaj da veriyor. Ayrıca yaşlanmanın sadece biyolojik değil, aynı zamanda sosyal bir süreç olduğunu da hatırlatıyor.

Kitapta zaman algısı da unutkanlığın etkisiyle döngüsel bir hâl alıyor. Piraye Hanım, günlük rutinleri içinde anımsama ve unutma süreçlerini iç içe yaşıyor. Bu bağlamda, anlatı çizgisel biçimde ilerlemiyor da anların üst üste binmesiyle şekilleniyor. Geçmiş ve şimdi arasındaki geçişler de bu zaman algısıyla paralellik taşıyor. Unutkanlık, Piraye Hanım’ın içinde dönüp durduğu zaman beni kederlendirse de, kitabın unutkanlığı trajik bir durum olmaktan çıkarıp bellekle kurduğumuz ilişkiyi sorgulattığını düşünüyorum.

İllüstrasyonlar da metnin duygusal derinliğini destekleyen ve onu güçlendiren semboller içeriyor. Özellikle kar manzaraları ve şehir sokakları hafızayla mekân arasındaki ilişkiyi vurguluyor. Karla kaplı şehir yön bulma zorluğunun fiziksel bir yansıması âdeta. Bence bu, bellek kaybının dış dünyayla kurulan bağ üzerindeki etkisini gösteren önemli bir detay. Renk paletini de unutmamak gerek. Özellikle pastel tonlar ve yumuşak geçişlerle kurulan atmosfer, karakterin dünyasının dingin ama zaman zaman bulanıklaşan yapısını yansıtıyor. Pastane ve antikacı gibi mekânlarsa detaylı çizimleriyle Piraye Hanım’ın dünyasının merkezini oluşturuyor ve onun bu alanlarla kurduğu bağ, geçmişiyle bağlantısına işaret ediyor. Çizimleri hafif bulanık dokusu ise anıların ve bellek kaybının o flu doğasını yansıtıyor olamaz mı?

Metne getireceğim tek eleştiri ara sıra kullanılan, kimi zaman sözcüklerin tekrarına yol açan ve bunun resimli bir kitap olduğunu düşündüğümüzde fazla “açık” veya “gösteren” bulduğum dil. Ama belki de yazarın ve editörün bilinçli tercihidir Piraye Hanım’ın çantasından çıkardığı cüzdanını açması, pastanenin önünde dururken pastane vitrinine bakması veya kibritle mumları yakması.

*

Yaşlılığı, unutkanlığı ve yalnızlığı, bireyin kimliğinin kaybı değil de anıların şekillendirdiği yeni bir varoluş biçimi olarak ele alan bu yaşsız kitaba, belleğin ve kimliğin dönüşümü üzerinden daha derin bir okuma getirilebilir elbette… Ki kitabın henüz çıktığını düşününce bunun yapılacağından da eminim.

Kıssadan hisse vermektense yaşlılık, ölüm, bellek kaybı gibi zor -veya görmezden gelinen- konulara ve duygusal derinliğe odaklanan resimli kitapların çoğalması dileğimle, iyi ki doğdun Piraye!

Piraye Hanım’ın Sürprizi, Elif Onat, Nesin Yayınevi, 2025.