Ümit Güçlü
“Bir dünya düşlüyorum, herkesin bildiği
Bu tatlı özgürlüğe nasıl erildiğini”
Langston Hughes
Şair/ romancı Jay Parini’nin 2008’de ABD’de, 2022’de dilimizde yayımlanan, “Şiir Neden Önemlidir?” kitabının ismi bizi yanıltmasın. Kitap uzun uzun, şiirin neden önemli olduğuna dair bir tez üretip bu tezi genişletmiyor. Alt başlıklara ayrılmış birbirinden bağımsız denemeler şeklinde ilerlerken, kitabın içerisindeki “Kişisel Ses” denemesi, dört şairin ses ile kurdukları ilişkiye odaklanıp, kitaptaki tüm yazıların tutkalı oluyor. Fakat zayıf bir tutkal. Haliyle kitap da, ses için bir parantez açarak, şiirin öneminin gerekçelerini serimliyor. Bölümlerin birbiri ile ilişkisi, şiirin önemi üzerinden kurulmaya çalışılıyor. Şiirle ilgili hemen hemen her yazı, zaten şiirin neden önemli olduğu gizil konusunu işler. Bu kitaptaki 9 yazı zorlama bir çaba ile bir araya getirilmiş gibi. Yazılarda bir konu işleniyor ve en sonda laf ‘şiir önemlidir’ ifadesine geliyor.
Parini’nin ses konusunu işlerken örnek verdiği şairler, Robert Frost, Wallece Stevens, Yeats ve Eliot. Bu dört şairin “maske” kullanmalarının farkında olduklarını vurguluyor. “Personality” sözcüğü ile per sona (bir maskenin arkasından duyulan ses) bu maske kullanımlarının ve şairlerin kişisel seslerine ulaşmalarının etimolojik bağlantısını kurmuş oluyor. Yani Parini’ye göre, bir sese ulaşmak aynı zamanda “söylenmemiş olana ses olmak olduğundan politiktir.” Bir parantezi de açıyor. Şairin şiiri ile bir sesi yok etmeye çalışmasının da değerli olabileceği parantezi bu. Önemli bir parantez.
*
Şiirin politik yönünü yine ses ile açıklarken (Şiirin Politikaları), birkaç yazı önce söyledikleri ile çelişen ifadeler görüyoruz. “Bir ulusun sesini yansıtmak”, “saçma” bulunuyor Parini tarafından. Oysa bu, şairlerin baştan tasarlayarak oluşturdukları bir temsil biçimi değildir. Şiirlerin sesi, şairin isteğinin dışında bu temsiliyet biçimlerini doğurabilir. İncelediği Langston Hughes mesela, “My People (Halkım)[1]” diyerek bir ulusa ses olmuştur. Walt Whitman da Parini’nin anlattığı ve örneklendirdiği gibi demokrasi isteyen Amerikan ulusunun sesi haline gelmiştir.
Parini’nin yapmadığı bir ayrımdan bahsetmeliyiz. “Şiirin politikası olması” ile “şiirin politikadan bahsetmesi” ayrımı bu. Parini, şairin politik olup olmamasını politikadan bahsetmesi ile tespit etmeye çalışıyor. 11 Eylül olayı, savaş karşıtı şiirler yazmak, sivil itaatsizlik, dünya savaşları… Parini, “şiirin politik ifade potansiyelleri” taşımasının örneklem alanını buralarda arıyor. Yani yaptığı şey, incelediği şairlerin, bahsettiği konularla politik ifadelere ulaşabileceğinin örneklerini vermek oluyor. Oysa bu, şiiri, gücünün düştüğü bir alana doğru çekmektir. Slogana yaklaşmak da denebilir. Nihayetinde, şiir bıçakları ile gerçek dünyadaki olaylara sadece söz ile müdahale edemiyoruz. Fakat algılara, bakışlara, zihnin işleyiş biçimlerine şiirle gidebiliriz. Bu da “şiirin politikası” oluyor. Bir bedel ödemeksizin söylenilenlerin, düzlemini şiirin dışına çıkarmayı arzu ederek oluşturulan şiirlerin, politikada ne gibi bir değeri olabilir? Politikayı yöneten ve ona yön veren öznelerin, yani siyasetçilerin muhatabı şairler midir acaba? Daha doğrusu şöyle sorabiliriz: Politik ifadeler şiire sokulsa dahi, bunun politikada değerli olacağını ya da muhatap bulacağını mı düşünüyoruz? Okur ile etkileşiminin doğuracağı sonuçlar, beklentileri karşılamaya yetiyor mu sahiden? Güncel bir örnek olarak, Ukrayna’daki insanları şiire konu etmeyi alabiliriz. Bana kalırsa böyle oluşturulan bir şiirde, oradaki savaştan ya da ölümlerden bahsetmek yerine, oradaki bir ağacın gözünü ya da oradaki insan ilişkilerinin nasıl şekillendiğini, tarihsel değeri olan imge dünyası gibi şeyleri şiire taşımak daha “politik” bir eylem olabilir. Tabii şairin politik olmasını, kendi varlığına değil, şiirlerindeki söylemlere endekslersek. “Sözü eylem olarak görmek” biraz modası geçmiş bir düşünce olsa da, şiirle gidilen yol bu kadar olabilir. Hakikat sonrası dünyada, yerinde atılan bir tivit, şiirdeki sözlerin eylemsel karşılığından çok daha hızlı politik mesafeler kat edebilir.
Bu konuyu örneklendirmek için, iki şiiri inceleyebiliriz. Can Yücel’e ait “YIL: BİNDOKUZYÜZ KIRBİR BUÇUK” şiiri ile Ece Ayhan’ın “Meçhul Öğrenci Anıtı” şiiri.
Can Yücel’in şiiri şöyle:
“Dr. Refik Saydam, Başbakan
Milli Korunma Kanunu mevzuu ve mevzuatı dolayısıylan
“A’dan Z’ye değişmeli vatan!”
Demesinden bir gün sonra tam,
Pera Palas Otelinde sekte-i kalpten
Gümleyerek vatana kayboldu adam…
Onun için A’dan Z’ye değil, aman!
Z’den A’ya değişmeli bu cihetteki cihan!..”
Bu kısa şiirde Yücel’in kullandığı ifadelerden dolayı bu şiire politik şiir tanımlaması getirsek dahi politikada ya da şiirde bunun karşılığı ne olabilir? İlla politika ile şiiri aynı düzleme çekmeye çalışıyorsak, Ece Ayhan’ın “Meçhul Öğrenci Anıtı” şiirinde yaptığı gibi çocukların bir iktidar mekanizmasının içerisinde konumlarını deşmek, afişe etmek, şiirin de bir politikası olabileceğini düşündürüyor. “Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır.” Bu tür şiirler, kendi politikalarını oluşturdukları için daha önemli diye düşünüyorum. Kadın yazınında bunu daha iyi gözlemliyoruz. Dickonson, Anne Sexton, Didem Madak, Gülten Akın gibi isimlerin kadınların hayatı algılayış ve düşünüş şekillerini şiirlerinde anlatmalarıyla daha politik “işler” doğurduğunu söyleyebiliriz. Politikada bir geçer akçesi yok fakat insanların zihinlerine etki etmek zaten yeterince politik sonuçlar doğurdu.
*
Parini, kitabın son bölümlerinde şiirin “doğal bir kutsal metne” yaklaştığını birkaç yerde tekrar ediyor ki, bu çok çok tehlikeli bir yer. Şiirlerden ve şairlerden böyle beklentiler, Dante’nin ya da Homeros’un yaşadığı dönemlerde olsaydık belki normal karşılanırdı. Fakat İngiliz -Amerikan pastoral hayatının bizi ruhani yöne doğru sürükleyeceği yolculuk, rehberimiz Mary Oliver ya da Louise Glück olsa dahi, bizim yapmak istemeyeceğimiz bir yolculuk. Hem şiirle hem de kutsal ile olan yolculuğumuza da zarar verecek olan bir gezi.
*
Şiir Neden Önemlidir? sorusunu yedeğine alan 9 deneme yazısından sonra, şiirin kültürel olarak algılanış biçimlerindeki farklılıkların, şiirin ve şairin güncel dünyadaki konumuna dair, yorum biçimlerinde ne derece farklı sonuçlar üretebileceğini yeniden görmüş oluyoruz. Eh, bu da bir hatırlatma olarak zihnimizde dursun.
Ece Ayhan, Bütün Yort Savul’lar, YKY,
Jay Parini, Şiir Neden Önemlidir?, YKY
Can Yücel, Canfeda, İş Bankası Yayınları
W. Jason Miller, Langston Hughes, Runik Kitap
[1] My People (1923), Selected Poems of Langston Hughes, Random House, 1990. Hughes, bu şiiri kendisinin düzenlediği edisyonda “Afro- Amerikan Fragmanları” bölümüne koymuştur. Şiir, Zeynep Ünalan çevirisi ile şöyle: “Gece güzeldir / Halkımın çehresi gibi/ Yıldızlar güzeldir/ Halkımın gözleri gibi/ Güzeldir güneş ve / Bir de güzeldir, halkımın yüreği.” Runik Kitap, 2022.