.

Harold Bloom’un “Yanlış Okuma Haritası”

harold-bloom-yanlıs-okuma-harıtası

Büşra Tan

busratannn@hotmail.com

Harold Bloom’un geçtiğimiz haftalarda Ahmet Ölmez tarafından Türkçeye çevrilen Yanlış Okuma Haritası başlıklı eseri, yazarın daha önce yayımlanan Etkilenme Endişesi’nin bir tür devamı olarak görülebilecek, ortaya koyduğu tez ve önerilerle okura “yeni bir düşünsel harita” vadeden özel bir kitap.

Her okur, takip ettiği izlence ne olursa olsun kendi kişisel deneyiminden yola çıkarak bir şeyler geliştirmeye çalışır. Burada okuma eylemini anlamlı kılan en önemli unsur, bu okumanın neye hizmet ettiği/edeceği ve böylelikle ortaya ne tür bir savın çıkacağıdır. Bu, birçok açıdan edebiyatın ve edebiyat teorisinin üzerine kurulduğu temel zemin olarak da düşünülebilir.

Harold Bloom, bugüne kadar kaleme aldığı eleştiri ve teori metinleriyle çağdaş edebiyat yazınını derinden etkileyen başlıca figürlerden birisi olarak değerlendirilebilir. Bloom’un eserleri Batı kanonunda çok ses getirdiği gibi Türkiye’de de kendisine geniş bir karşılık buldu. Bu anlamda Etkilenme Endişesi’nin farklı bir açıdan yeni bir okuması olarak değerlendirilip ele alınabilecek Yanlış Okuma Haritası, özellikle bir tür olarak şiiri merkezine almasıyla öne çıkan bir çalışma.

Bloom, Yanlış Okuma Haritası’nda başta Milton, Wordsworth, Shelley, Keats, Tennyson, Whitman, Dickinson, Stevens, Warren, Ammons ve Ashbery gibi devrinin önde gelen şairleri üzerinde durmakla beraber gözünü Batı kanonun sembol/ikonik isimlerine çevirmekten geri durmuyor. Burada öncelikle haleflere, ardından da seleflere değinen yazar, onları bir bütün ve bir devamlılık anlayışı etrafı ele alıyor. Bu bakış şüphesiz ortaya geçmiş ile bugünü birbirine bağlayan oldukça geniş bir perspektif de sunuyor. Nihayetinde hemen her disiplin ve türde olduğu gibi şiirde de bir devamlılık esastır ve bu devamlılığın üzerine kurulu olduğu temel dinamikler saptanmalıdır. Bloom’un bu kitapta kendisine mesele edindiği en temel durum da budur.

Yazma eylemi içerisinde geniş ölçekli bir okuma eylemi barındırır. Okumak yazımı, yazım okumayı farklı şekillerde besler. Bu iki edim arasındaki ilişki beraberinde bir süre sonra yeni soru ve sorunsalları da getirir. Bu kasıtlı bir yanlış okumalar silsilesi de olabilir, yeni bir yorumlar ağı da. Nihayetinde her okuma, onu şekillendiren kişinin algısı ve düşüncesi oranında ortaya farklı bir sonuç çıkarır. Bu, kaçınılması oldukça güç bir durumdur.

Harold Bloom, Etkilenme Endişesi’nin önerdiği teorinin pratikte nasıl işlediğini gösterirken bunu metinsel bir tarihçe ile birlikte yapar. Onun için Yanlış Okuma Haritası salt bir yol gösterici değil, aynı zamanda Batı edebî kanonunun tarihsel bir yansımasıdır da. Bu noktada ön plana çıkan ana düşünse, teorinin pratiğe nasıl yansıdığını gösterirken aynı zamanda bir tarih yazımında bulunmaktır. Bu noktada ise onun temel hareket noktası Milton’dur. 17. yüzyılın önde gelen İngiliz şairlerinden olan Milton, gerek işlediği temalar gerekse bu temalara dair geliştirdiği yazınsal formlarla kendisine özel bir alan açmıştır. Milton’un öncelikle bir dil ustası olduğunu ve kendisinin İngilizceye en çok kelime kazandıran şairlerden birisi olduğunu söyleyen Bloom, onun gerek dönemini gerekse İngiliz şiirini nasıl ve ne derece etkili bir biçimde dönüştürdüğüne değinir. Böylelikle edebiyat ile dil arasındaki bağlar daha güçlü bir şekilde aktarılırken yazar ve şairlerin dile yaklaşımının o dili ne derece zengin kılabileceğinin de altı çizilir. Kadim bir tür olarak şiir ve çağının öncü şairlerinden biri olarak Milton, Bloom için bu noktada bir mihenk taşı olarak değerlendirilebilir.

Kitap boyunca şiirsel etkilenme ve bir şiirin nasıl okunması gerektiği üzerinde duran Harold Bloom, Milton’un ardından Wordsworth, Shelley, Keats, Tennyson, Whitman, Dickinson, Stevens, Warren, Ammons ve Ashbery gibi birçok şaire değinir. Onun için tüm bu isimler Batı kanonunun merkezinde yer alır. Onların şiire yaklaşımı, şiir ile kurdukları etkileşim, gerek kendi yaşamlarından gerekse yaşadıkları çağlardan şiire dâhil ettikleri unsurlar zaman içerisinde şiirin büyük bir hızla değişmesine zemin hazırlar. Şiirin dönüşümüyle birlikte edebiyat ve edebiyata yaklaşım da farklılaşmış, söz konusu tüm bu isimlerle beraber yeni bir okur çağının da önü açılmıştır. Nitekim Bloom, nitelikli yazar ve şairlerin beraberlerinde nitelikli bir okur ve aydın kesimi getirdiğini de ifade eder. Bu, iki taraf arasında görünmez bir anlaşma ile ortaya konur. Her metin, şiir ve yazı bir okura seslenir. Yazar veya şair kendi okurunu geliştirirken onu zaman içerisinde biçimlendirmekten de geri durmaz. Ammons da Ashbery de, Dickinson da Stevens da bu anlamda kendi şiirlerini geliştirirken beraberlerinde birçok önemli ismi de sürükler. Hem okurlar hem de dönem şairleri, bu bağlamda onların etkisinden kolay kolay çıkamaz ve çağın şiir dili, şiir evreni onlarla beraber dönüşür.

Yanlış Okuma Haritası’nın merkezinde şiir vardır. Bloom, bütün bir düşünce evrenini bu kitap özelinde şiir üzerine kurar ve geliştirir. Onun için her bir şiirin kendisine özgü bir dünyası ve bir okuma haritası vardır. Bu şairlerin şiire yaklaşımları kadar onların edebiyattan beklentilerine bağlı olarak da gelişebilir, değişebilir. Kendisi bu durumu ve bu kitabın üzerine kurulu olduğu temel eleştirel yaklaşımı şu şekilde ifade eder:

“Bu kitap, şiirin pratik eleştirisine ve şiiri nasıl okumamız gerektiğine dair bir kılavuzdur. Temelinde de önceden yayımlanan The Anxiety of Influence [Etkilenme Endişesi] adlı kitabımda sunduğum şiir kuramı vardır. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere, okumak gecikmiş ve neredeyse imkânsız bir eylemdir. Okuma eylemi, kuvvetli olsa dahi her daim bir yanlış okumadır. Edebî dilin çok belirgin olduğu hallerde bile edebî anlam, belirsizliğe doğru meyleder. Eleştiri her zaman bir muhakeme eylemi değildir, ama her zaman bir karar verme eylemidir ve karar verilen şey de anlam üzerinedir.”

Bloom, kitabın ilk beş bölümünde kitabın başlığına da taşıdığı “yanlış okuma”nın nasıl yapılabileceği ve bu kuramın hangi temel düşünceler üzerine kurulu olduğunu açıklamaya yönelir. Burada kendi kuramını ve bu kuramın merkezinde yer alan temel tekniklerini örnekleyen Bloom, daha sonra Batı kanonunu şekillendiren başlıca şairleri değerlendirmeye başlar. Söz konusu şairlerin hangi şartlar altında üretim yaptıkları, şiirlerini biçimlendiren temel koşullar, onların ön plana çıkan duygu ve duygulanımları Bloom’un izlediği rotayı belirler. Ardından “İzahatın Birincil Sahnesi”nde şiirin kökenine giden yazar, edebiyatın insan hayatında ne derece başat bir unsur olduğuna dikkat çeker. Kitabın son bölümünde ise Milton’dan yola çıkan yazar, günümüze kadar tezahür eden “etkilenme endişesi” meselesine bu kez salt şiir ve şiirin kendisine ait sorunsalları üzerinden yaklaşır.

Harold Bloom’un Ahmet Ölmez tarafından Türkçeye çevrilen Yanlış Okuma Haritası, Batı şiirinin geçmişten bugüne nasıl bir dönüşüm ile bugünlere ulaştığını ortaya koyan bir eser olarak görülebilir.