Dilek Büyük
Yaşam boyu elinizi tutacak birinin varlığını bilmek…
Her şeye karşı güvende olduğunuzu hissettir, değil mi? Ne olursa olsun yalnız olmadığınızı.
Her Zaman Yanında Olacağım işte bunu anlatan, üstelik sadece küçüklere değil, her yaştan okura seslenen, okuyanın kalbini sıcacık yapan metinlerden biri.
Kitapta, bir panda ile farenin dostluğunu ve sevgisini soru cevap şeklinde tasarlanmış bir diyalog halinde görüyoruz. Yazar Christopher Cheng, karakterlerini oluştururken zıtlıkları kullanmış. Fiziki olarak devasa bir fark var iki dostun arasında. Panda kocaman, hantal gövdesiyle okurun karşısına çıkarken, yanı başında da gözlüklü minicik dostu fare boy gösteriyor. Sevgi ve dostluk için “aynı” olmamız gerekmediğini en baştan söylüyor Cheng.
Diyalog, farenin, dostluklarının her koşulda sürüp süremeyeceğini merak etmesiyle başlıyor. Yaşlandıklarında da böyle el ele yürüyüp yürüyemeyeceklerini, tepeye tırmanmaya devam edip etmeyeceklerini soruyor. Panda sevgi dolu bir cevap veriyor; kürkü kırlaşsa, tüyleri dökülse de “eğer fare elini tutmaya devam ederse”, kaçıp gitmesin diye kuyruğunu bile tutabileceğini söylüyor. Burada fare, gelecekte de bu dostluğun devamını arzuladığını belli eden bir soru soruyor. Panda, verdiği cevapta “eğer elimi tutmaya devam edersen” kısmını ekleyerek yanıtlıyor. Bu çok değerli bir hatırlatma okura; “ben burada olurum ama sen de buna istekliysen”. İlişkilerde hem karşımızdakinin isteklerini göz önünde bulundurmayı hem de ona alan açmak gerektiğini anımsatıyor. Farenin bir sonraki sorusu, korkunç öyküler okurken elini tutup tutmayacağı oluyor. Ve panda yine “sayfaları fare çevirdiği sürece” elbette elini tutmaya devam edeceğini söylüyor. İlişkilerin sekteye uğramasındaki en önemli şeylerden biri isteklerin, beklentilerin karşılıklı olup olmadığı. Bunun altını çok net çiziyor Cheng.
Bu soruların her biri aynı zamanda yaşamdaki başka bir metaforu temsil ediyor. İlk soru yürürken ya da tepeye tırmanırken el ele tutuşup tutuşamayacaklarıdır. Burada yol yaşamı, tepe aşılacak zorlu zamanları işaret ediyor. Devamında öyküler okurken, uyku bastırdığında yine el ele olup olamayacaklarını soruyor fare. Sadece zor zamanlarda değil, gündelik halleri de dahil ediyor böylece el ele devam edebilmeye. Kendi hatasına sinirlendiğinde, hatta kötü bir şey yapsa bile el ele olup olamayacaklarını da soruyor fare, ve panda da gerektiğinde affedebileceğini, çünkü hatasını tekrarlamayacağına dair güvendiğini, bu nedenle elini tutacağını yineliyor. Farenin yiyecek bulmak için ormanın en uzak köşesine gitmek zorunda kalması, belki de aklımıza hiç gelmeyecek derecede zorlayıcı olabilecek koşullarla da karşılaşabileceğimizi düşündürüyor bize. Panda, ona her zaman güvenmesi gerektiğini, böyle bir durumda “hem elini tutacağını hem sepetini taşıyabileceğini söyleyerek yanıt veriyor. Hastalık hali de sorgulanıyor elbette. Ama asıl zor soru sonuncusu; fare, pandanın gelemeyeceği bir yere gitmek zorunda kalması halinde ne yapacağını da merak eder. Dönüşsüz bir yolculuktur sorduğu. Panda, ne kadar üzüleceğini şairane sözcükler kullanarak anlatıyor ve onu her zaman ayağının ucundan başına kadar her yerde ama en çok da kalbinde taşıyacağını söylüyor okurunu biraz hüzünlendirerek.
Kitabın ruhuna uygun, sade çizgiler ve az sayıda renk çeşidi kullanan çizer Stephen Michael King, sevgi dolu oldukları çok belli olacak şekilde çizmiş fare ile pandayı. Hikâye boyunca farenin elinde sarı, pandanın elinde kırmızı birer şemsiye görüyoruz. Bazen birininki kapalıyken diğerininki açık, bazen ikisininki de kapalı ya ikisininki de açık. Ortak ihtiyaçlarına göre davranmayı simgelemiş şemsiyenin halleri de. Bu görüntü farenin gidip de dönemeyeceği bir yere gitme ihtimalinden sonra değişiyor. İşte o noktada artık iki şemsiyeyi de pandanın taşıdığını görüyoruz. Çizimlerin genel etkisi elbette çok yüksek ama şemsiye metaforunun kullanımı da en az metnin sözel finali kadar kalbe dokunuyor. Hikâyenin finalinde pandanın fareyi dönemeyeceği yere uğurlaması halinde içinde ona ait yerde taşıyacağını söylediği yerde de asıl anlatımı çizer üstlenmiş benzer şekilde. Çokça konuştuğumuz metin-çizim dengesi için de başarılı örneklerden biri bu kitap.
Yazar Christohper Cheng, bir öğretmen. Pek çok kitabı, aldığı çeşitli ödülleri var. Dostluk, arkadaşlık ve aşk dahil olmak üzere her ilişki için düşünebileceğimiz bu metni, eşinin kanser olduğunu öğrendiklerinde yazmış. Başta da belirttiğim gibi sadece çocukların değil, yetişkinlerin de okuması gereken, yumuşacık, sevgi dolu bir hatırlatma bu kitap. Birbirimize sahip olmayı değil, şefkatle sahip çıkabilmeyi, kalbimize bir damla daha sevgi damlatarak anımsatıyor.
Yazar: Christohper Cheng
Çizer: Stephen Michael King
Çevirmen: Ali Berktay
İş Bankası Kültür Yayınları