
Hafize Çınar Güner
Arkadaşlar Arasında Fatih Debbağ’nın Tudem Yayın Grubu’ndan yayımlanan ikinci kitabı. Bu kitabı da ilk kitabı Selin Beni Terk Etti! gibi Tudem Edebiyat Ödülü’ne sahip. Yazar bu kez yaşadığı büyük şehirden çıkıp bizi yazların çok sıcak geçtiği güneydeki bir sahil kentine götürüyor. Yazarın kısa özgeçmişini okuduğumuzda ise yazarın bu hikâyeyle bizi küçüklüğüne götürdüğünü anlamak zor olmuyor. Ya da en azından ben öyle olduğunu düşünüyorum. Aslında bana bunu düşündüren şey mekândan ziyade yazarın ele aldığı konulardaki samimiyeti ve sahiciliği… Ne gündemse onu ele alan, kurmancanın matematiği bilinerek yazılmış ama bir türlü içine giremediğimiz öykülerin aksine Debbağ’ın öyküleri yaşamla kurulmuş güçlü bağları ve duygudaşlık kurabileceğimiz sahici karakterleriyle bizi hemen ele geçiriyor. Arkadaşlar Arasında’yı okurken biz de bir zamanlar oynadığımız arka bahçenin, odunluğun tozunu hissediyoruz tenimizde. Dalından kopararak, karnımız ağrıyana kadar yediğimiz avuç avuç meyvelerin tadını hatırlıyoruz. Koşarken cebimizde şıkırdayan misketlerin sesini duyup kolumuzda, bacağımızda bisiklet kazalarının izlerini arıyoruz. Çocukluktan gençliğe geçerken yaşadığımız o zorlu hayatı anlama çabamız geliyor aklımıza. Ne sancılıydı! Yetişkin okur için yaşanan bu hatırlama ve karşılaşma çocuk okurun o sancılı döneme dair sorgulama yapmasına ve yolunu bulmasına yardımcı olacak nitelikte. Öyküyü güçlü kılan bir başka şey ise yazarın kullandığı dilin sadeliği ve akıcılığı. Altıncı sınıfa geçen, birbirinden oldukça farklı çocukların ağzından anlatılan öykü bir solukta okunuyor.
Mesele Sadece Bir Odunluk Meselesi Değil!
Ulaş, dondurma almak için evden çıktığı bir yaz akşamında bir köpekle karşılaşır. Sahipsiz olan bu köpeğe bakmak, onu korumak ister ama annesinin köpek fobisi yüzünden onu eve hatta apartmanlarının bahçesine bile alması mümkün olmaz. Kızım adını verdiği köpeğe arkadaşlarıyla birlikte mahalledeki tek oyun alanı olarak kalan odunlukta bakmaya karar verirler. Ancak ortada bir başka sorun vardır. Ulaş ve arkadaşları bu odunluğun paylaşımı konusunda, kendilerine Kovboylar diyen mahalledeki başka çocuklarla anlaşamamaktadır. Ulaş ve arkadaşları ise kendilerine Apaçiler adını takmıştır. Aslında aynı okula giden ve aynı mahallede yaşayan bu iki gruptaki çocuklar için böylesi bir kutuplaşma ilk defa yaşanmaktadır. Bir misket oyunu sonrasında başlayan bu tartışmada Kovboylar kaba kuvvet gösterirken Apaçiler dayanışmayı ve saldırmamayı seçerler hatta bir komite bile kurmuşlardır. Herkesin fikrini söylediği bu komitede demokratik bir anlayış içindedirler. Tabii Deniz’in sahilde yaptıklarını saymazsak! Olaylar geliştiğinde meselenin sadece bir odunluk meselesi olmadığını, yazarın ezilmeye çalışan ama hakları için mücadele veren herkesin sesi olduğunu görürüz. Engelli, mülteci, hayvan ve kadına dair toplumsal değerlerin ve yargıların işlenişi öyküyü akran zorbalığı konusunun çok ötesine taşıyor. Annesinin deyimiyle diğer kızlara hiç benzemeyen, şort ve pantolon giyen, ağaçların tepesinden inmeyen, bisiklet süren, erkelerle dövüşen, öğretmeninin cinsiyet ayrımcılığına başkaldıran, haksızlığa dayanamayıp sözünü kimseden esirgemeyen Deniz, güçlü ve bağımsız bir kız çocuğu kimliğiyle okur için model oluşturuyor. Onun ikizi Özgür ise doğuştan omurilikteki bir sorunu nedeniyle tekerlekli sandalye kullansa da bu durum onu arkadaşlarından geri bırakmıyor. Bilgisi ve konuşma yeteneğiyle arkadaşları arasında çok seviliyor. Öyküde bir de Suriyeli bir göçmen olan Cemal karakteri var. Bu karakter derinlemesine işlenmemiş olsa da yabancı düşmanlığına dair toplumun bakış açısının irdelemesine yardımcı oluyor. Haklar kavramı bir bütün aslında; hayvan, kadın, mülteci, trans olarak ayırmadan tüm canlıların başta en temel hakkı olarak yaşam hakkını savunmak gerekiyor. Haklar ve eşitlik kavramlarının bütünlüklü olarak anlaşılması açısından da bu öykü ayrı bir önem taşıyor.


Söğüt Ağacının Altında
Öyküde farklı profilde iki yaşlı insan da okura sunulmuş. Biri Ulaş’ın dedesi diğeri ise Kızım’a hayatı zehir eden yaşlı bir kadın. Biri koşulsuz sevmeyi seçmiş diğeri ise yaşayamadıklarının hesabını en zayıftan sormayı… Öykünün sonu nasıl bitiyor, Apaçiler Kovboyları yeniyor mu diye sorarsanız yazarın acı gerçekleri saklamadığını ama umudu da diri tuttuğunu söyleyebilirim. Sıradanmış gibi başlayan bir yaz, mahalledeki tüm çocuklar için unutulmaz bir mevsime dönüşüyor. Ulaş’ın “dünyanın en güzel yazı” dediği bu yazdan onun da kendi torununa anlatacağı pek çok hikâye kalacağı kesin. Söğüdün altına oturup anlatacak hikâyelerini. Peki, bizlerin böylesi dolu dolu yaşanmış hikâyeleri var mı? Bazen gündelik hayatın telaşından hikâye biriktirmeyi ya da biriken hikâyeleri anlatmayı atlıyoruz. Bu kitap bana biraz da bunu hatırlattı. Bir de bütün çocukların bildiği ama büyüyünce unutulan başka başka şeyleri…
Arkadaşlar Arasında, Fatih Debbağ, Resimleyen: Gözde Eyce, Tudem, 2022.