
Burcu Yılmaz
Bir kitaptan başka bir yere ulaşmak müthiş bir his. Çoğu iyi kitap bunu bize sağlıyor ve tabii nasıl okurlar olduğumuzun da önemi var. Amanda Jackson’ın yazıp Lydia Nichols’ın resimlediği My Shape is Sam (Benim Şeklim Sam) beni matematikle ilgili bir yerlere götürdü mesela. Christopher Danielson’ın “The Hierarchy of Hexagons” başlıklı yazısından söz ediyorum. Bu yazıdan veya Danielson’a gelene dek geçtiğim yerlerden söz etmeyeceğim ama merak edenler şuradan Danielson’ın yazısını okuyabilir: https://christopherdanielson.wordpress.com/2012/10/12/the-hierarchy-of-hexagons/

My Shape is Sam, daha yumuşak köşelere ve bir daire gibi yuvarlanmaya özlem duyan bir karenin hikâyesini anlatıyor. Sam’e bir karenin ne olduğu ve neler yapabileceği söylense de o daha fazlası olduğunu hissediyor, dahası biliyor. Kareler, daireler gibi yuvarlanmayıp pat küt düştüklerinden bir gün bir çember bulup kendini onun içine yerleştiriyor ve tepeden aşağıya bırakıyor. Başta bu pek iyi bir fikir gibi görünse de sonrasında çember bir yana Sam bir yana savruluyor ve gene pat küt… Sonra bir gün Sam kendini yine yokuş aşağı bırakıyor. Yuvarlanayazdıkça bu iş hoşuna gitmeye başlıyor. Bir süre sonra da köşeleri törpülenip yumuşadığından, basbayağı yuvarlanmaya başlıyor ve bildiğimiz gibi bir kare olmaktan çıkıyor. Hem kare hem daire oluyor diyebiliriz hatta veya bir daire gibi davranabilen bir kare. Sam kendini bu yeni şekline ait hissediyor ve sonunda kendi şeklini buluyor.

My Shape is Sam temelde kendini keşfetmek, kabul etmek ve azim, kararlılık üstüne bir kitap olsa da, ele aldığı kimlik problemi sorunu çok katmanlı bir okumaya açık. Kitabı toplumsal cinsiyet bağlamında da okuyabilirsiniz, gündelik hayata ilişkin pratikler bağlamında da. Ayrıca “kendini olduğun gibi kabul et” fikrinden evvel “önce kendini inşa et, sonra kabul et”i koyuyor mesela önümüze. Ki bu bence kitabı bir kat daha değerli kılıyor. Zira kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemizi salık veren kitaplar, bizi kendimize götüren yol üzerinde nadiren duruyor. Kendini inşa etme sürecinin zorluğu ve acı veren yanlarından da söz etmek gerek oysa. My Shape is Sam işin bu yanına da kararında dokunuyor. Ve kişinin kendini bulmaya çalışırken maruz kaldığı zorbalıklara da…
Tüm bunlar bir yana, My Shape is Sam okul öncesi çocuklara şekilleri öğretmek için de iyi bir kaynak. Canlı renkleri ve yalın üslubuyla illüstrasyonlar metnin meselesini aktarmada gayet başarılı.

Kitaba baktıkça, başka pek çok şeyin yanı sıra Yunus Emre’nin “bir ben vardır bende benden içeri” sözü de aklıma geldi. Tabii bu çok katmanlı sözü böylece kullanmama kıkırdamadım da değil. Aslında My Shape is Sam sayesinde asıl derdim bir kez daha ayyuka çıktı: Hayli zor bir mesele olan “ben”i anlama ve ele alma biçimleri ve bu kadar sıklıkla çocuk kitaplarına konu edilmesi…
My Shape is Sam, Yazar: Amanda Jackson, İllüstratör: Lydia Nichols, Page Street Publishing Co., 2019.