
Uzun yıllardır kariyerini Avusturya’da sürdüren ve insanların ruhlarına dokunan tarzıyla çok farklı bir konuma sahip ünlü İranlı- İtalyan contemporary piyanist ve besteci KIANN, Şubat ayında iki konser vermek için İstanbul’a geldi.
Kiann farklı müzik türlerini bir araya getirmedeki orijinal yaklaşımı ve onları birbirine bağlamadaki yenilikçi yoluyla bir tür füzyon olarak nitelendirilebilecek kendi çağdaş enstrümantal müziğini yaratmakta. Kiann’ın müziği ilk dinleyişte insanı içine çeken, herkesin rahatlıkla kendinden bir şeyler bulduğu, daha önce biliyormuş gibi hissedip, içselleştirdiği büyülü bir etkisi var.
Esin Hamamcı ve Abdullah Ezik, KIANN ile müzik yolculuğu üzerine söyleşti.
Esin Hamamcı: Piyano ve müziğe ilginiz nasıl başladı?
Kiann: Benim müzikle ilk karşılaşmam gerçekten çok küçükken gerçekleşti. İlk birkaç şarkımı bestelemem üzerinde sadece 2 oktavı olan ikinci el oyuncak piyanomla oldu… Ebeveynlerim müthiş bir kulağım olduğunu o dönemde radyoda duyduğum şarkıları, dizilerin film müziklerini ve melodisi olan her duyduğum şeyi kulaktan çalabildiğimi söylüyorlardı. Ben artık müzik denen bu büyülü ve yepyeni dünyada yolumu bulmaya çalışan küçük bir çocuktum. Çocukken çok sessiz içe dönük bir yapım vardı, bu sebeple hep kendi başıma bir şeyler yapmaktan zevk alırdım. Bu açıdan müzik benim adeta sığınağım oldu… Müzik artık benim vazgeçilmezimdi ve bu yüzden klavye çalmaya ve piyano üzerine birkaç ders almaya başladım. Gerçekte klavye ile çalışmak benim şansım oldu ve bilgisayarın hayatlarımıza girmesiyle hızlı bir şekilde bilgisayarlar ile müziğimi entegre etme ve düzenlemelerimi yapma şansını verdi. Bugün Kiann olarak geçmiş ile geleceğin, klasik ile modernin kaynaştığı, analog ile dijitalin harmanlandığı “Contemporary” (modern) müziğimin temeli o yıllarda atılmıştı.

Esin Hamamcı: Pek çok besteniz var. Bestelerinizin ilham kaynağı nedir?
Kiann: Ben ilham anını, onu hayatta, kendi hayatımda bulabildiğim sürece, geçmişi, ailemi ve arkadaşlarımı düşünerek buluyorum. Ziyaret ettiğim güzel bir yer ve doğanın tam kendisi harika ilham kaynağıdır benim için. Tüm bu duyguları ve deneyimleri özümsüyorum ve ortaya yeni bir beste çıkıyor.
Esin Hamamcı: Türkiye’den sevdiğiniz müzisyenler var mı?
Kiann: Fazıl Say harika bir besteci. Onun müziği ve besteleri inanılmaz yenilikçi.
Esin Hamamcı: Contemporary müziğin klasik müzikle kültürel etkileşimleri sizce nelerdir?
Kiann: Bana göre bugün bildiğimiz klasik müzik, o zamanların çağdaş müziğiydi. Bugün çağdaş müzik olarak bildiğimiz o dönem, yeni fikirler getirecek, geleceğin klasik müziği olacak, en önemli düşünce icattır. Ama buradaki en ince nokta bunu yaratırken kendi müziğinizi kendi sesinizi yaratmalısınız .

Esin Hamamcı: İran’da doğdunuz. İtalyan vatandaşısınız. Avusturya’da yaşıyorsunuz. Dünyanın dört bir yanında müziğinizi icra ediyorsunuz. Çok uluslu olmak müziğinize nasıl etkileşimler sağlıyor?
Kiann: Müziğimde Türk ve İran müziğinin etkileri var. Baktığınızda birbirinden etkilendiğini görüyorsunuz. Bu da benim müzik kimliğimdeki etkilenmeleri gösteriyor. Ayrıca bir Türk kültürü de var diyebiliriz. İran asıllı olmam ve İran kültürü benim kimliğim ve benim her zaman bir parçam. Müziğimde Iran asıllı kimliğimi, bu kültür ve geleneği özümseyip bunu dışa vurdum. İnanıyorum ki müziğime yansıttığım nostalji İran geleneği ve kültürünü içeriyor. İran kültüründe bu hüznü hissedersiniz.
Abdullah Ezik: 2014 yılında giriştiğiniz contemporary müzik serüveninizin arkasında tarihsel olarak da uzun bir yol var. Geçen bu uzun süreçte contemporary müzik serüveniniz hangi aşamaya erişti? Dünden bugüne müzik yolculuğunuz üzerine siz bugün ne söylersiniz?
Kiann: Her gün Bir önceki günden farklı şeyler bulmak ve yaratmak için çaba sarf ediyoruz. Baştan bugüne müzikal olarak büyümeyi başardım ve tüm bu süreç bir evrim gibi, hedefe ulaştığınıza hiçbir zaman tam olarak inanamayacağınız çünkü sürekli değişiyorsunuz ve yeni duygulara deneyimlere dahil oluyorsunuz.
Müzik, diğer sanat türleri gibi, yarattığınız bir şeydir. Yaratma süreci, başından beri aynı kalan kısımdır. Geri kalan her şey sürekli değişim içindedir. Bu projeye başladığımdan beri müziğim ve tarzım şekillendi ve sesimi ve kendimi rahat hissettiğim yeri buldum. Tabii ki yaratmada sınır yok ve bu yüzden bu her gün gelişmeye devam edecek ama müziğimin şekli belli oldu. Bu stili nasıl şekillendireceğimi ve onun etrafında nasıl oynayacağımı öğrendim ama aynı zamanda her zaman denemeye devam edeceğim.
Abdullah Ezik: Kendi müzik anlayışınız çerçevesinde farklı müzik türlerini iç içe geçirdiğinizi ve Kiann’a has bir üslûp kurguladığınızı söyleyebiliriz. Tarzınız ve üslubunuz üzerine siz neler söylersiniz?
Kiann: Benim tarzım, sizin müziğimi dinlediğinizde duyduğunuz şey. Bunu kelimelerle açıklarsam daha az mantıklı olur. Hayatım boyunca müzikle iç içe oldum ve ulaştığım yaratıcılık sonucunda şimdiki müziğim ortaya çıktı. Duygularımı ve yaşadıklarımı müzikal tarzımla ifade etmeye çalıştım. Çağdaş klasik ve çağdaştan modern müzik endüstrisinin olağan kurallarına uymak zorunda değildir. Bu da sanırım müziğimi daha az klişe ve daha orijinal yapıyor. Kendi tarzım deyin ya da sadece dinleyin ve kendinize yakın bulduğunuz bir kategoriye koymaya çalışın.
Abdullah Ezik: Bir yandan solo konserler verirken öte yandan TV ve radyo için de müzik üretmeye devam ediyorsunuz. Konser salonunda doğrudan dinleyicilerle buluşmak ile ekranda/stüdyoda olmak sizi nasıl etkiliyor?
Kiann: Canlı performans sergilemek inanılmaz bir şey. Mekân ne kadar büyük veya küçük olursa olsun, performanstan önce her zaman içimde kıpır kıpır eden kelebeklerim var. Her zaman hazırlıklı olmanız gerekir ve bu, deneyimlemeyi sevdiğim bir meydan okumadır. Ancak konser vermenin en önemli yönü, dinleyicilerinizle doğrudan iletişim kurmanızdır. Bu duygularınızı yönlendirir, enerjiyi hissedersiniz ve ilk önce neden müzik yaptığınızı ve ikinci olarak bundan sonra ne olacağını anlamanıza yardımcı olur. Bu kişisel temas ve fikir alışverişi olmadan tek başınıza yürür ve dinleyicilerinizin müziğe aktarılan duyguları anlamaya devam etmesini umarsınız, ancak onlarla yüz yüze tanıştığınızda veya sadece performans sergilediğinizde yeni bir diyalog açarsınız. Bu besteci olarak benim için çok değerlidir.
Abdullah Ezik: 80 kuşağına mensup bir müzisyen olarak, birlikte var olduğunuz kuşak ve dünya sizi nasıl etkiledi, besledi?
Kiann: 80’ler müziğinin hala pop kültürü için altın çağı değerinde olduğuna inanılıyor. Tabii bu beni etkiledi ve klasik müzik ve geleneksel kültürle birlikte bugünkü müziğimi de şekillendirdi. Böylece kulaklarım her türlü müziği duyacak, hepsini özümseyecek ve analiz edecek şekilde eğitildi. Daha sonra müzik yazmaya başladığımda bu etkiler yarattığım müzikte de canlanmaya başladı. Bu yüzden kariyerimde hayati bir rol oynadı.
Abdullah Ezik: Farklı müzik eleştirmenleri sizin müziğinizi “dünya müziği”, “new age”, “contemporary klasik” ya da bazen “piyano müziği” gibi farklı başlıklar altında değerlendirdi, eleştirdi, yorumladı. Siz kendinizi hangi çizgiye daha yakın görüyor veya nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kiann: Bu soruyu daha önce tarzımı sorduğun için cevaplamıştım. Üzerine bir etiket koymamayı tercih ediyorum çünkü kendimi sınırlamak istemiyorum ve sesle denemeye devam edeceğim. Bence her dinleyici istediği gibi demekte özgür. İster çağdaş ister modern ister çapraz ister dünya, müziğin içindeki mesaj ve aynı zamanda duygular duyulmalı ve bu benim için müzik yazmanın en önemli yönü.

Abdullah Ezik: Geçtiğimiz yıl Orhan Veli şiirlerinden yaptığınız besteleri içeren özel bir konser ile Türkiye’de dinleyicilerle buluştunuz. Sizi özellikle Orhan Veli şiirleri ile buluşturan nedir? Orhan Veli şiiri sizi nasıl etkiledi?
Kiann: Orhan Veli’nin yazdığı şiirlerin bir kısmı bana gönderildi ve hemen eserinde kendimi tanıttım. İşine koyduğu sadelik, dürüstlük ve duygular benim için nostalji açısından harikaydı. Müziğimi Türk modern edebiyatında buldum. Onun şiirlerini okumak, şarkılarımı dinlerken bende aynı etkiyi yaratıyor: tatlı bir hüzün ve birlikte çok derin bir duygusallık… Projenin provalarını yaparken Orhan Veli’nin şiirleri kısa bir şarkı bile yazmama ilham verdi.
Abdullah Ezik: Son bir soru olarak, İstanbul konserin için seçtiğiniz parçaların özel bir anlamı var mı? Konser programına dair neler söylersiniz?
Kiann: Elbette! Benim için çok özel olan şarkıları seçtim. Duygu yüklü şarkılar ve Türkiye’deki radyolardan seçtiğim şarkıları da Türk dinleyiciler için seçtim. Aynı İstanbul gibi köprünün “doğu”su ve “batı”sı olduğuna inandığım, sizlerle paylaşmak istediğim Pers mirasımı da kısmen temsil ediyor şarkılar.
Kiann, dünyaca ünlü İran asıllı İtalyan vatandaşı bir piyanist, müzik yapımcısı ve contemporary – modern crossover müzik bestecisidir. Kiann insanlara dokunan, geniş kitlelere ulaşan contemporary ve sinematik müziklerin bestecisi olarak farklı bir konuma sahiptir. Contemporary müzik projesini 2014 yılında başlatan sanatçı, özgün yaklaşımı ve türleri bir araya getirme ve birbirine bağlamanın yenilikçi yolu ile kendi çağdaş enstrümantal müziğini tanımlayarak yarattığı, bir tür füzyon olarak nitelendirilen müziği ile çok geniş kitlelere ulaştı. Kiann 2016’ dan beri Avusturya ulusal televizyon kanalı ORF ile iş birliğini içinde olup eserleri televizyon yapımlarında ve şovlarında kullanılmaktadır. Televizyon dünyasında gösterdiği varlığın yanı sıra dışı müziği Lounge FM gibi Avrupa’nın önde gelen alternatif radyolarında sık sık yayınlanmaktadır. Sanatçı her ne kadar televizyon ve radyoda imza attığı işlerle saygınlık kazansa da en büyük varlığı ve başarısı olarak dünyanın her yerden edindiği sadık hayranlarını göstermektedir.
Başarılı sanatçı 2019’da Bösendorfer Piyano’dan gelen teklifle markanın sanatçıları arasına katılmıştır. Bösendorfer 2021 yılı reklam yüzü olarak Kiann’ı seçmiş ve onun hayranlık uyandıran “Vienna” bestesini ve klibini kullanıldığı reklamlar Mezzo, Arte ve Medici klasik müzik Tv kanallarında yakında yayınlanacaktır.
Sanatçının diskografisinde, iki stüdyo albümünden parçalar, bir canlı kayıt albüm, piyano soloları, bir opera ve Güney Afrika ile bir cappella oluşumu “Insingizi” ile bir dünya müziği albüm projesinden şarkılar içermektedir. Kiann tam anlamıyla kendi kendini yetiştirmiş bir müzisyendir. 1981’de Tahran’da doğdu ve yetişkinlik hayatının çoğunu Avusturya, İtalya ve İngiltere’de geçirdi. 6 yaşında kendi başına klavye çalmayı öğrenmeye başladı. Ve bu doğal yeteceğini aldığı eğitimlerle yüceltti.
Müziğin üzerindeki etkileri hakkında şöyle dile getiriyor:
“80 kuşağında yetişmiş bir çocuk olarak, bir avuç olağanüstü müzisyen tanıdım. Vangelis ve elektro-orkestrası vardı, İpek Yolu projeli Kitaro, Jean Michel Jarre’nin tuhaf fütüristtik fikirleri ve Yanni’nin nefes kesici romantik melodileri vardı. Bunlar en sevdiğim müzisyenlerdi. Ayrıca müziğe karşı doyumsuzluğum sayesinde yazılmış, varolan ve ulaşabildiğim geleneksel, klasik, pop, film ve hatta reklam müziklerini bile dinledim. O yaşlarımda bir sünger gibiydim, adeta çevreden müzik emiyordum. Sanırım tüm bunlar bugünkü müzik tarzımı ve kimliğimi belirledi.
Kiann’ın müziği otoriteler tarafından dünya müziği, new age, contemporary klasik ya da bazen piyano müziği olarak değerlendirilmekte olup, çok farklı türlerin karışımı olarak kabul görmekte.
Başarılı sanatçı Halen Viyana’da yaşıyor ve çalışıyor.
Program:
-Spiegelbild
-Untold Story
-Freedom
-Like No One Else
-Little Big Dreams
-Pensiero
-Road To Jaffa
-Blue Fire
-Velvet Dream
-Allegra
-Line Of Shadows
-Vienna
-Sentimental
-Ballare Piano
-Frasi D’amore