
Her yıl Ağustos ayı süresince yayımlayacağımız Yaz Sıcağında Bir Esinti başlıklı podcast serimizin ilkini 120.Doğum yıl dönümü için Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayırdık. Serinin jingle’ı aşağıdaki linkte.
Her yıl Ağustos ayı süresince yayımlayacağımız Yaz Sıcağında Bir Esinti başlıklı podcast serimizin ilkini 120.Doğum yıl dönümü için Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayırdık. Serinin jingle’ı aşağıdaki linkte.
Serimizin 15. gününde Kemal Varol, “Ergani madeninde üç yaşımda iken birden kendime rastladım.” cümlesinden yola çıkarak Tanpınar’ın kendini anlatma ve anlaşılma ihtiyacını anlatıyor.
[…]
Menekşe Toprak, Suat Derviş’in 9 Ocak 1929 yılında “Berlin’de Ben” başlığı altında Vakit gazetesinde yayımlanan bir yazısından yola çıkarak usta yazarın Almanya günlerine uzanıyor. Suat Derviş’in yıllar sonra Berlin Yazıları başlığı altında kaleme alacağı tefrika dizisinden 9 yıl önce yayımladığı bu ilk yazı, usta yazarın Almanya tecrübesinin zamanla nasıl gelişip derinleştiğine de ışık tutuyor. 1930’lu yılların önemli şehirlerinden biri olan, hızlı ve modern kent yaşantısıyla dikkat çeken Berlin, aynı zamanda gece hayatı, ışıltılı caddeleri ve kalabalığıyla da devrin kültürel merkezlerinden biri olma işlevini üstleniyor. Zenginliğiyle olduğu kadar yoksul mahalleleriyle de dikkat çeken kent, dünyanın diğer şehirleriyle karşılaştırıldığında da kendisine has bir profil çiziyor. Suat Derviş’in “Berlin’in altın çağı olarak ifade edilen 1924 ile Hitler’in iktidara geldiği 1933 yıllarının ilk çeyreğine kadar Berlin’de geçirdiği refah dolu yıllara” doğrudan tanıklık ettiğini belirten Menekşe Toprak, yazarın söz konusu tüm bu birikim ve tecrübeyi beraberinde İstanbul’a da taşıdığını, Türkiye’de kaleme aldığı birçok gazete yazısı ve romanında bu yıllara gönderme yaptığını ifade ediyor. […]
Bu bölümde Sevdagül Kasap, Suat Derviş’in 1935 yılında Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen ve ilk kez 1939’da kitaplaşan Hiç romanı üzerinde duruyor. Yazarın kendisinden izler taşıyan, kadın karakter merkezli eserlerinin pek çok katmanlı bir yapıdan oluştuğunu söylüyor. Kadınların sevmediği erkekler Derviş’in romanlarında ikinci plandadır, yer kaplamazlar, birer “sabun köpüğü”dürler. Fakat Hiç romanında sevilmeyenler kadar sevilenler de sabun köpüğüdür. Romanın ana konusu “hiçlik” ise, artık bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Kasap, Suat Derviş’in eserlerinde intihar eden kadınların, güçlü bir ifade etme biçimi olarak işlendiğini aktarır. Hiç romanında olduğu gibi içine sürüklendiği konumu reddeden bir kadın ifadesi vardır. […]
Copyright © 2023 | MH Magazine WordPress Theme by MH Themes