Bugün Didem Madak’ın doğum yıl dönümü. Biz de bu vesileyle Akşam C@nteen ekinde, İnkılâp Kitabevi’nin 74. yılında roman, şiir ve öykü dalında verdiği ödülde birinci olan “Süreyyya Evren, Didem Madak ve Yücel Balku” hakkında Fatma Aksu’nun kaleme aldığı yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz.
“Yan yana gelmemiş sözcükler var daha…” Bu sloganla yola çıkan İnkılâp Kitabevi, roma, şiir ve öykü dalında düzenlediği yarışmayla, yazarlığı “inat” ve “sabır” olarak niteleyen genç yazarlar kazandırdı edebiyat dünyasına…”
İnkılâp Kitabevi, kuruluşunun 74. yılında yazın yaşamına şiir, öykü ve roman yazılmasını özendirerek katkıda bulunmak, özellikle de genç yeteneklerin adını duyurabilmelerine olanak sağlamak amacıyla düzenlediği yarışma, edebiyat dünyasına yeni isimler kazandırdı. 35 yaş ve altındaki şair ve yazarların katıldığı yarışma sonucu ödül kazanan yapıtlar, yayınevi tarafından, yapıt sahiplerine telif ödenerek yayınlandı. Roman ödülü “Karlar Ülkesinde Karnaval” adlı romanıyla İstanbul’dan Süreyyya Evren’e, Öykü Ödülü “Sükût Ayyuka Çıkar” adlı öyküsüyle Bursa’dan Yücel Balku’ya, Şiir Ödülü ise “Grapon Kâğıtları” adlı şiiriyle İzmir’den Didem Madak’a verildi. İşte raflarda yerlerini alan, yazın dünyasının yenileri…
800’lü, 8000’li Yıllar…
Süreyyya Evren… 1990’dan beri yazıyor. O yıllarda Varlık dergisinin öykü ödülünü aldıktan sonra yayınlanmaya başladı ilk yazıları… İlk romanı “Post-modern Bir Kız Sevdim” 1993’te çıktı… Ve bunu 1994’te “Yaşayıp Ölmek Aşk ve Avarelik Üzerine Kısa Bir Roman”, 1995’te “Zaman Zaman Öyküleri” ile “Genç Şairler ve Yazarlar Kitabı” adlı derlemesi ve 1999 yılında “Ur Lokantası” adlı romanı izledi… Lisedeyken yazmaya karar verdi. Süreyyye Evren… (adındaki üç adet ‘y’ harfi düzeltmelenimiz Mehmet abi tarafından düzeltmeden elinize ulaşırsa, bu genç yazarın adını size doğru olarak aktarmış olacağız) Cemal Süreya’nın kullanmadığı bir “Y”yi de adına ekleyen ve sürekli düzeltmenlerin azizliğine uğramaktan dert yanan Süreyyya Evren’in, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile bir akrabalığı yok. Hiçbir şey yokken bile… Kendini ifade etmek için aradığı mecranın bu olduğu duygusuna kapılınca, mimarlık okurken bırakıyor okulu… Kendi tabiriyle yazar olmak için evden kaçıyor… Mimarlıktan da… Daha sonra girdiği Edebiyat Fakültesi’nde de devam etmiyor, yazarlık ekonomik anlamda bir meslek değil onun için. Şu anda yaptığı, yazar olarak yaşamak sadece. Türkiye’de genç yazarlar için şartların elverişli olmadığını söylüyor Süreyyya Evren… Okuyucuların ilgisizliği yüzünden gitgide kötüleşiyor kitap satışları… Yazar dediğin, hemen başarıya koşmak peşinde olmaz. Yazat, sabırlı, sürekli pusuda, inançlı bir figür ona göre… Ödüllerse bir teşvik… “Karlar Ülkesinde Karnaval”, 80 sonrası Türkiye’nin durumunu bilimkurgu bir açıdan ele alıyor. Ve uzayan 80 yıllar giderek 800’lü, 8000’li yıllara dönüşüyor… Geçmiş, gelecek ve bugünün birbirine karışık bir şekilde yaşandığı bir ortam içerisinde geçiyor olaylar. İki sevgili ve bunların hikâyesi var romanda… Ahap ve Hoppa…. Erkeğin hamile kalması, Ali Baba ve Kırk Haramiler’in değiştirilerek yazıldığı bölümler yer alıyor. “Karnaval” sözcüğüyle “karlar ülkesi” arasındaki çelişkiden alıyor kitap dinamiğini… Toplumsal ve bireysel şiddet olayları, eleştiriler, dokundurmalar ve ironiler… Pek çok itirazı seslendiriyor Evren…
Dokunaklı Bir Destan
Yücel Balku… Azeri ailenin 7 çocuğundan biri… Bilinen bir şehrin bilinmeyen haritasını çizmeye çalışan bir adam… Yangınla çevrili bir şehzadenin akrep gibi kendini zehirleyişi, zamanın bile silmeyi başaramadığı bir manastırın hayaleti, bir çengelli iğne ile esir alınmış aşk, yerel bir efsanenin içinde kaybolan astsubay, bir gölün yuttuğu sadece minaresi görünen batık köyün kıyısında yaşanan gizemlerle dolu çocukluk hikâyesi, münevver katiller cemiyeti, su kayası yontan ustaların kapışması “Sükût Ayyuka Çıkar”… (Uludağ Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Yücel Balku’nun yazın yaşamı öğrencilik yıllarına dayanıyor. Üniversitesi yıllarında birkaç arkadaşıyla birlikte “Prometeus” adlı bir dergi çıkartıyor. İkinci sayıda, dergide hiç öykü olmadığını fark ediyor Balku ve arkadaşları… İçlerinden birinin öykü yazması gerektiğine karar veriyor… Ve iş ona düşüyor… Yazar, o gün bugündür yazmaya devam ettiğini söylüyor Bursa bürodan arkadaşımız Hakan Karabay’a… Daha önce bu tür yarışmalara girmeyi hiç düşünmeyen Balku, birincilik aldığı yarışmaya eşinin desteği ile katılıyor. “Hayalet Gemi” isimli dergide yayınlanan toplam 16 öyküden oluşan “Sükût Ayyuka Çıkar” isimli kitabı ile okurlarıyla buluşan Balku, ikinci bir kitap hazırlığına çoktan başlamış bile…
Hukukçu Şair
Didem Madak… Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi… İnkılâp Kitabevi Şiir Ödülü’nü kazanmanın mutluluğunu yaşıyor. Arkadaşımız Ahmet Uzan’a “Şiir benim yaşam biçimim” diyen genç şair, yarışmaya edebiyat öğretmeni kardeşi Işıl Madak’ın teşvikiyle katıldığını söylüyor Didem Madak… Kitabını da kardeşine ithaf ediyor. Yarışmaya 18 şiirden oluşan “Grapon Kâğıtları” adlı şiir kitabıyla katılan Madak, 300’e yakın eser arasından birinci seçiliyor… Yıllardır şiir okuduğunu ve yazdığını söyleyen Didem Madak, yalnızlık ve ölüm temalarını işlediği “Grapon Kâğıtları” adlı kitabında, 1996 yılından bu yana “Sombahar” ve “Ludingirra” adlı dergilerde yayımlanan şiirleri yer alıyor…