
esin.hamamci@sanatkritik.com
Esin Hamamcı, İKSV-İstanbul Caz Festivali Direktörü Harun İzer ile “Genç Caz” ve İstanbul Caz Festivali üzerine konuştu.
Esin Hamamcı: Daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde müzik yazarlığı yaptınız. Radyo Eksen ve Açık Radyo gibi kanallarda radyo programcılığı da yaptınız. North Sea Jazz Festival tarafından verilen Paul Acket Award’un ve Aga Khan Müzik Girişimi tarafından 2019’dan itibaren verilecek olan Aga Khan Müzik Ödülleri’nin aday belirleme kurulunda yer almaktasınız. Sizin müzik ilginiz nasıl başladı? İstanbul Üniversitesi Hukuk bölümü mezunusunuz ve avukatlık yaptınız, rotayı müziğe kırış süreciniz nasıl gelişti?
Harun İzer: Aslında müzik küçük yaşlarımdan beri beni cezbeden bir şey oldu, çocukluğumdan itibaren bu konuda çeşitli anılarım var. Tabii bu böyle süper kararlı ve kesintisiz bir süreç değil, başka şeyler de girdi araya. Ama hep bir yerlerde müzik vardı. Üniversiteye gelene kadar pek de profesyonel olarak müzikle ilgili bir şey yapmamıştım – lisede grup kurma hevesleri gibi şeyleri bir kenara bırakırsam. Üniversiteye girince, bir yandan İKSV’ninkiler dahil sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek kültür etkinliğinde asistan olarak görevler almaya başladım. Her şey ondan sonra gelişti diyebilirim, adım adım kendimi bu işlerin daha çok içinde buldum ve buldukça da daha hoşuma gitti. Üniversite bitince, ilk olarak eğitimini aldığım mesleği yapmam gerekir diye düşündüm ve 3,5 yıla yakın uluslararası bir hukuk bürosunda çalıştım, stajımı tamamlayıp avukat oldum. Ancak bu süre boyunca avukatlığın da tam bana göre olmadığını gördüm ve tekrar müzik dünyasında şansımı denemeye karar verdim. Aynı dönemlerde İstanbul Caz Festivali ekibine de yeni bir eleman aranıyordu, hızlı bir görüşme sonrasında anlaştık. Bundan sonraki kariyerim İKSV’de ve İstanbul Caz Festivalinde şekillendi. 2011’de direktör yardımcısı oldum, 2018’de de eski direktör arkadaşım Pelin Opcin’in ayrılması üzerine görevi devraldım.

(Fotoğraf: Muhsin Akgün)
E.H.: Festivallerde her yıl hem sevdiğimiz müzisyenleri takip ettik hem de yeni isimler tanıdık. Direktörlüğünü üstlendiğiniz festival için genel kıstaslarınız nelerdir? Festivale seçilen isimlere karar verme aşamasından biraz bahsetmek ister misiniz?
H.İ: Festivalin programını hazırlamak direktör olarak en temel görevlerimden biri. Ancak bu hiçbir zaman tek başınıza ve keyfi kararlarla sanatçı seçmek şeklinde olmaz. O yılki uluslararası turneler, sanatçı ajanslarının tavsiyeleri, müzisyenlerin albüm ve konser performansları, diğer uluslararası festivallerin programları, içeride seyircilerin beklentileri, danışma kurulumuz, ekip içi görüşmelerle, farklı tercihleri de hesaba katarak ve tabii ki bütçemizi de aşmayacak şekilde, hem başarılı hem de güzel bir program oluşturmaya çalışıyoruz. Yani biraz his, biraz akıl işi.
E.H.: 28. İstanbul Caz Festivali 1-24 Eylül 2021 tarihleri arasında gerçekleşti. Pandemi şartlarında bir festival yürütme konusunda ne gibi tecrübeler yaşadınız?
H.İ.: Pandemi dönemi bizi oldukça zorladı, festivalimizi iki kez Temmuz yerine Eylül ayına almak zorunda kaldık ve bu bizim için bambaşka bir tecrübeydi. Pandemi şartlarında konser organize etmek de aynı şekilde oldukça zor bir süreç yarattı, yepyeni değişkenleri hesaba katmak gerekti, birçok bilinmezlik de vardı. Ekonomik olarak da çok kolay olmadı, bu konuda özellikle festival sponsorumuz Garanti BBVA’nın destekleri çok önemli idi. Sonuç olarak bütün bunların üstesinden başarıyla geldiğimizi düşünüyoruz, katılım ve ilgi yine yüksek oldu.
E.H.: Jazz müzik türü çatısı altına gerçekleşen bir festivalde sadece jazz müzik mi çalmalıdır sizce yoksa farklı tınılara da (pop/rap gibi) yer verilmeli midir? Jazz festivali olgusuna siz nasıl yaklaşıyorsunuz?
H.İ.: Caz müziği (ben Türkçe yazılışını tercih ediyorum) hala yaşayan, değişen ve gelişen bir müzik tarzı. Tabii ki onu en klasik haliyle sevenler – hatta öyle kalması gerektiğini düşünenler de var, onu alıp bambaşka yerlere getiren, müziğe yeni kapılar açanlar da var. Hepsinin yeri ayrı, bu konuda herkesin görüşüne saygı duyarım. İstanbul Caz Festivali, başlangıcından bu yana farklı müzik türlerini de içine almayı tercih eden bir festival olmuş, ben de aynı düşünceye inanan biriyim. Biz caz ile başlıyoruz ama cazdan öteye ne varsa, müzik adına yeni, heyecan veren, sınırları genişleten her şeyi seviyoruz.
E.H.: Jazz müziğini nasıl tanımlarsınız?
H.İ.: Çok net bir tarif yapmak zor. Biraz doğaçlama, biraz enerji, biraz müzisyenlik, enstrümanını konuşturmak… Hangi caz diyeceğim bir de. Belki de fazlaca tarif etmeye çalışmadan, yaşayarak anlamak en iyisi 🙂

E.H.: Genç Caz için başvuru süreci nasıl başlıyor? Başvuru kıstasları nelerdir?
H.İ.: Genç Caz için sürecimiz genelde yılın bu dönemlerinde başlıyor, 2022 süreci de geçtiğimiz günlerde başladı zaten, ufak da bir isim değişikliği oldu hatta, bu yıldan itibaren Genç Caz+ ismi ile devam edecek. Başvurular için çok basit bazı kıstaslarımız var, en önemlisi de 30 yaşın altında olmak. Müzisyenler ilk aşamada kaydettikleri demolarını bize iletiyorlar, oradan belirlenen isimler de bir seçme konserine çağrılıyor. Bu yıl için başvurular 2 Mayıs’a kadar devam ediyor, detaylı bilgi şu adreste: https://caz.iksv.org/tr/haber/29-istanbul-caz-festivali-nde-genc-caz-basvurulari-basliyor
E.H.: Genç Jazz festivali kapsamında başvuranların jazz müzik mi icra etmiş olması gerekiyor yoksa jazz enstrümanlarıyla farklı müzik türlerine yelken açan parçalarla da başvurulabilir mi?
H.İ.: Bu konuda aslında caz tabanlı veya doğaçlama unsurları taşıdığı sürece her tarzdan başvuruya açığız, hatta böyle başvurular bir taraftan bizim de çok hoşumuza gidiyor. Zaten bu amaçla bu yıl etkinliğin adını da Genç Caz+ olarak değiştirdik, isme eklenen artı işareti “dahası / ötesi” anlamını taşıyor ve caz ile etkileşime giren, ilhamını caz ve doğaçlama müzikten alan her türlü topluluk ve başvuruyu bekliyoruz tabii ki.

E.H.: Festival dışında Zorlu Tocuhé, Nardis Jazz, The Badau, Bova Jazz Club dışında İstanbul’da hatta ülke genelinde jazz dinleyecek mekân bulmak biraz zor. Siz bu sınırlılık hakkında ne düşünüyor musunuz?
H.İ.: Doğrusu ben Türkiye’de caz için alanın sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Farkındaysanız İstanbul’da dört tane farklı caz kulübünü siz saydınız, bu hiç de az bir rakam değil. Çoğu Avrupa başkentinde sadece caz çalınan dört farklı mekân yoktur. Bunlara Nişantaşı’nda, Kadıköy’de ve Karaköy’de birkaç tane daha caz kulübünü ekleyebiliriz aslında. Caz gruplarına ara sıra da olsa yer veren başka mekanlar da var. Bunun dışında İBB’ye bağlı Cemal Reşit Rey Sahnesi’nde, Müze Gazhane’de ve başka mekanlarda sıkça yerli yabancı caz grupları sahneye çıkıyor. İstanbul dışındaki büyük şehirlerimizde caz sanatçılarının sıkça konser verebildiği çeşitli salonlar ve kulüpler var. İstanbul’da en az 3 tane büyük caz festivali var, ayrıca çeşitli ilçelerde belediyelerin yaz aylarında düzenledikleri çeşitli caz programları oluyor. Keza Türkiye genelinde sayıları 20’yi bulan caz festivalleri gerçekleşiyor yıl boyunca.
E.H.: İstanbul Caz Festivali programını pandemi gidişatına bakacak olursak önümüzdeki sezon online mı yoksa yine mekânlarda mı yapmayı planlamaktasınız?
H.İ.: Biz pandemi başında da festivali mekanlarda yaptık zaten. Sadece 2020 yılında özel bir durum oldu, festivali Eylül ayında mekanlarda yaptıktan sonra Ekim ayında da çevrimiçi yayınlarını yapmıştık. 2021 itibariyle buna son verdik, konserler normal şekilde sadece mekanlarda gerçekleşti. Şu an için çevrimiçi yayın düşünmüyoruz ama belki bazı konserlerin ilerleyen aylarda TV’den yayınları olabilir.
29. İstanbul Caz Festivali programına ulaşmak için tıklayınız.
Genç Caz 21 albümü, 17 Aralık itibariyle tüm dijital platformlarda ve İKSV YouTube sayfasında yerini aldı. Albümü dinlemek için tıklayınız.
Harun İzer: Lisansını İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladı. Üniversite yıllarında İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın yanı sıra çeşitli kültür ve sanat kurumlarında sanatçı asistanı ve etkinlik koordinatörü olarak görev aldı. 2002’ye kadar uluslararası bir hukuk bürosunda avukat olarak çalıştı. 2003’te İstanbul Caz Festivali ekibine asistan olarak katılan İzer, 2008’de festivalin direktör asistanlığını, 2011’de ise direktör yardımcılığını üstlendi. Bu süreçte festivalde Avrupa Caz Kulübü, Ustalarla Buluşmalar, Tünel Şenliği ve Gece Gezmesi gibi etkinlikler kurguladı, festival kapsamında ilk kez 2017 yılında düzenlenen Vitrin Türkiye Güncel Müzik Buluşması’nı yönetti. Daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde müzik yazarlığının yanı sıra, Radyo Eksen ve Açık Radyo gibi kanallarda radyo programcılığı da yapan İzer, halen Açık Radyo’da Alçak Basınç isimli programı hazırlayıp sunuyor. Harun İzer, aynı zamanda North Sea Jazz Festival tarafından verilen Paul Acket Award’un ve Aga Khan Müzik Girişimi tarafından 2019’dan itibaren verilecek olan Aga Khan Müzik Ödülleri’nin aday belirleme kurulunda yer alıyor.