Podcast

Abdullah Ezik Anlatıyor: “Ev Neresi? Aksaray’dan Bir Perihan”

Abdullah Ezik, Suat Derviş’in 17 Aralık 1962-22 Şubat 1963 tarihleri arasında Gece Postası’nda tefrika olarak yayımlanan Aksaray’dan Bir Perihan romanı üzerinde duruyor. Roman, imparatorluktan cumhuriyete devreden bakiyeyi sorgulayan, toplumun, bir kurum olarak ailenin ve sosyal ilişkilerin zamanla nasıl yıprandığını konu ediniyor. Abdullah Ezik ise, başkahraman Ülker’in bütün hayatının “ev” imgesi üzerinden anlatıldığına dikkat çekerek buradaki “arayış”ı sorguluyor. […]

Podcast

Ceren Lordoğlu Anlatıyor: “Suat Derviş’in ‘Ev’lerindeki Çeşitlilik”

Ceren Lordoğlu, Suat Derviş’in evlerle, kentsel mekânla nasıl diyalog kurduğundan bahsediyor. Sınır, Ankara Mahpusu romanlarından ve “İstanbul Halkı Nerelerde Oturur?” röportajlarından yola çıkarak bu diyaloğu inceliyor. Derviş’in çocukluğunun geçtiği Çamlıca’daki konağa, evliliğinde nerede oturduğuna bakarak yaşadığı “ev”lerin romanlarındaki etkisine değiniyor. Yazarın bu bağlamda kaleme aldıklarının ise dönemin sıradan, hatta görünmeyen insanının gündelik hayatına kapı araladığını söylüyor. […]

Podcast

Didem Ardalı Büyükarman Anlatıyor: “Terfrikalarda Kalmış Bir Define: Suat Derviş”

Didem Ardalı Büyükarman, Suat Derviş’in eserlerinin yıllar sonra okuyucuyla buluştuğunu vurgulayarak Kadıköy’de Muhakkak Bir Define Vardır tefrikası üzerinde duruyor. Eğlenceli yaz havasıyla açılan romandaki atmosfer, Kamuran isimli kahramanın, bir gece kardeşi Handan’a benzettiği kadının Moda sahilinde kaçırıldığını görmesiyle bozuluyor. Bu kırılma noktasından sonra Kamuran’ın hayatı değişiyor ve kendisini kardeşini aramaya adıyor. Roman buradan sonra şifrelerle kentte define arama macerasına dönüyor. Derviş, okurunu ayazmalarda, dehlizlerde, İstanbul’un altında gizli kalmış tünellerde gezdiriyor. Bu kısmı ise Büyükarman, Dan Brown’ın eserlerine benzetiyor. […]

Podcast

Aslı Odman Anlatıyor: “İstanbul’da Hızlanan Bedenler”

Aslı Odman, Suat Derviş’in 1935-1937 yılları arasında yaptığı röportajların derlendiği Çöken İstanbul kitabında hızlandırılan ve fırlatıp atılan bedenlerin izini arıyor. Röportajlarda duyulan seslerin, Cumhuriyet ile kapitalistleşen bir ülkenin kusulan hayatlarının sesi olduğunu söylüyor. Konuşmaların yan yana konulduğunda İstanbul’un sosyal ve psiko-sosyal coğrafyasını verdiğini anlatıyor. O dönem İstanbul’unun haritasının “zıtlıklar coğrafyası” çizeceğini aktarıyor. […]

Podcast

Funda Dörtkaş Anlatıyor: Suat Derviş Edebiyatında Şehir ve Mekân

Funda Dörtkaş, Suat Derviş’in eserlerinde şehir ve mekânları nasıl alımladığı üzerinde duruyor. Örneğin Fosforlu Cevriye romanındaki, Galata’nın, Çeşme Meydanı’nın, Beyoğlu’nun yan sokaklarının, Tophane’nin, Taşkışla’nın, Gümüşsuyu’nun, Kurtuluş’un, Mecidiyeköyü’nün “biricik” Fosforlu’sunu anlatıyor. Suat Derviş’in vefatına kadar yazdığı öykülerde, romanlarda, yaptığı röportajlarda kendine ait bir edebî anlayışın, anlatı biçimi ve içerik özgünlüğünün olduğunu söylüyor. Derviş’in romanlarında mekânın işlevini, şehirle arasında kurduğu bağı ve mesafeyi yeniden biçimlendirme şekli olarak yorumluyor. […]

Podcast

Ege Öztokat Anlatıyor: “Neriman Hikmet’i Neden Tanımıyoruz?”

Ege Öztokat, Suat Derviş’in Devrimci Kadınlar Birliği’ni birlikte kurduğu yol arkadaşı Neriman Hikmet ile olan ilişkisine değiniyor. Öztokat, Hikmet’in yolunun geçtiği kurumların arşivinden topladığı bilgiler ışığında dinleyicilerine yazar hakkında bir biyografi sunuyor. Neriman Hikmet’in Cumhuriyet döneminin önde gelen bir gazetecisi olduğunu, özellikle röportajlarının başarılarının çok konuşulduğunu söylerek şair ve solcu yanını aktarırken şu soruyu soruyor: “Ancak bunların ötesinde o aslında kimdir?”. Bu noktanın üzerine pek durulmadığını, yaşadığı dönemde işlerinden ziyade şahsiyetiyle daha çok tasvir edildiğini söyleyen Öztokat, Hikmet’in edebî ve meslekî yolculuğunu bizlere anlatıyor. […]

Podcast

Neslihan Cangöz Anlatıyor: “Kent Yoksulları”

Neslihan Cangöz, Suat Derviş’in Çöken İstanbul adı altında bir araya getirilen röportaj serisi üzerinde duruyor. Suat Derviş, bu kitapta kent yoksullarına mercek tutar. Onların nasıl koşullar altında yaşayıp çalıştığını gösterir. 1930’lu yıllarda Cumhuriyet ve Tan gazetelerinde yapılan röportajlarda Derviş, kumaşçılarla, lokanta sahipleriyle, kasapla, bakkalla, veremlilerle, yoksul hanlarda, bekar odalarında yaşayanlarla, iş kazalarına uğrayanlarla, yan kesicilerle, terzilerle, sirkecilerle konuşur. Cangöz bu konuşmalardan yola çıkarak, Derviş’in ruh ikizinin günümüzde Latife Tekin ve Pınar Öğünç olabileceğini söylüyor. […]

Podcast

Senem Timuroğlu Anlatıyor: “İnsan Beğenmediğini Sevebilir mi?”

Senem Timuroğlu, Suat Derviş’in 1928 yılında yayımlanan Gönül Gibi romanından hareketle Suat Derviş’te duygularla düşüncelerin çarpışması üzerinde duruyor. “Gönül Gibi bir kadının aşk yolculuğuna tanıklık ederken insanın tanımını duygular ekseninde yeniden masaya yatıran bir roman.” Kitabın ana kahramanı Süheyla’nın eşi İrfan’ı kaybetmesiyle başlayan süreçte kendini tanıma mücadelesini, ardından Mithat ile yaşadığı aşk ile duygularını anlamlandırması konu alan Gönül Gibi, “mükemmel insanın sadece akıldan, beyinden ibaret olmadığını, duyguların da en az düşünceler kadar önemli olduğunu vurgular. […]

Podcast

Serpil Çakır Anlatıyor: “Belgesel Tadında Sokak Röportajları”

Serpil Çakır, Suat Derviş’in gazetecilik serüveninden ve uzun yıllar boyu sürdürdüğü sokak röportajlarından bahsediyor. Atölye emekçilerinden seks işçilerine, kimsesiz çocuklardan göçmenlere kadar 1930 ve 40’lı yıllar boyunca birçok kişiyle röportaj yapan Suat Derviş, yaşadığı devrin sesini duyuran yazarlardan birisi olmasıyla da dikkat çekiyor. “Onun yaşam uğraşları ve kitaplarını, Türkiye ve dünyadaki siyasal ortamla beraber düşünmek gerekir,” diyen Çakır, Derviş’in “özellikle demokrasinin kesintiye uğradığı dönemlerde bu durumdan payına düşeni aldığını” ifade ediyor. Uzun yıllar sürdürdüğü gazetecilik faaliyetleri boyunca Derviş, kadın sorunlarından dış siyaset haberlerine, konferans ve kongre haberlerinden ülke gündemine kadar birçok farklı konuyla ilgilenmesiyle de devri için özel bir profil çiziyor. […]

Podcast

Ufuk Adak Anlatıyor: “Suad Derviş’in Mahpusları”

Ufuk Adak, Suat Derviş’in 1940’lı yıllarda tefrika olarak yayımlanan Fosforlu Cevriye romanında İstanbul’un tekinsiz arka sokaklarını başarılı bir şekilde betimlerken “karakol ve cezaevini dışarıdaki hayatın bir tür mikrokozmozu” olarak gördüğüne dikkat çekiyor. […]