Ufuk Adak, Suat Derviş’in 1940’lı yıllarda tefrika olarak yayımlanan Fosforlu Cevriye romanında İstanbul’un tekinsiz arka sokaklarını başarılı bir şekilde betimlerken “karakol ve cezaevini dışarıdaki hayatın bir tür mikrokozmozu” olarak gördüğüne dikkat çekiyor. “Hapishane, tevkifhane ve karakolda yaşanan onca olay dışarıdaki hayatın yansıması gibidir,” diyen Ufuk Adak, “Fosforlu Cevriye’de suç ve suçlunun marjinal olandan sıradan olana doğru evrildiğini, tüm bunların zamanla olağan hayatın bir parçası” olduğunu ifade ediyor.
Dinlemek için:
Ufuk Adak, doktorasını University of Cincinnati Tarih Bölümü’nde “The Politics of Punishment, Urbanization, and Izmir Prison in the late Ottoman Empire” (Son Dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda Ceza İnfaz Politikaları, Kentleşme ve İzmir Hapishanesi) başlıklı teziyle tamamladı. Berlin’de Leibniz-Zentrum Moderner Orient’te (ZMO) doktora sonrası araştırmalarda bulundu. Son dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda suç, ceza ve hapishaneler üzerine uluslararası ve ulusal yayınları bulunmaktadır. Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesidir.