Tolga Karahan
Bu köşenin amacı, kültür ve sanat hayatımızda mühim bir yer teşkil etmiş şahsiyetlerin biyografisini vermek değil, bilakis bilinmeyen veyahut unutulmuş yönlerine ışık tutarak o ânı yaşatmaktır. Nitekim hususî belgelerin önemi bu ve benzeri durumlarda daha iyi anlaşılıyor. Üzerinden yıllar geçmiş ve karanlığa gömülmüş ân(ı)ları “mercan bir kadeh gibi” “zamanın aralığından” sunmak…
Bir gül bu karanlıklarda
Sükûta kendini mercan
Bir kadeh gibi sunmada
Zamanın aralığından
(AHT)

25.3. [1]954[1]
Neriman kardeşim,
Senden 26 Ocak tarihli mektubu aldıktan sonra bugüne kadar bir tek haber alamadım. Vakıa sen o mektubu yazdıktan sonra ben Kopenhag’a gittim. Fakat Hamburg’daki adresime yakın idi. Hamburg’a döndüğüm zaman senden Münir Çapan ağabey vasıtasıyla istemiş olduğum resimleri ve malumatı bulacağımı zannetmiştim.
Sana Kopenhag’dan yazdığım mektubu ümit ederim ki şimdiye kadar aldın ve oradan istediğim şeyleri de hazırlamış bulunuyorsun.
Neriman, bu ihmal edilecek şey değil, evvela benim için biliyorsun. Ecnebi memleketindeyim, yaşamak mecburiyetindeyim. Bu işlerle yaşayacağım, sonra da sana da bundan para veya eşya çıkacak. Nasıl istersen öyle olacak. Sonra da seninle teşrik-i mesai edersek ben İstanbul’a da yazı yazacağımdan sen paranı oradaki gazetelerden alırsın. Ben sana bir mektup yollarım. Parayı Suad abla nasıl yollar diye düşünme. Paranın tahsili gayet kolay olacak.
2)
Gel gelelim senden istediğim şeylere. Kopenhag’dan da yazdığım gibi bunlar evvela güzel resimler. Zeki’ye benden rica et. Fazlasıyla sana bunları temin eder. Esasen anladığıma göre sen de onunla beraber çalışıyormuşsun değil mi? Türk tiyatrosu hakkındaki yazının hükmü geçmek üzere. Buradaki Bâb-ı Âli Caddesi İstanbul’dakinden daha kaprisli. Günü geçti mi yoruluyorlar. Hepsi (…) herifler. Şimdi ben matbuatla en iyi olarak Hamburg’da münasebete girişebildim. O hani Kristall gibi İllustrierte Zeitunglar gibi gazetelerin yazı işleri müdürleriyle şahsen tanıştım. Daha dün bir tanesiyle konuştum. Yine benden şunları istedi:
I- Sinema haberleri ve Türk sinema artistlerinin ve oynanan filmlerin resimleri.
II- İstanbul’da cereyan eden hissi vakalara ait fakat afişteki yazı okunmasa dahi resmin manalı olması lazım gelen mevzular. Orijinal olması şart. Büyük kaçakçılık, orijinal cinayet, sen de anlarsın aktüel meseleler… Sonra yine aynı gazete benden küçük tuhaf havadisler ve sinema artistleri arasından dedikodular istedi.
Neriman, bu sinema resimleri için And Film’e ve diğer filmlere gidebilirsin. Bunu bir an evvel ihmal etmeden iki elin kanda olsa bana yolla. Bir fotoğrafçı ile anlaş. Bir şey yap kuzum, ihmal etme. Bu adamlara sana güvenerek vadettim. Paraya müthiş ihtiyacım var.
Benli Belkıs’ın resmi iyi idi. Bana uzun röportaj lazım değil. Hangi filmi çevirdiği, kimin bu filmi çevirdiği ve ne rol yapacağını bana bildirir, bir de kendisinden değil başkalarından bile bir resmini alırsan kâfi. Yeter de artar bile.
Sana öteki mektubumda bir de şu resimleri istedim. Refik Halid’in romanı Nilgün’ü çevirmek için Münir Hayri Egeli bir Alman karısı getirmişti. Münir Hayri Egeli kolay bulunur. Onu bul. Karının ismini ama Almanca yazıldığı gibi doğru yazılı olarak ve Türkiye’de çıkmış resimlerini ve film resimlerini yolla. Bunları beklemeyiz hemen satarız. Diğer mevzuları veririz, bekleriz. Fakat onlar da gider. Burada çok iş olabilir. Yalnız benim oradan yardıma ihtiyacım var, göster kendini. İnşallah o kadar çok kazanalım ki ben sana benim sevdiğin ve tanıdığın elbiselerimi gönderip kendime yenilerini alayım. Eğer müşterek çalışır ve bu resimleri geçirebilirsek pek yakın tarihte eski değil sana yeni elbiseler gönderirim. Herkes sana İstanbul’da gıpta eder. Tembelliğin lüzumu yok.
Bu mektubu eline alır almaz durmadan harekete geç, eğer elime bir hafta sonra bu istediklerimden bazıları olsun geçmezse iş bozulur. Yeni bir münasebet yaptım. Sonra fena olur. Gavsi’ye de vaktinde yazmıştım. Bana yalnız gazetesini yolladı. Resimler[i] yollamadı. İş de geri kaldı. O zaman bu defa sen bana aynı şeyi yapamazsın. Ayıp olur. Bu benim hayatım. İyi düşün. Hemen yardıma geç. Senden ilk istediğim I. Türk tiyatrosuna dair resimler ve malumat. II. Sine[ma] artistleri, film resimleri. III. Aktüel fakat güzel parlak resimler. IV. (…) gazete. Ya sen git ya Münir Çapan gitsin. Ona bir mektup yazdım, cevabını alınız. V. Hamiyet’in Öridis (Euridyce)[2]isimli bir piyesi Şehir Tiyatrosunda kabul edilmişti. Bu sene oynanmadı m? Hamiyet sana çok selam ediyor, gözlerinden öpüyor. Bunun cevabını bekliyor.
Eğer bana bir de Ruhi ile münasebete geçip şu biletimin parasının ne olduğunu öğrenebilirsen minnettarın olurum.
Ayrıca da Hürses gazetesine iş için mektup yazdım. Hürses muhabiri İstanbul’dan Ankara’ya telefon ederken sen de Rıza Atilla ile bu hususta konuşup cevap istersen iyi olur. Onlara roman ve siyaset mektubu yazmak için müracaat etmiştim. Neriman Allah aşkına Muhammed’in başı için mektubumu alır almaz cevap ver. Bu mektubu yine Münir Çapan’a yolluyorum. Öyle istedi. Böyle daha iyi oluyor. Senin İstanbul’da olmana çok memnunum. Konya’da daha fazla kalamazdın. Dayının da seninle iyi olması çok iyi. Çalışırsan bal gibi yaşarsın. Gözlerinden öper, mektubumun cevabını beklerim.
Suad Ablan

Sevgili Münir Çapan Ağabey,
İşte yine size bir mektup daha yazıyorum. Hamburg’daki yeni adresimi bildiriyorum. Neriman’la yine konuş istirham ederim. Gün geçirmeden istediklerimi bana yollayınız. Bir resimli mecmua ile şahsi münasebet tesis ettim. Burada yazı işleri müdürleri Allah gibi (tövbeler olsun). Herif iki saat şahsen bana neler istediğini izah etti. Aman kurban olayım Münir Süleyman Çapan ağabey. Ellerinizden öpeyim. Hemen bana istediklerimi gönder. Gecikmesin. Gecikirse iş bozulur. Hamiyet de sana çok selam eder. Ben gözlerinden öperim.
Suad Derviş
[1] Kaynak: Taha Toros Arşivi, Belge No.: 001571720009.
[2] Eurydice.



İlk yorum yapan olun