Dilek Büyük
Sevdiğimiz birini kaybetmek ve ardından gelen yas süreci büyük-küçük demeden hepimizi zorlar, bazen fazlasıyla da yorar. Çocuk edebiyatı alanında bu tür konularda son yıllarda daha fazla kitap yayınlanmaya başladı. İlk kez 2016’da İngilizce basılıp, 2018’de Türkçe’ye çevrilen Eski Dostum Lodos da böyle bir kitap.
İlk sayfaları sözsüz başlıyor. Geri planda, evinin önünde çamaşır asan anneyi, yakın planda ise bakışları küskün elinde kovası ve küreğiyle kumsala doğru yürüyen küçük bir çocuk ve ilerde iskele direklerinin arasından kaçamak bakışlarla bakan siyah beyaz, yavru bir köpek görürüz. Köpek, çocuğun peşine takılır. Çocuk fark etmez. Kovasıyla denizden su taşıyıp, kumdan kale yapmaya çalışırken, köpekçik de kalenin etrafında çukur kazmaya başlar. Bir sonraki sayfada, çamaşırlarını asmış anneyi boş sepeti elinde, kapı önünde komşuyla çene çalarken görürüz. Küçük çocuksa, artık karşısında oturan köpekle konuşmaya başlamıştır. Küçük ve pek sevimli olduğunu söyler. Ve bunları söyledikten sonra sohbeti birden keser, “Buraya kadar, hoşça kal,” der, arkasını dönüp yürümeye başlar köpeğin şaşkın bakışları arasında. İllüstrasyonda kumdan kalenin kalıntıları üstünde oturan ve şaşkın şaşkın bakan küçük köpeği ve hemen önünde adımlamaya başlamış oğlanın alt bedenini ama daha çok adım atışını görürüz. Arkasını dönüp gitme eylemine vurgu yapar resim burada. Elinde şemsiyesiyle yürüyen çocuğu sevimli köpeğin takip ettiğini görürüz. Çocuk fark ettiğinde köpekle ilgilenmemeye, arkasına bakmadan yola devam etmeye çalışır. Çünkü birini kaybettiğimizde o kaybın yerine bir başkasını koyabilme ihtimalini görmek zorlar bizi. Yasın aşamalarından biridir bu.
Sonra çocuğun iskelede oturduğunu görürüz. Hemen yanında da köpeği. Çocuk köpekle konuşmaya başlar. Onun dost olmaya çalıştığını bildiğini ama kaybettiği sevgili köpeği, dostu Lodos’un yerine koyamayacağını anlatır. Anlatır ama yine de yeniden yürümeye başladığında ona eşlik eden köpeğe artık hayır diyemez, süngüsünü indirip birlikte yürümeye başlar. Yazar okuruna önce anıları dile döküp anlattırarak acının kaynağıyla yüzleşmeyi anlatır. Ve bu yüzleşme, bu kabul edişin rahatlatmasıyla “yeni” olana “biraz” yer açabileceğimizi hatırlatıyor. Yürümeye devam ederken, bir yandan da Lodos’la olan anılarını anlatıyor, kendisini uslu uslu dinleyen köpeğe. Lodos’u kaybettiğinde yaşadıklarını, onun anısını yaşatmak için Lodos’un bir resmini yapıp başucuna koyduğunu…
Tam Lodos’un fırtınanın kokusunu nasıl alıp da, uyardığını anlatırken, birden hava bozar, gök gürler, yağmur başlar. Minik köpek korkar, küçük çocuk köpeği sevgiyle kucaklayıp eve getirir. Birlikte camdan yağmuru izlerken, Lodos’u anlatmaya devam eder, yaptığı resmi gösterir. Küçük köpek yorgundur, esnemeye başlar. Çocuksa artık gardını tamamen indirmiştir, bu sevimli küçüğü hayatına almayı kabul etmiştir. Artık ona bir ad düşünmeye başlar ve uyuması için yatağına bırakır.
Final sahnesinde kitabın başındaki hüzünlü çocuk yüzü, yerini gülümseyen bir surata dönmüştür. Çekingen duran küçük köpekse, mutlu bir yüzle selamlamaktadır okuru.
Yazar Amy Hest, çok yalın ve kalpten gelen ifadeler kullanarak, kaybettiğimiz birinin içimizde yarattığı boşluğu, hissettiğimiz üzüntüden vazgeçmeme isteğini neredeyse okurun gönlüne fısıldayarak anlatmış. Yas tutma, süresini belirlemenin çok zor olduğu hâllerden biri. Ne zamana kadar kaybın yası tutulmalı, yeni birini kabule ne zaman hazır olunur? Bunlar yanıtı zor sorular. Ama Amy Hest, öyküsüyle, yeni biriyle karşılaşmanın bunu düşünmek için iyi bir zaman olabileceğini anımsatıyor. Ve kayba dair anılarımızı koruma altına aldığımızdan emin olduğumuzda yeni birini hayatımıza dahil edebileceğimizi gösteriyor. Yetişkin okur için böyle zamanlarda, “anımsatıcı” olabilecek bir kitap. Ama aynı zamanda kayıp yaşamamış olan çocuklar için bile sıcacık ve doğal anlatımıyla okuru zorlamadan, olası kayıp fikirlerine hazırlayabilecek nitelikte bir öykü.
Çizer Amy Bates, illüstrasyonda metinin ruhuna ve temaya çok uygun olarak suluboya ve yer yer onu destekleyecek şekilde kurşun kalem kullanmış. Suluboya özellikle dramatik temalara çok yakışan bir tür. Çizer renk olarak da sarı, turuncu ve toprak tonlarını kullanmış. Özellikle anıların anlatıldığı sahnelerdeki sarı tonlarının kullanımı, sepya fotoğraf etkisi yapıyor okurda. Yazar ve çizerin uyumu okura kitabı okurken adeta kısa film izlediği duygusunu veriyor.
Eski Dostum Lodos kayıp temasını “dost” üzerinden anlattığı için sanırım, Ahmet Kutsi Tecer’in dizlerini hatırlattı bana:
Allahım, ne güzel şey bu dost yüzü!
İnsanın kalbine dolan bu bakış!
Ey çorak ruhlara veren bu süsü,
Ey gönül, sana alkış, alkış, alkış!
Gel dostum, yanıma otur, dizime
Koy sıcak başını. Konuşmayalım,
Bakışalım yalnız. Ama sen yine
Cevap ver: Sevdin mi beni bakalım?
Kayıplarımızın olabildiğince az, dostlarımızın her daim yanı başımızda olması dileğiyle…
Yazan: Amy Hest
Resimleyen: Amy Bates
Çeviren Sedef Özge
KVA Çocuk