Melike Sönmezer
melikesonmezer@sanatkritik.com
Ayşe Aydemir ile, Sincap Kitap’tan çıkan, yaşsız kitap kategorisindeki Başlangıç kitabını konuşmak üzere bir araya geldik.

Ayşe Hanım merhaba nasılsınız? Günleriniz nasıl geçiyor?
Teşekkür ederim. İyiyim. Bazen çok keyifli bazen durağan geçiyor.
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Biz beş kardeşiz. Dolayısıyla kalabalık bir ailede hareketli bir çocukluk geçirdim. Çok eğlenirdik. Halalarım vardı her zaman yanımızda olurlardı. Her akşam şarkılar açar halay çeker, oyun oynardık onlarla. Çok kitap okuyan bir çocuktum. Sokakta oyun oynamayı çok sevmezdim. Genelde arkadaşlarım oyun oynarken ben kitap okuyor olurdum. Güzel ve özlenen günlerdi.
Başlangıç konu olarak bitirmeyi, bir yerde vazgeçmeyi anlatıyor. Vazgeçmenin yenilmek olarak algılanan bir dünyada bu konuyu anlatma ilhamınız neydi?
Vazgeçmek hayatımızın her yerinde var aslında. Bu bazen büyük bir karar haline gelip vedaya dönüşüyor, bazen ise küçük kararlarla hayatımıza yön, şekil veren bir karara dönüşüyor. Bazen de hiç farkında olmadan bir süreç başlatabiliyoruz. Bunlara şöyle örnek verebiliriz; ebeveynlerinizden birisi belirli aralıklarla yer değiştirmek zorunda olduğu bir işte çalışıyor olabilir ve bu zorunlu bir veda doğurur, siz güzel bir üniversite kazanmış olabilirsiniz, atanmış bir öğretmen olabilirsiniz, kreşe gitmek zorunda olan bir çocuk olabilirsiniz yani zorunlu bir veda yine kapınızdadır. Ailenize, yaşadığınız şehre, sevdiklerinize ve hatta sevmediğiniz ama hayatınızda rutin haline gelmiş olan her şeye veda etmek zamanı gelebilir.
Sonuç olarak ayrılışın sebebi her ne olursa olsun bu bir döngüdür. Yeni bir şeye başlayabilmek için var olduğun durumun içinden çıkman gerekir. Bazen soyut olarak, bazen fiziksel anlamda. İşte bu farkındalığı okuyucularıma anımsatmak istedim. Fark etmelerini istedim. ”Bir şeyden vazgeçmiş olman ya da zorunlu bir veda etmiş olman senin var olma sürecinden eksiltmeyecek seni daha fazla sen yapacak.” bunu görmelerini istedim.
Aslında eserin türü fabl. Ama alışkın olduğumuz bir fabl formatında bir akış yok. Minik Kaya bir gün tabiatın etkisiyle yerinden ediliyor. Macerası bir çocukla tanışmasıyla devam ediyor. Didaktik bir hâli olmadan her bitişin yeni bir başlangıca gebe olduğunu anlatıyor. Neden bir kaya parçası?
Bütün kitaplarımda karakterimi seçerken alt bir mesaj yüklüyorum onlara. Bu kitabımda Küçük Kız büyük küçük hepimizi temsil ediyor. Küçük Kaya ise özünde sağlam temellere bağlı gözükse de yerinden kopabilecek olan bizleri. Kayalar güçlü ve sağlam görünür. Bazen çok büyük etkiler ile bile yerinden kıpırdatılamazken bu hikâyede bir hapşırıkla yerinden kopuyor. Yani bazen çok da güçlü etkilere gerek olmayabiliyor. O yüzden bir kaya burada önemli bir metafor.

Kitabı okurken etimolojik kaygılara düştüm -sanırım mesleki bir defo- bir çocuğa başlamak ve bitmek kadar karmaşık iki kavramı anlatma motivasyonunuz neydi?
Günümüzde boşanmalar, ayrılıklar arttı artık siz de biliyorsunuz. Yani çocuklar artık vazgeçmek, hayatını farklı şekillerde yönetmek, bazen arada hırpalanmak, bazense belki de en iyisinin bunun olduğunu düşünmek gibi durumlarla tanışıyor. Biten ve yeniden başlayan bir döngü yani. Ve aynı zamanda okul öncesi eğitime başlıyorlar daha anne kucağının sıcağına doyamamışken. Bu da onlar için çok yabancı ve zor bir başlangıç oluyor. Bunların tamamı birleşince aslında onlar için hiç de karmaşık değil. Bu anlamda süreci yönetmek konusunda daha bilgeler bile diyebilirim.

Küçük Kaya yaşadığı yerden ayrılıp yuvarlanarak Küçük Kızla tanışıyor. Küçük Kızla da güzel zamanlar geçiriyor. Küçük Kızın bulunduğu yerden ayrılma vakti geldiğinde Küçük Kaya ile vedalaşıyor. Bir çocuk gözlüğü takarak şu soruyu sormadan edemeyeceğim. Küçük Kız, arkadaşı Küçük Kaya’yı neden yanında götürmedi? 🙂
Bu soru için gönülden teşekkür ederim. Çünkü aslında kitabın öz suyu diyebilirim bu kısma. Ve bu soruya şu şekilde cevap verebilirim: Bu hikâye de eğer yanında bir şey götürseydi, kendi hikâyesini yaşamaya başlamak da zorlanacaktı. Bu hikâyede Küçük Kız kendisiyle baş başa kalmalı ve kendi macerasını kendisi yönetmeliydi. Bu sebeple oradan sadece kendisini götürdü.

Kitabın çizimleri oldukça başarılı. Küçük Kaya parçasının kahraman olması elbette tabiatı mekânsal olarak güçlü kılıyor. Tabiat sonsuz bir alan. Konuşan ağaçlar, kediler, nehirler varken, küçücük bir kaya parçasının hikâyesine eşlik ediyoruz. Aslında tabiattaki ötekini konuşturmayı tercih etmişsiniz. Bu yaratıcılık sürecinden bahsedilir misiniz? Neden kaya?:)
Kitabın çizimleri gerçekten çok başarılı oldu. Bir hareket var hissedebiliyorsunuz. Bu soruyla çizerimiz sevgili Ahmet Uzun Bey’e sizlerin vasıtasıyla teşekkür ederim.
Kaya güçlüdür. Sarsılmaz kolay kolay. Ama içinde neler olduğunu hiç bilmeyiz. Bir toprak çamura döner, kum uçuşur ama kaya hep yerindedir. Aramızda tıpkı kaya gibi sağlam görünen karakterler var. Bazen çocuklarda da rastlıyorum bu karakterlere. Asla iç dünyasından bilgi sızdırmıyor. Hiç bilmiyoruz içlerinde neler oluyor. Ben kaya ile onlara ulaşmak istedim.
Ben vedaların öğretilebilen bir şey olduğunu düşünüyorum. 7 yıldır gönüllüsü olduğum vakıfla her saha bitimi çocuklarla vedalarıma çok özenirim. Onlara tutamayacağım sözler vermemeye gayret eder, vedaları ajite etmemeye özen gösteririm. Aslında bu kitap bu anların şiarı olmuş. Çünkü yetişkinlerin unutabildiği her bir söz çocukların kalplerine işleniyor. Bu aşamaları kolaylaştırıcı bir alan açmışsınız. Sizce de vedalar öğrenilebilen bir eylem midir?
Kesinlikle öğrenilebilir. Ve hatta belki biraz büyük bir laf olacak ama bilgeleştirir bile diyebilirim. Hayatınıza bir uyum yeteneği bahşeder. Biliyorsunuz bazen bir yere uyum sağlamış olmanız oraya ait olduğunuz anlamına gelmez ama size huzurlu bir yaşam alanı sunar.

Başlangıç kitabının devamları gelir mi?
Evet. Bir önceki sorunuza bir ipucu gizlenmiş olabilir.
Diğer kitaplarınızdan da biraz bahsedebilir misiniz?
Keyifle. İlk kitabım Ahtapot Pol’ün Hikâyesi, hayır demek üzerine kurguludur. Bu Gece Yuvanda Uyu çocuklara kendi yataklarında uyumanın rahatlığını, Uzay Bir Soru Kadar Yakın ise çok soru sorma, meraklarında zirvede olan bir dönemi yaşayan çocukların aslında sorularla hayatı deneyimleme isteklerini anlatıyor. Ne Yaparsın Yalnızca Beyaz Bir Kâğıtla? ve Ne Yaparsın Yalnızca Kuru Bir Dalla? kitaplarım ise elindeki az imkânlarla nasıl kaliteli zaman geçirebileceklerine rehberlik ediyor. Sincap Kitap’tan küçük yaş grubu için çıkmış olan trenli setlerimizde ise (UYKU TRENİM, BÜYÜMEK TRENİM, DUYGU TRENİM, KONUŞKAN TRENİM) çocukların hayata hazırlanmadaki kritik dönem öğrenmelerine dikkat çekiyorum. Aynı zamanda trenlerle de bir puzzle tamamlayarak öğrenme sürecini oyun ile birleştirmiş oluyorlar. Nasıl Başladı- Her Şey Seninle Başladı set kitapları içerisinde yer alan “GÜVENMEK-AĞLAMAK-KONUŞMAK-DENEMEK-KAYBETMEK-BAŞARMAK-ARKADAŞLIK-SAYGI- TANIŞMAK” konu başlıklarıyla da çocukların hayatlarında yer alan sıradan fakat güvenli bir gelişimin temeli olan konuları ele aldık.
Dünya çocuk edebiyatını takip edebiliyor musunuz? Sizce nasıl ilerliyor?
Tabii. Çocuk edebiyatı artık çok derin. Çocukların bizlerden daha bilge oldukları konusunda artık sanıyorum hem fikiriz. Dolayısıyla ortaya çıkan eserlerde çok derin bu yüzden yaşsız kitaplar deniyor. Konular ise artık çok daha ayrıntılı. Bu sevindirici. Çünkü çocuklar var, sizin benim gibi her şeyi yaşıyorlar. Sadece olayları daha hızlı tolere edebiliyorlar. O yüzden “Aaa bu konu çocuğa anlatılır mı?, Ne gerek var gibi?” bir söz söylenen ve ya da söylenebilecek olan her konunun çocuk kitaplarında yer almasından çok mutluyum.
Yerli çocuk edebiyatının içerisinde yazar olarak, çocuk edebiyatının şu anki durumundan konuşalım istiyorum.
Bence bundan beş yıl öncesine kadar ki durumdan çok daha iyi durumdayız. Sadece hak edilen değer noktasında her meslekte olduğu gibi yazarlık alanında da sıkıntı olduğunu düşünüyorum.

Yeni çalışmalarınız var mı?
Evet. Hatta durduğum ya da yavaşladığım ya da yazmaktan uzak kaldığım zaman dilimi çok az diyebilirim.
Yazma süreciniz nasıl ilerliyor?
Belirli bir rutinim yok açıkçası. Ama eğer bir ilham geldiyse ve o anda yolda isem arabayı sağa çeker yazarım yine yazarım. Gece uykumdan kalkıp yazdığım çok olmuştur mesela. Uykularım bile bana bazen bir şey fısıldıyor. Bu Gece Yuvanda Uyu kitabım gece saat 3 gibi ortaya çıkmış olan bir hikâye.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Teşekkür ederim. Sizlerin vasıtasıyla çocuk ruhunu kaybetmemiş ve yazmak isteyen herkese pes etmemeleri açısından motivasyon vermek isterim. Hiçbirimiz ilkyazımızda harika eserler ortaya koymadık. Lütfen pes etmesinler. Okuyan ve yazan bir topluluğa ihtiyacımız var.
Ayşe Hanım, bana ve Sanat Kritik okuyucularına vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Kaleminiz hep akıcı, hayatlarına girdiğiniz okuyucularınız bol olsun.
Teşekkür ederim. Güzel sorularınız ile kendimi açma anlatma fırsatı verdiniz. Yer yer kendimle yüzleştim yer yer gizli olanı açığa çıkardım. Tüm okuyuculara selamlar.




İlk yorum yapan olun