
Burcu Yılmaz
Röportajını ilk okuduğum zamandan beri Didem Madak’ın yaşlılık üzerine söyledikleri dolanır zihnimde: “Evet yaşlanmak benim için bir ütopya gibi. Yaşlanınca ‘kötü bir efendinin elinden kurtulmuş bir köle gibi olacağım.”[1] Aklımda yaşlanmak, ölüm, genç ölmek ve daha daha nelerle başka bir ülkeye yerleşmeye çalışırken kendimi yalnız hissetmeme çabasıyla -bir başıma- dolanırken Sevilla’daki Rayuela kitapçısına girdim gene. Bu defa Noel zamanı! Pek çok kitap Noel coşkusu minvalinde olsa da ben kokulara hayli duyarlı burnumla yönümü anında buldum: Almancadan İspanyolcaya çevrilmiş, Bettina Obrecht’in yazdığı, Julie Völk’ün resimlediği Es Muy Diferente Ser Viejo? yani “Yaşlı Olmak Çok mu Farklı?” isimli kitabı. Yalın cümlelerle derin meselelere dokunan kitaplara bayılıyorum. İşte bu tam olarak böyle bir kitap. Suluboya tekniğiyle resimlenen ve bir torunun büyükannesine “Yaşlı olmak nasıl?” diye sormasıyla başlayan kitap, yaşlılık üzerine çocuklar ve yetişkinler için felsefi bir pencere açıyor. Yeni bir pencereyi değil ama; unuttuğumuz bir pencereyi.
Büyükanne “Yaşlı olmak, genç olmaktan farklı değil sadece bazı şeyler değişik” diyerek başlıyor anlatmaya ve yaşamdaki benzerlikleri ve farklılıkları yan yana getiriyor. Gençlik ve yaşlılık arasındaki paralellikler, bir taraftan hayatın sürekliliğini, öbür yandan yaşam evrelerinin kendine has tatlarını hissettiriyor. “Gençken önünüzde bir sürü kapı vardır, yaşlıyken ise bu kapılar azalır ama çok özeldir” gibi ifadeler, okuru yaşamın bu iki dönemi üzerine düşünmeye davet ediyor. Ama genel itibarıyla yaşlılık ve gençlik arasında pek de fark olmadığına odaklanıyor. Aksine yaşlandıkça insanın kimi değerlerin, hislerin kıymetini daha iyi bildiğini görüyoruz.
Kitabı okurken zaman üstüne, daha doğrusu çizgisel ve anlatısal zaman üstüne, tekrar düşündüm. Bu kitapta da çizgisel zaman yaşlanmanın kaçınılmaz biyolojik boyutunu temsil ederken anlatı zamanı, yaşamlara eklemlenen deneyimlerin ve hikâyelerin birikimini simgeliyor. Metinle illüstrasyonlar bu iki zaman boyutunun iç içe geçmişliğini sergiliyor âdeta. Büyükannenin çevresindeki eskiz karakterler, geçmişten bugüne süregelen hikâyesinin çizgisel zamanda yitip gitmediğini gösteriyor. Anlatı zamanına yapılan bu vurgu, yaşlılığın zamanın bir armağanı olduğunu, birikimlerle dolu bir bilgelik, hayatı anlamlandırma yeteneği olarak görülmesi gerektiğini hatırlatıyor. Yaşlılık, bir anlamda, gençlikten uzaklaşma değil, tam aksine, onunla bir arada var olma hali değil mi?

Julie Völk’ün suluboya illüstrasyonları kitaba ayrı bir derinlik katıyor. Sıcak ve soğuk renklerin bir arada ve ahenkle kullanılması, kullanılabilmesi suluboyanın hakkını veren illüstratörün mahareti. Torun sıcak tonlardayken büyükannenin kazağının mavi olması renklere atfedilen anlamları da düşündürüyor. Hele ağaçların da büyükanneyle aynı mavi tonda olması… Belki de yaşlılık ve bilgelik arasında bağı ima ediyordur bu tercih.
Günümüzde özellikle yaşlılığa dair toplumsal algılar üzerine düşünmek gerekiyor. Genç kalma ve görünme takıntısı, bireylerin doğal yaş alma sürecini bir korku unsuru haline getirmiş halde. Estetik ve kozmetik endüstrileri, sürekli genç kalmayı bir başarı göstergesi olarak sunarken, yaşlanmayı âdeta bir kayıp ya da başarısızlık olarak kodluyor. Oysa yaşlılık, bireyin yaşamına anlam kazandıran bir dönem. Birçok kültürde yaşlılar, topluluğun bilge rehberleri olarak görülmüş. Öte yandan modern, daha doğrusu postmodern dünyadaysa toplumsal hayatın dışına itilip görünmez kılınıyorlar. Hele yaşlı kadınlar…
Es Muy Diferente Ser Viejo? işte bu algıları sorgulatarak, yaşlılığın hayatın doğal bir evresi olduğunu hatırlatıyor. Kitap, yaşlanmayı sadece biyolojik bir süreç değil, aynı zamanda anlamlı bir hikâye birikimi olarak yeniden çerçevelendiriyor. Yaşlılık, bir dönemin sona ermesinden ziyade, tüm yaşamın bir toplamı. Bu yaklaşım, gençlik idealine dayalı bir toplumda, yaşlanma üzerine yeniden düşünmek için kıymetli.
Kitabın yalın dili ve duygusal etkisi, çocuklardan ziyade belki de günümüz büyükleri için daha ilgi çekici olabilir. Hem çocuklar hem büyükler bu kitapla bir kez daha -belki de ilk defa- anlayacaklar ki yaşlılık, yaşamın kapanışı değil, zenginleşmiş bir devamı. Ayrıca herkesin size otobüste yer vermesi de cabası!
Es Muy Diferente Ser Viejo?, Yazan: Bettina Obrecht, Resimleyen: Julie Völk, Lóguez Ediciones, 2024.
[1] Varlık Dergisi, 1141. sayı, 2002.
İlk yorum yapan olun