Prof. Dr. Ayşe Eziler Kıran: “Bu kitap sanatla bilim, sanatçı ile bilim insanının işbirliği ile yazılmıştır.”

balkan-nacı-ıslımyelı-nedret-oztokat-kılıcerı

Prof. Dr. Ayşe Eziler Kıran

Bu kitap, sanatın dili ile bilimin dilini kullanan iki çalışkan insanın buluşmasına tanıklık etmektedir. Birisi bireysel ve toplumsal sorunları resim ve yerleştirme sanatının diliyle yeniden sunan Balkan Naci İslimyeli, diğeri bu yapıtları bilimsel bir bakış açısıyla çözümleyen, görünenden görünmeyene, biçimden anlama ve iletiye giden incelemeler yapan Prof. Dr. Nedret Öztokat Kılıçeri.

Resimdeki Söz başlığını taşıyan bu kitap Türkiye’de bir ilk. Çünkü resmi tanıtmanın, betimlemenin ötesine geçiyor. Resmi çözümleyerek okuyor, resmin görünen yüzeyinin altındaki olası anlamları okuyor. Niçin “olası“, çünkü bir sanat yapıtı özneldir, bilinçli ya da bilinçsiz olarak sanatçının, yapıta bakan okuyanın yüklediği anlamların hepsini çözümleyici bilemez, tahmin etmekten de kaçınır. Ama Nedret Öztokat Kılıçeri görsel ve yazınsal göstergebilimin yöntemlerini Balkan Naci İslimyeli’nin yapıtlarına uygulayarak son derece tarafsız, ince ince, kendi öznelliğini kendine saklayarak yapıtları inceliyor.

Bir varlığı, bir olayı görmek, bir düşünceyi, hayali aklından geçirmek ile bunları bir sanat yapıtı olarak sunmak arasında yetenek, yaratıcılık, araştırma, bilgi, deneyim, çok ama çok çalışmak isteyen fazlasıyla zor ve yorucu bir süreç bulunmaktadır. Çözümleyici için de durum benzerdir. Önünde duran sanat yapıtı sıradan mıdır? Hangi beğeni düzeyine seslenmektedir? Bir yapıtı muhteşem, benzersiz yapan nedir? İşte Nedret Öztokat Kılıçeri önce bu ayrımı yapmıştır. Çünkü pek çok kimse Balkan Naci İslimyeli’nin yapıtlarının ayırıcı özelliklerini ayrımsayamamış, özgün özelliklerini görememiştir. Peki Nedret Öztokat Kılıçeri gibi sanatçının yapıtlarının çok özel ve özgün olduğunu hemen gözlemleyen bir kişi bu muhteşem sanat yapıtlarını nasıl anlayacak, çözümler ve yeniden sunarken seçtiği yöntem konusunda yeniden hangi çalışmaları, okumaları yapacak, bunları birleştirirken nasıl akıl yürütecek, nasıl düşünecekti?

Gencecik Nedret Öztokat Kılıçeri Söz enstalasyonunu (1994) gezdikten sonra yaptığı çalışmayı Balkan Naci İslimyeli’ye ulaştırdığında çok kibar ve nazik bir sanatçı ile karşılaşacağını bilmiyordu. Oysa sanatçı, yapıtının betimlemesi ile yetinmeyen, arkasında bir hikâye aramayan bir araştırmacı ile karşılaştığını hemen anlamıştı. Çünkü sanatçı yenilikçi yapıtlarıyla izleyicisini sarsıyordu ama onun düşünmesini, sorgulamasını da istiyordu. Bu da sanatçının kendine görev edindiği iletilerinden biriydi. İşte Nedret Öztokat Kılıçeri bu iletiyi anlamıştı. İlk çalışmasından başlayarak, çözümleyici olarak genel göstergebilimin ve görsel göstergebilimin yapıtların çözümlemelerine uyan yöntem ve araçlarını uygulayarak yapıtları açık, anlaşılır bir dille incelemiştir. Balkan Naci İslimyeli’nin kuşağından kimi yazar ve sanatçılar bir üstdilin, çizelgelerin, “teknik” açıklamaların kullanılmasından çok rahatsız olduklarını, bunu sevmediklerini açıkça belirtmişlerdir. Oysa sanatçı zarafeti, vericiliği ile genç çözümleyiciyi yüreklendirdiği gibi ona resim ve yerleştirme sanatı çerçevesinde verimli bir alan açmıştır. Nedret Öztokat Kılıçeri bu kitabında kullandığı yöntemleri açıklayarak, uygulamasını yaparak, sanatsevere, öğrenmek isteyene aslında üst düzey bir göstergebilim ve görsel göstergebilim ders kitabı da yazmıştır. Bu da benim bildiğim kadarıyla bir ilk.

Nedret Öztokat Kılıçeri

Örneğin Deja Vu başlıklı bir dizi fotoğraf düzenlemesi Türkiye’nin günlük yaşam ritüellerinin yeniden sunumudur. Ortalama bir izleyici bunların hepsini daha önce bir yerlerde görmüştür. Paul Klee’nin dediği gibi “sanat görünen şeyi kopya etmez, onu görünür kılar.” Peki ritüelleri görünür kılan bu fotoğrafları sanatsal ve özgün yapan nedir? Niçin bu fotoğraflar sunulmuştur?

Nedret Öztokat Kılıçeri başka sorular da sormuştur. Bu resim dizisinin anlamı nedir? İletisi nedir? Toplumda bireylerin gerçekleştirdiği ve katlandığı ritüellerde hep etken ve edilgen insanların bulunduğunu, bunların hep ritüel sırasında edinilen roller olduğunu, görünmeyen, örtülü ve esenliksiz bir anlamı olduğunu ortaya koymuştur.

Matah adını taşıyan sergisinde ise sanatçının dil duyarlığı açıkça görülmektedir: “Matah” sözcüğü değerli bulunmayan, düş kırıklığı yaratan nesne, durum ya da kişi ya da mal ve eşya anlamlarına gelmektedir. Bu ad aynı zamanda ucuz ama günlük yaşam için gerekli nesnelerin satıldığı Mahmutpaşa ve parasal işlerin yapıldığı Tahtakale’nin ilk iki hecesinin birleşiminden de oluşmaktadır. Nedret Öztokat Kılıçeri’nin çözümlemesi bir kez daha nesnelerin altında yatan örtülü anlama gitmiştir. Balkan Naci İslimyeli gereksiz, zevksiz, ucuz nesnelerin (plastik, naylon, vb.) bir giysi gibi insan yaşamını nasıl sardığını, “matahmış gibi”, “moda” diye insanların kendilerine nasıl esenliksiz bir evren yarattığına dikkat çekmiştir.

Kimi zaman yazar olsun, ressam olsun yapıtını öyle oluşturur ki yapıt sanatçısından bağımsız olarak anlam üretir. Sûfî, Kara Yazı ve Afrika Kara Yazı başlıklarını taşıyan sergisinde sunulan yapıtların böyle bir özelliği bulunmaktadır. Balkan Naci İslimyeli izleyicisinin karşısına sadece göz çukuru olan yüzler ve yüzlerin üzerini maske gibi örten Arapça harflerine benzeyen kaligrafilerle çıkar. Nedret Öztokat Kılıçeri göz oyuklarının boşluğu ve maske ile yüz arasında kalan boşluk nedeniyle bu yüzleri “kimliksiz”, “bakışsız”, “varlığın hiçliğe” indirgendiği yüzler olarak betimlemiştir.

Bu mükemmel hatta güzel sayılabilecek yüzler birer maskeymiş gibi, izleyicinin karşısında durmaktadırlar. Sanki “sana bir şeyler söyleyecek ne gözlerim ne yüz ifadem var, ama ben buradayım, bana iyice bak”, der gibidirler. Balkan Naci İslimyeli her çalışmasında, zekası, bakış açısı, biçemi, sanatı, yarattığı anlam ve iletisi ile “ben buradayım“, demiştir. Bu da onu eşsiz kılmaktadır.

Nedret Öztokat Kılıçeri’nin yıllar içinde biriktirdiği düşüncelerini ve bilgilerini sanatsever, göstergebilimci ve görsel alanda çalışanlarla paylaşmasının Türkiye’deki sanat anlayışına çok değerli katkılarda bulunacağı kesindir. Kendi duruşuyla, benimsediği bilimsel yöntemlerle Balkan Naci İslimyeli’nin resimlerini, yerleştirmelerini incelerken, sanatçının diğer insanlar gibi toplumun dertlerini kendine dert edinebileceğini; sanata başka bir açıdan da bakılabileceğini ve yalnız sanatçının değil yapıtın da anlam(lar) üretebileceğini, hiç beklenmedik iletiler verebileceğini büyük bir incelik ve yansızlıkla göstermiştir. Bu kitap sanatla bilim, sanatçı ile bilim insanının işbirliği ile yazılmıştır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*