1882 yılında yayımlanan, 5 perdeden oluşan bir tiyatro oyunudur.

İlk Göz Ağrısı 5 bölümden oluşan bir oyundur. Oyun Bahtiyar Bey ve Beytiye Hanım’ın evinde başlar. Kızları Naile ve damatları Burhan ile aynı evde yaşamaktadırlar. Bir gün Burhan’ın düşünceli ve sıkıntılı davranışları eşi Naile’nin gözüne çarpar. “ Beyciğim ne düşünüyorsunuz? Durmadan meraklı gezinmenizin sebebi nedir?” (syf.9) Burhan önce cevap vermek istemez fakat Naile’nin zorlayıcı davranışları sonucunda sıkıntısını söyler. Burhan faizle kazandığı parayı ödeyemeyince yadigâr saati ve yüzüğü rehin bırakmıştır. Naile idare etmeye çalışır fakat Beytiye Hanım öğrenince laf sokmalara başlar. Bahtiyar Bey ise zaten rutin olarak Burhan’ın üstüne söylemektedir. Burhan sonunda patlar ve Naile ile bu konuyu konuşurken kavga etmeye başlarlar. Naile idare ettiği her durumu Burhan’ın suratına söyler. Bir de Burhan’ı küçük görünce ipler kopar. “Ama kulu da kula sebep yaratırmış. Babam olmasaydı da görürdün sen halini!” (syf.21) Burhan çok sinirlenir ve Naile’yi terk eder. “Sabahleyin görürsün sen. Evleneyim de gör, ama bu kez içgüveyliği mi, tövbeler tövbesi…” (syf.22)  Burhan çok sinirlidir. Kendi kendine konuşarak sokakta yürümeye başlar. O sırada mahalle esnafından Ceri Hasan Burhan’ı görür ve yanına çağırır. Burhan ile sohbet etmeye başlarlar. Ceri Hasan sokakta öfkeyle dolaşan erkekler hakkında nutuk çeker. Çeşit çeşit dertlerden bahseder ve huzurun içgüveyliğinde olduğunu söyler. “Ah, ah böyle kekâ bir içgüveyliği olsa, yüksek zatımı böyle bir eve daldırma yapıverseler… Giysem atlas geceliği, samur kürkü, yaslansam köşe yastığına o zaman kahveye kim gelir artık? Ben hanıma anlatırım, o bana anlatır söyleşir dururuz, vakitler geçer gider.” (syf.25) İçgüveysi olan Burhan bunların hiçbirinin olmadığını üstüne üstlük kayınvalide ve babanın sürekli homurdanmalarının olduğunu söyler. Ceri Hasan ve Burhan tartışırken Zaik gelir ve o da damatlar hakkındaki tartışmaya katılır. Bu üç bekâr erkek mahallenin çöpçatanı Akile Dudu’ya gitmeye karar verir. Akile Dudu yardımcısı Durmuş ile evlenmek isteyenleri tanıştırarak yardımcı olur. “…Şimdi İstanbul’un en ünlü çöpçatanıyım. İstanbul Şehrinin Evlilik İşleri Müdürüyüm.” (syf.29) Diğer çöpçatanlardan farklı olarak kişileri özellikleri ve istekleri doğrultusunda not ettiği bir defter tutar. Yine bir sabah evlenmek isteyenleri deftere işlerken Ceri Hasan gelir. Akile Dudu ona birtakım sorularak sorarak nasıl bir erkek olduğunu çözmeye çalışır. Soruları bittikten sonra Ceri Hasan içgüveysi olmak istediğini belirtir. “ (iç çekip) Bendenize gelince, anlattık ya ben ‘sam vurgunu’yum; kimsem yok, içgüveyi olayım da ne olursa olsun, her şeye katlanırım.” (syf.34) Akile Dudu ona bir numara pusulası verir ve haber beklemesini söyleyerek gönderir. Ceri Hasan’dan hemen sonra Burhan Akile Dudu’nun evine gelir. Akile Dudu onu hemen tanır ve öğütler vermeye başlar. Hemen ilk kavgada sinirle pişman olacağı şeyler yapmaması gerektiğini söyler. “ Karıyla koca ipek, araya giren köpek… Gün geçer… Kin geçer…” (syf.36) Fakat Burhan bunların hiçbirini dinlemez. Akile Dudu münasip birini bulacağını söyleyerek onu da gönderir. Burhan gittikten sonra da Ceri Hasan’ın terk ettiği karısı Naime gelir. Hovarda olmayan kendine denk yeni bir koca ister. Akile Dudu’nun aklına Burhan gelir. Naime ile Burhan’ı yakıştırır. Naime’yi gönderir. O gittikten sonra Naile ve annesi Beytiye Hanım içeri girer. Akile Dudu Burhan’ın evlenmek için geldiğini anlatır. Beytiye Hanım da sinirlenerek kızını tez evlendirmek ister. Akile Dudu Naile’ye de Ceri Hasan’ı yakıştırır. Böylece hiç kimse bilmeden birbirinin kocası ve karısıyla eşleşmiş olurlar. Biraz sonra Akile Dudu’nun halakızı Zevkiye’nin kocası Zaik de gelir. Akile Dudu Zevkiye için üzülür ve Zaik’e bir oyun oynamak ister. Zaik’den sonra gelen Zevkiye’ye de haber vermez ve birbirlerinden habersiz birbirlerine onları eşler.  

      Ceri Hasan Naile ile evlenmiş fakat Naile onu istememiştir. Ceri beklediği huzura kavuşamamanın üzüntüsüyle sokakta dolaşırken Burhan’ı görür ve sohbet etmeye başlarlar. Burhan’a başından geçen olayları anlatmaya başlayınca Burhan eski karısı olduğunu anlayarak sinirlenir fakat belli etmemeye çalışır. Naile istemeyince Beytiye Hanım ve Bahtiyar Bey’in kendisini kovduğunu anlatınca Burhan rahatlar ve çok sevinir. “ (Kendi kendine) Yarabbi şükür, bugüne kadar bu kadar kısa bir zaman içinde üzüntüyü ve sevinci bir arada yaşamadım.” (syf.53) Ceri Hasan bu sefer Burhan’a sen ne yaptın diye sorunca Burhan kendi başından geçenleri anlatır. Hasan da anlatılanın kendi eski karısı olduğunu fark eder çok sinirlenir fakat o da belli etmez. Sohbet sonlanır sonlanmaz birbirlerinden habersiz Akile Dudu’nun yanına giderler. O sırada Akile’nin evinde Naime ve Naile vardır. İkisi de mutlu olmadıklarını ve eski kocalarını istediklerini söylerler. Burhan ve Ceri Hasan da oraya varınca karşılaşmış olurlar. Anlaşarak herkes eski eşine döner. “ İşte insanoğlu böyledir, devlet elindeyken değerini bilmez, teper, sonra da pişman olur.” (syf.60)  Zevkiye olanları görünce Akile Dudu’ya Zaik’le barışmak istediğini söyler. Bunun sonucunda Akile yaptığı oyunu Zevkiye’ye anlatır. “ Aman ne güzel olacak. Şu benim kudurmuş herif cezasını görecek; üç çocuğu dururken kız almaya kalkanın sonu ne oluyor anlasın. Herkes gülecek ona.” (syf.62) Zaik gelince de oyuna başlarlar. Zaik içerde bekleyenin yeni birisi olduğunu düşünür. Zevkiye duvağı kaldırınca onun eski karısı olduğunu görür. “ (Duvağını açar, dikkatle bakar) Aaa bizim karı yahu! Kız Zevkiye (Kalkar, dolaşır) Aman cankurtaran yok mu, yetişin imdadıma, olanlar oldu bana!” (syf68) Zaik çok utanır ve rezil olur. Olanı biteni unutup tekrar beraber olmayı Zevkiye’ye teklif eder. Akile Dudu ise olanlardan memnun olarak öğüt verir ve metin son bulur.