Forsa Ömer Seyfettin’in hikayesi (1919). Hikâye ilk kez 6 Mart 1919’da Büyük Mecmua’da yayımlanmıştır. “Bir Türk gemicisinin esareti anlatılmaktadır. Eser, “Akdeniz’in esatir yuvası” olarak yazılan bir kasabasında yaşayan ihtiyar adamın denizin durgunluğuna bakmasıyla başlar. İhtiyar adam uzun zamandır Türklerin gemilerle kendisini kurtarmasını beklemekte, her gece rüyasında yelkenlerin geldiğini görmektedir. Bu ihtiyar adam meşhur Türk gemicilerinden, namı dillere destan, yirmi yaşındayken Tarık Boğazı’nı geçmiş, padişahın bile huzuruna çıkıp maceralarını anlatmış, Hızır aleyhisselamın gittiği diyarları dolaşmış hatta eşini altı ay gece altı ay gündüz yaşanan bu diyardan kaçırmıştır. Bir gün ihtiyar adam limana baktığında donanmanın geldiğini gördü. Gelenlerin Türk gemileri olduğunu anlayınca kalbi hızla atmaya başlar. İlk başta inanamasa da askerlerin kalenin etrafına geldiğini görünce koşarak yanlarına gider. Ağlayarak askerlere adının Kara Memiş olduğunu söyleyerek kendini tanıtır. Askerler ihtiyar adamın kimliğini duyunca gemide bulunan beye haber vermeye giderler. İhtiyar adamın ayağına çark,sırtına kaftan atarak gemiye götürürler. Adam beyle karşılaşınca çeşitli sorular sorar ve sağ kolundaki eşini kaçırırken oluşan yarayı gösterir. Bey kendisinin ihtiyarın oğlu Turgut olduğunu söyleyerek elini öper, ihtiyar sevincinden bayılır. Kendine geldiğinde ise oğlu cenge gideceğini gemide kalmasını söylese de ihtiyar adam cenge katılmakta ısrar eder ve Türk bayrağının bulunduğu her yer kendisi için vatan sayıldığını söyler. Eserin günümüzde farklı yayınevleri tarafından yapılmış birçok baskısı bulunmaktadır.