İncitmebeni: Kanser.
Göçmüş Kediler Bahçesi‘nin dokuzuncu masalının adı.
Tecim: Ticaret.
“Çalma çırpma, ya da tecime girişme şöyle dursun…” (130)
Deyiş: Üslup.
“Yazısı işlek, deyişi akıcı olduğu için.” (131)
Yerinmek: Pişman olmak.
“… saatlerce yerinmiş, üzülmüştü.” (132)
Andaç: Yadigâr.
“… yıllarca, andaç diye sakladığı…” (133)
Yılgı: Korku.
“… verdikleri zararı artırdıklarını yılgıyla görüyor, izliyordu insanlar.” (134)
Yazman: Kâtip.
“Öğrencilerinin -yazmanlık öğrenen koca delikanlılardı bunlar-” (135)
Kıpraşmak: Hareket etmek.
“… tedirginlik içinde kıpraştıklarını neden sonra farketti.” (135)
Gönenç: Bolluk.
“Kendi ülkesinde parasızık da bilinirdi, gönence erdikten sonra düşüp…” (136)
Erinç: Huzur.
“… içinde büyük bir erinç duyarak inmişti aşağı…” (138)
Kayşa: Toprak kayması.
“…. ağaçların yerinde durduğunu söylediğine göre bir kayşa da söz konusu olamaz.” (140)
Kumla: Kumsal.
“… kıyı boyunun geniş kumlasında toplanılır…” (141)
Susku: Sessizlik.
“Susku uzun sürdü.” (143)
Yuğurmak: Katı bir şeyi sıvı ile karıştırarak hamur haline getirmek.
“… ne ekmek yuğruldu, ne de yanaşacak gemileri bekleyen var.”
Kanıkmak: Anlamak.
“Korktuklarının başlarına gelmeyeceğine yavaş yavaş kanıkmağa başladıkları…” (147)
Gezmen: Gezgin.
“… adaya gezmen olarak gelmiş…” (147)
Bitim: Son.
“… yoldan yıkıma gitmesi kendi için de bir bitim olacaktı.” (147)
Hiçolum: Son.
“… yoldan yıkıma gitmesi kendi için de bir bitim olacaktı. Bir hiçolum.” (147)
Doygu: Besin.
“…büyüyen canavarlaşan hayvanlar, doygusu azalan…” (147)
Utku: Zafer.
“… adanın büyümesine karşı kazanılan utkunun haberini…” (149)