İpek Şahin
Devridaim ve Geç Kalanlar Kümesi kitaplarıyla tanıdığımız Ezgi Tanergeç, üçüncü romanı Tuzlu Yüz’ü okurla buluşturdu. Yazar bu kez tüm hayatını tuzdan kazanan bir köy üzerinden ekolojik ve sosyolojik boyutları olan katmanlı bir hikâye sunuyor.
Tuzlukarnı, Anadolu’nun bilinmeyen bir yerinde, sakinlerinin kurumaya yüz tutmuş gölden çıkardıkları tuzla geçindiği bir köy. Burada yaşayanların tüm dünyaları yaşamın iki ana maddesinden birine; tuza bağlı. Nesiller boyunca tuzu hasat edip geçimlerini öyle sağlamışlar. Ne var ki kapitalist sistemin çarkları burada da işliyor ve kendi tuzlarını kendileri işleyip elleriyle teslim ettikleri şirkete borçlanıyorlar. Tuzdan ördükleri dünyaları yavaş yavaş başlarına yıkılıyor.
Tuz aslında bereketli. Romanın merkezindeki “tuzlu yüz” Haydar’ın dediği gibi; “Doğada her şeye elverişli böyle başka malzeme var mı? Ye, iç, yaraya bas, sat, üstüne otur, sakla… Sırları içine göm…” Ama sırlar gömülü kalmıyor tuzda. Tuzun “bozulmasıyla” birlikte köyün nesiller boyu süregelen düzeni, insanların birbirine duyduğu güven ve hatta aile içi dengeler de çatırdamaya başlıyor.

Umut Işığını Bir Kadın Yakıyor
Ezgi Tanergeç, üçüncü romanı Tuzlu Yüz’de işte bu kurmaca köyde yaşananları aktarıyor okuruna.
Eşi Meryem ve oğlu Talha’yla huzurlu bir yaşam süren Haydar’ın hayatı, husumetlisi Salih ve amcası Muhittin’in köye dönüşüyle bir anda alt üst oluyor. Haydar için nostaljik bir figür olan Muhittin, geçmişin kanlı hesaplarıyla bir cinayet planı yapıyor ve tetiği çekme görevini ona veriyor.
Köylünün tüm umutlarını bağladığı şirketin, köyün tamamına “çökmek” istemesi ve muhtarın çevirdiği entrikalar da her şeyin üstüne tuz biber ekiyor. Tam bu noktada umutları yeniden yeşertecek ışığı hiç umulmayacak biri, bir kadın, Haydar’ın karısı Meryem yakıyor. Muhtarlığa adaylığını koyan Meryem, köyün geleceğini kurtarmak adına da parlak bir fikir atıyor ortaya. Köyün kaderine yön veren erkeklerin arasında Meryem, hem politik hem ekonomik bir müdahaleyle dengeleri sarsıyor.

İnsana, Topluma ve Doğaya Dair
Ezgi Tanergeç, ilk romanı Devridaim ile 2022’de Turgut Özakman İlk Roman Ödülü’ne ve 2024 Orhan Kemal Roman Armağanı’na layık görülmüş, 2024 Eylül’ünde İthaki Yayınları tarafından basılan Geç Kalanlar Kümesi adlı ikinci romanıyla da Duygu Asena Roman Ödülü kısa listesinde yer almıştı.
Tanergeç, yine İthaki Yayınları’ndan çıkan üçüncü kitabı Tuzlu Yüz’de ise merceğini tuz gölü kıyısına kurduğu küçük bir köye çeviriyor; toplumsal yozlaşma, bireysel hırslar, doğa felaketi, emek sömürüsü, adalet arayışı, kadın gücü, inançlar ve vicdan gibi temalarla çok katmanlı bir anlatı sunuyor okuruna.
Tanergeç’in kurguladığı dünya arka planıyla da büyüleyici bir atmosfere sahip; sıcak güneşin altında parlayan kristal tuzlar, gölün bir ucuna pamuk şeker gibi pespembe bir renk veren tuzun biricik canlısı artemialar, etrafta kanat çırpan flamingolar…
Bireysel çatışmalarla kolektif meseleleri ustaca işleyen yazar, bu eseriyle çağdaş edebiyatın güncel damarına güçlü bir katkı sağlıyor. Tuzlu Yüz yalnızca bir köyün hikâyesi değil; insana, topluma ve doğaya dair düşündürücü bir uyarı metni.

