.

Sizin Yaşamınızda Kaç Renk Var?

Dilek Büyük

Hepimizin hayatında ne çok sıradanlık var, değil mi? Zaman zaman hayatın gerçek ritminden kopup, rutinlerle yaşar hâle gelmiyor muyuz çoğu kez? Tıpkı Mavi Kurtlar Kenti’nde yaşayan mavi kurtlar gibi…

Mavi Kurtlar Kenti, ödüllü yazar-çizer Marco Viale’nin kitabı. Marco Viale hayli muzip yazarlardan biri. Yazısıyla çizgisini kitaplarında mizahla karıp, okuyucusunu gülümsetenlerden.  Ama Mavi Kurtlar Kenti’ni betimlerken biraz tekdüze başlıyor hikâyeye. Bardakları, masa örtüleri, kalemleri, hatta çişleri bile mavi olan sakinleri varmış bu kentin. Mavi Kurtlar’ın tek rutini dünyalarının maviden ibaret olması değilmiş. Her gün aynı saatte kalkar, aynı kahvaltıyı yapar, güne aynı şekilde hazırlanırlarmış. İşe gitmek için aynı yolu kullanmakla kalmaz, hava koşulu ne olursa olsun hızları da aynı olurmuş. İşte bu masmavi yeknesaklığı bir “kırmızı” bozmuş. Nereden geldiği bilinmeyen bisikletli bir kırmızı kurt gelmiş şehre günün birinde. Üstüne üstlük bir de ıslık çalmaya başlamış. Yani Kırmızı Kurt’un görüldüğü sabah, o güne kadarki sabahlara hiiiç benzemiyormuş. Mavi Kurtlar öylesine şaşkınmış ki, şehir aniden duruvermiş. Önce tüm Mavi Kurtlar çok şaşırmış. Kentin ileri gelenleri, yöneticileri ne yapacaklarını düşünmüşler kafa kafaya verip. Ama bu öylesine sıra dışı bir durummuş ki, kimsenin aklına böylesi bir olasılık gelmediğinden bu konuda ne bir yasa ne de bir yönetmelik varmış.

Şimdiye dek hiç gülmeyen Mavi Kurtlar, Kırmızı Kurt’un mutlu ve keyifli olduğunu fark etmişler. Oysa kendilerinden topu topu iki farkı varmış; biri rengi, diğeri ıslık çalması. Hiç gülmeyen Mavi Kurtlar elbette ıslık çalmayı da, hayal kurmayı da, taş sektirmeyi de bilmezlermiş. Çünkü onların çocukluğundan beri hiç boş zamanı olmazmış. Bunları yapmak için boş zaman gerekirmiş. Mavi Kurtlar yavaş yavaş ıslık çalmayı merak eder olmuş, birer ikişer derken Kırmızı Kurt onlara ıslık dersi vermeye başlamış. Islık çalmayla başlayan değişim yavaş yavaş tüm hayatlarına yayılmaya başlamış, rutinleri bozulmuş. Artık dünyalarında başka seslere, renklere, eğlencelere de yer açmaya başlamışlar. Elbette gülümsemeye de başlamışlar.

Ve bir gün Kırmızı Kurt geldiği gibi gidivermiş “Mavi Kurtlar Kenti”nden. Ardında ıslık çalan ve gülümseyen Mavi Kurtlar bırakarak… Bir süre sonra, günlerden bir gün, kentte bu kez scooter’a binmiş sarı bir kurt görülmüş. Üstelik scooter’ından inip, perende atıp gülümsemiş.

Marco Viale, sade ama derdini net anlatan çizimler yapmış. Kapakta asık suratlı ve son derece ciddi bir tavırla işe giden iki Mavi Kurt karşılıyor bizi. İç kapaktaki kurt ve kitabın adının sarı ile yazılması bize değişimin işaretini veriyor. Metinde de görselliği akıllıca kullanmış. Bazı satırları dalgalı yazmış ya da düzenden bahsederken “düzensizlik” sözcüğünü bambaşka karakterleri karışık halde kullanarak şeklen de okurun zihninde düzensizliğin imajını oluşturmuş. Mavi Kurtlar Kenti’nin sakinlerini anlatırken, mavi sözcüğünü sürekli tekrarlamaktan çekinmemiş. Okuru siyah renkle yazılmış metinde tam her cümlede mavi görmeye alıştırmışken, mavi renkle “Kent aniden durdu.” cümlesini konduruvermiş. Bunu öyle bir yerde yapmış ki, okur zihninde mavi sözcüğünü ne ekleyiveriyor cümleye. Ya da metin siyah renkle akmaya devam ederken “kırmızı bisiklete binmiş bir kurt” ifadesini kırmızı ile yazmış. Adeta okurun imaj dünyasında yazı ile resim çiziyor Marco Viale.

Yazılardaki bu tür “şekilli” kullanımlar, aynı sözcük ya da cümlede yazı farklı karakterleri ya da farklı büyüklükte puntoların kullanımı özellikle küçük okurların konsantrasyonunun daha fazla korumasında etkili.  Viale gibi ustaca çalışıldığında çok da eğlenceli.

Ancak metin sadece küçük okura değil, yetişkin okura da gülümsüyor. Çocukların da, yetişkinlerin de rutinin sıkıcılığından zaman zaman kurtulmalarını, küçük keyiflere zaman ayırmayı hatırlatıyor. Aynı zamanda çağımızın tektipleştiren yönetim anlayışına da eleştiri getiriyor. Çocuklar için okul ortamını, yetişkinler için üretim ortamlarını düşündüğümüzde aslında her birimizin bir Mavi Kurt’a dönüştüğümüzü düşünmek hayli mümkün.

Viale’nin Mavi Kurt’a dönüşmemiz için yaptığı sevimli uyarısı, ünlü şair Pablo Neruda’nın dizelerini de anımsatıyor:

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar.

Mavi Kurtlar Kenti’nde yaşasak da kulağımız ve gözümüz kırmızı ve sarı kurtlarda olsun…

Mavi Kurtlar Kenti

Yazan ve resimleyen: Marco Viale

Çeviren: Nilüfer Uğur Dalay

Çınar Yayınları