.

Kendini Aramaya Dair Bir Küçük Öykü: “Çocuk”

cocuk-colas-gutman-ıletısım-yayınları

Dilek Büyük

Çocuk; kısa metni ve pek sade çizimleri ile çocuklar için felsefe derslerinin de sevilen kitapları arasına giren, gülümsetirken düşündüren bir metin. Aynı zamanda yazarı Colas Gutman’a 2012 yılında Sorcieres Ödülü kazandıran bir kitap.

Colas Gutman’ın diğer kitaplarındaki espri anlayışını Çocuk kitabında da görüyoruz. Yazarın önemli özelliklerinden biri, metinlerinde çocuk ve yetişkinin bakış açısındaki farkı okurun gözüne parmak sokmadan, metnin derinlerine ince ince işleyerek sunması. Bu kitabında da “işe yarama” fikri üzerinden varoluşu sorgulatmış okuruna.

Kahramanımız Leonard küçük bir çocuktur. Şehirdeki yaşamlarına, anne ve babasının hafta sonları doğada zaman geçirmek için gittikleri kırsalda ara vermektedirler. Leonard, anne ve babasının doğa aşkını anlamakta güçlük çeker. Şömine başında çay içmek, hayranlıkla doğayı seyretmek, yağmura yakalanmak sıkıcı; patikalar boyunca yürüyüş yapmak yorucu, hafta sonunu doğada geçirmek anlamsızdır ona göre. Böyle zamanlarda banklarda zıplamayı, şehrin kaldırımlarında yürümeyi, sinemaya gitmeyi özler. Ve sonunda böyle bir hafta sonunun ortasında beklenmedik bir şey yaşar. Bir patikada yürürken yolunu kaybeder, bir koyunla burun buruna gelir. Koyun ona “ne olduğunu”, “ne işe yaradığını” sorar. Leonard düşünür, aklına pek çok eşya gelir. Hepsi bir işe yararken kendisinin ne işe yaradığını bulamaz ve “Sanırım bir işe yaramıyorum,” der. Ardından bir tavuk, daha sonra da bir inek katılır aralarına ve aynı konu etrafında sohbet devam eder. Sevmediği doğada olmanın yanı sıra ne işe yaradığını bulamamak Leonard’ı gitgide sinirlendirir. Okulda öğrendiği coğrafya, matematik gibi bilgileri sayıp dökmeye başlar ama bunlar da tatmin etmez hayvanları. Sonunda onu kurda götürürler. Şehirli bir çocuk olarak köpekten korkan Leonard’ın kurttan korkmayı aklına bile getirmemesi hayvanları şaşırtır. Hayvanlar kurdun çocuğu yemesi için tezahürata başlarlar ama Leonard o kadar şehirlidir ki kurt, “Bu çocuk kirliliğe maruz kalmış. Egzoz gazı ve hormonlu tavuk kızartması kokuyor! Şehirli bir çocukla kendimi zehirlemeye hiç niyetim yok,” diyerek yemeyi reddeder. Leonard artık bu noktada üzülerek bir işe yaramadığını, kurdun bile onu istemediğini düşünür. Sonunda anne ve babasını bir ağacın altında dinlenirken bulur ve babasına bir çocuğun ne işe yaradığını sorar. Babası gülerek, “Hiçbir işe yaramaz, bir çocuğun tam da hiçbir işe yaramaması gerekir zaten!” diye yanıtlanır onu. Ve Leonard bu cevapla huzur bulup gülümseyerek, sessizliği dinlemek üzere şömine başına geçer.

Gerçeğe köklenmiş ama masalsı öğelerle zenginleştirilmiş bu öyküde Gutman, küçük okurları varoluş fikriyle tanıştırıyor ve bunu sorgulamalarını sağlıyor. Aynı soru bu metinde yetişkin okuru da düşündürebilir. Acaba hayatımızdaki her şey bir işe yaramak zorunda mıdır? Yoksa bazı şeyler işe yaramaktan öte bize iyi geldiği için de hayatımızda var olmalı mıdır? Yaşamın hızlı temposu içinde gözden kaçırılabilecek bu önemli detayı zarafetle hatırlatıyor Gutman.

Yazar esprilerini, Leonard karakterinin bakış açısı ve tavrıyla okura sunduğu için öykü baştan sona hayli eğlenceli bir dille akıyor. Kullandığı dilin farklı yanlarından biri de karakterin duygusunu veya içinde bulunduğu durumu anlatırken yaptığı benzetmeler. Bu benzetmeler çoğunlukla kahramanın daha önceki yaşam deneyimlerinden oluşuyor. Yani benzetmeleri kullanırken bir yandan da kahramanın geçmişinden küçük parçalar aktarıyor yazar. Mesela bir patikada kaybolduğunda tıpkı büyük alışveriş merkezlerinde kayboluşu gibi olduğunu söylüyor Leonard. Ya da hayvanlara ne işe yaradığına dair tatmin edici bir yanıt veremediğinde, “Bu beni içinden çıkılmaz bir duruma soktu. Sanki doğum günümdeymişiz de, hediye paketlerinin içinde neler olduğunu tahmin etmeye çalışıyormuşum gibiydi,” diyor. Benzer başka örnekler de var; “Korkmaya başlamıştım, tıpkı acayip şeyler gördüğümü sandığım zamanlardaki gibi,”, “Sonra başımı çarptığım, dilimi ısırdığım ve parmağımı burktuğum günkü kadar yüksek sesle ağlamaya başladım”. Bu teknik, karakterin geçmişini uzun uzadıya ve tekdüze anlatmak yerine metnin akışını hareketlendirip, eğlenceli hale getirmiş.

Yazan: Colas Gutman, Resimleyen: Delphine Perret,
Çeviren: Tuvana Gülcan

Gutman, Kırmızı Başlıklı Kız masalından bir diyaloğu da farklı şekilde kullanmış. Karşılaştıklarında kurt çocuğu yeme niyetiyle etrafında döner, o sorar, çocuk yanıtlar:

“Oo, ellerin ne küçükmüş!”

“Eğer yaklaşırsan gözüne daha kolayca sokabileyim diye,”

“Oo, ne de küçük kulakların varmış!”

“Bir fille karıştırılmayayım diye!”

“Oo ağzın da ne küçükmüş öyle!

“Daha iyi bağırabileyim diye!”

Leonard’ın, kurdun sorularına masaldakinden değişik cevaplar vermesi, kahramanın “şehirli” ve “farklı” yanını eğlenceli biçimde ortaya koyuyor. Gutman klasik bir masalın bilindik bir bölümünü kendi metninde farklılaştırarak kullanmakla hem kullandığı masalsı öğeleri bu zemine iyice yerleştirmiş hem de okura bildiği bir türü ve eseri hatırlatmış.

Delphine Perret’in sadece mavi ve siyah çizgilerle yarattığı olabildiğince basit çizimleri, metnin sadeliği ile zarif bir uyum yakalamış. Öykünün az sözcükle çok şey anlatması gibi görseller de az renk ve az çizgi ile çok şey anlatmış.

Öykünün okuruna varoluşçu bir soru sormasının yanında şehir ve doğa yaşamı arasındaki farkı, jenerasyonlar arasında doğaya yaklaşımın farkı, doğadan kopuş gibi temalar da görüyoruz. Üstelik bu kendini bulma sorgulamasının doğa ananın kucağında olması da elbette bilinçli bir seçim. Tıpkı ne işe yaradığını sorgulayarak kendini bulmaya çalışan Leonard’ın bunu doğada kaybolarak deneyimlemesi gibi. Gutman, başta da söylediğim gibi anlatacaklarını okura bağırmadan anlatmayı başaran yazarlardan biri. Metinlerinde altı çizili mesajlar görmüyoruz. Fakat işlediği temalarla ilgili okurunu uzun süre düşündürtebilen bir yazar. Başarılı bir yazar olmanın sihri tam da burada saklı galiba.

Mademki bu metnin odağı varoluştu, o halde Rudyard Kipling’in Adam Olmak şiirinin son bölümüyle koyalım noktayı:

“herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen

unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken

dost da düşman da incitemezse seni

ne küçümser ne de büyültürsen çevreni

her saatin her dakkasına

emeğini katarsan hakçasına

her şeyiyle dünya önüne serilir

üstelik oğlum adam oldun demektir.”

Kendimizi aramaktan hiç vazgeçmemek dileğiyle…