Simlâ Sunay
Sessizliğin sesle ilişkisi üzerine bir çocuk kitabı Mavi 55. “Engelli” sessizin, konforlu sese “meydan okuma”sı… Çocuk kitaplarında, çocuklara öğüt vermek için insan biçimli hayvanların dile geldiği sıkça görünürken, çocuk romanı Mavi 55’te sağır bir kız çocuğu iletişim sıkıntılarını yetişkinlere anlatmak için “sıradışı” bir balinayı örnek gösteriyor. Açıkça “bakın ben de onun gibiyim” demese de, kendi yaşam öyküsünde kendisini balinanın “temsil”inde konumlandırıyor. Adını, sahile vurduğunda kurtarılamayan başka bir balinadan alan, on iki yaşındaki İris, bu yazgının devamı gibi, Mavi 55 adlı, çıkardığı aykırı ses nedeniyle türdeşleriyle sosyal ilişki kuramayan balinanın olağandışı yaşam öyküsüne “eklemleniyor” ya da işaret dilinden ayrı bir dil olarak balinanın hikâyesini kendi hayatına katmayı başarıyor. Mavi 55’i anlamak için İris’i anlamamız gerekiyor. Ontolojik yaklaşımla, çocuk edebiyatı kuramlarında geçen “çocuk ve hayvan analojisi” (benzerlik) tartışmalarına sakatlıklar/aykırılıklar/ötekiler üzerinden yeni bir tartışma da ekleniyor böylece.
Tess Cosslett, Child’s Place in Nature: Talking Animals in Victorian Children’s Fiction (2002) adlı makalesinde hayvan ve çocuk benzerliği üzerine,Hypolite Taine’in The Acquisition of Language by Children (1876) ve Darwin’in Biographical Sketch of an Infant (1877) metinlerini yorumlar. Taine ve Darwin’e göre çocuk ve hayvan arasında bir benzerlik vardır. Juliet Kellogg Markowsky ise meşhur Why Anthropomorphism In Children’s Literature? (1975) başlıklı makalesinde çocuk edebiyatında neden insanbiçimciliğinin tercih edildiğine dair dört öneri madde sunar ve ilki, çocukların hayvanlarla özdeşlik kurabilmeleridir. Markowsky’nin çocukların neden hayvanlarla özdeşlik kurabildiğine dair gerekçeleri hayli yetersizdir. Oysa yukarıda bahsi geçen makalesinde bu analojiyi birçok yönüyle ele alan Cosslett için; çocuk edebiyatına şekil verdiği oranda bu analojiler tartışmalıdır. İnsan biçimli hayvan karakterlerin egemenliğinde çocuk edebiyatı doğayı gerçeklikten çok uzak anlatmakta, onu imgeler, temsiller ve simgeler dünyasında sıkıştırmaktadır. Son dönem çocuk edebiyatındaysa bunun büyük oranda kırıldığını gözlemliyoruz. Sözgelimi, bir önceki yazı konumuz Son Ayı adlı çocuk romanı üzerinden insanbiçimci ve insan merkezli olmayan bir yaklaşımla çocuk ve hayvan ilişkisini tartışmıştık.[i] Son Ayı ve Mavi 55 çocuk romanları işte o pek yerine oturtulmayan gerekçeleri bize sunar. Bir çocuğun hayvanlarla kurduğu özel bağlar salt ontolojik ögeler içermez. Çocuk ve hayvanı bağlayacak şey hikâyedir.
Temsiliyet mi Eklemlenme mi
Mavi 55 romanında İris’in balina ile kendini “benzetme” meselesi sosyal olgularla açıklanabilir. İris’in sağırlığı ile balinanın -sağır olmasa da- sesle iletişim kuramıyor olması arasındaki benzerlik aralarında çocuk edebiyatında sık rastlamadığımız tersine bir “temsiliyet” ilişkisini örnekler. Özdeşlik gerekçelere tutunmuştur artık ve temsil edilen bir hayvandır, insan değil. “Temsiliyet”i tırnak içinde kullanıyor olmamın nedeni, her temsiliyetin sorunlu olmasından kaynaklanıyor. Temsiliyetler neleri siliyor, örtüyor? Nasıl hiyerarşiler kuruyor? Donna Haraway (2010)[ii] için “temsiliyet” -doğrudan kurgu için söylemese de- ötekinin vantriloğu olma halidir. Haraway’in temsiliyet yerine önerisi “eklemlenme”dir. Romana adını veren Mavi 55 ve İris roman boyunca birbirini temsil eder, birbirlerine benzer görünseler de en sonunda eklemlenirler. Luce Irigaray (2004) ise Hayvan Şefkati denemesinde şöyle der: “Görünen nesnel işaretler onlar için olan anlamın, onlar arasındaki anlamın anahtarını bana sunmaz. İnsan imgelemi onlara yansıtmadığım sürece gerçekten olmaz. Onları bir çalışmanın basit nesneleri haline getirmek, paylaşmadıkları bir evrenin ortakları yapmaktan daha uygun değildir.” (Aktaran; Ryan, 2015)[iii]. Çocuk edebiyatındaki hayvan karakterler çoğunlukla “paylaşmadıkları bir evrenin ortakları”dırlar. Belli amaçların nesneleridirler. Mavi 55 ve İris ise iletişim aracı “ses”in titreşim halindeki “ortak evreni”ni kısa da olsa paylaşabileceklerdir. Hem de okyanusta. Mavi 55, İris’in vantriloğu olmayacaktır.
Bunun yanısıra, tüm olan bitenin aynı zamanda İris’in, insanca, sessiz dünyasına ya da “diğerleri”nin sesli dünyasına “meydan okuma”sı olmasını ikincil bir mesele olarak tartışmaya çalışacağım. Bu kısımda ise yazıya, romanda nesnelikten çıkan “radyo” eşlik edecek.
İletişim Teması
Romanda anlatım çoğunlukla birinci tekilden, İris’in ağzından anlatılsa da belli aralıklarla, üçüncü tekil üzerinden Mavi 55’in anlatıldığı az sayıda bölüm dikkat çekicidir. Yazar, insan karakterine birincil tekil anlatımı verirken hayvan karaktere tanrısal anlatımla yaklaşmayı tercih etmiştir. Bu bölümlerde anlatım sesi daha mesafelidir. Bu yaklaşım hayvanı konuşturmadığı için insanbiçimcilikten uzaktır ama yine de bir karakter olarak balinanın ne yaptığına dair bir dolu insanca tahmini doğal olarak içerir. Hikâye, Mavi 52 (52 Hertz Balinası) adıyla dünyaca bilinen bir balinanın gerçek yaşam öyküsünden ilhamla yazılmış olsa da kurgusal pek çok unsuru barındırır, tüm bunlar kitabın en sonundaki yazarın notu kısmında açıklanmıştır. Mavi 52 ve romandaki haliyle Mavi 55 diğer balinalardan farklı frekansta ses çıkardığı için sürülerle iletişim kuramaz ve yalnız dolaşmaktadır. “Öteki balinaları duyuyordu. Ama onlara söylediği şarkıların anlamı olmuyordu. Diğerleri, onun kendilerini anlamadığını düşündü.” (sayfa 22). Roman vesilesiyle; her türden balinaların senfonik şarkılarla kurdukları iletişim biçimine, kambur balinaların kabarcık ağıyla beslenmelerine, buzulların dağları nasıl deldiğine, fokların av olmamak için kopmakta olan buzulların gürültülü sesine nasıl saklandıklarına dair pek çok şaşırtıcı bilgi ediniriz.
Roman güçlü bir “iletişim” temasını içerir. Sağır insanların diğerleriyle, hayvanların diğer hayvanlarla ve en nihayetinde insanlarla hayvanların iletişimi… Hayvanların kendilerine has dili olduğuna, kendi aralarında iletişim kurduklarına dair bilgi, çocuk okuru hayvanlarla birlikte yaşamak üzerine düşünmeye teşvik edecektir. Ne ki, balinalar kendileri arasında konuşmaktadır ama biz insanlar onları anlayamıyoruz. Balina karakter balinaların hayatına dair bir evrendedir çünkü. İris ise insanların arasında kendi sessiz evrenindedir. Her ikisi de yalnız hissetmektedir. Peki, iletişim sorunu yaşayan bir balina yaşamını nasıl sürdürür? “[Balinalar] Onu atlayarak, görmezden gelerek, yokmuş gibi davranarak sadece birbirleriyle iletişim kurdular. Mavi 55 sanki yanlarından geçtikleri bir mercan resifi ya da suyosunu ormanıydı.” (sayfa 22). Ne kadar da İris’in yaşadıklarına benziyor. İris sağırlar okuluna değil de sıradan bir okula devam etmektedir. Hayatındaki temel sorun da buradadır. Okulda kendini dışlanmış hissetmektedir. Çevirmeni olmadan iletişim kurmakta zorlanmaktadır. Üstelik kendisine fazla özel ve fazla nazik davranılmasından da çok sıkılmaktadır. Tüm yaşamı boyunca sadece kendisi gibi sağır olan dedesi, anneannesi ve arkadaşı Wendell ile rahat iletişim kurabilmiştir. Annesi ve abisi işaret dilini tümüyle kullanmakta babasıysa bu konuda pek iyi değildir. İkinci sorun babayla iletişimdir. İris, babasıyla arasındaki mesafeyi aşmak için de balinalara ihtiyaç duyacaktır. Onu sağırlar okuluna göndermek istemeyense annesidir. Annesinin kaygısı İris’in sadece kendine benzerlerle çevrili, kapalı bir hayatının olmasıdır. Roman bu kısımlarla özel eğitim tartışmalarına dair yazarın mesleki deneyimini aktarması açısından önemlidir. Yazar Kelly işaret dili çevirmenliği yapan bir psikologdur. Çok yönlü yazarların kendi mesleki birikimlerini çocuk edebiyatına taşımaları, “meselesi” olan, toplumsal gerçekliklere değinen romanlar armağan eder Bu romanlar belli bir evreni ve ortaklarını aktarmayı vadeder.
Bozuk Radyolar ve Sakat Balinalar
“Eski radyoları tamir ettiğimi öğrenenlerin çoğu hayret ediyor, çünkü sesin hareket ettiğinin farkında değiller. Oysa ses, yeterince güçlüyse her şeyi yerinden oynatabilir. (sayfa 35). İris sağır olmasına rağmen seslerin radyoları titreştirmesinden ötürü başarılı bir tamirci olmuştur. Eski ve bozuk radyolar onun sığınağıdır. Radyoları dinleyemese de onları tamir etmek, toplumsal yaşamın ona sürekli hatırlattığı sözde eksikliğine “meydan okuma”sını sağlar. Sağır bir çocuğun işi gücü ses olabilirmiş demek… Mahalledeki antikacıya sürekli giderek eski ve özel marka radyoları, hurdaları, elektronik parçaları toplar ve odasına yığar. Boş vakitlerinde türlü malzeme takaslarıyla radyoları onarır ve üstelik harçlığını da çıkarır.
Bir gün derste Mavi 55 adlı balinanın yalnız yolculuğuna dair videoyu izlediğinde İris’in hayatı yön değiştirir. Mavi 55 üzerine araştırma yapar ve onu izleyen bilim insanlarıyla eposta üzerinden tanışır. Mavi 55, 55 hertz ses çıkardığı için diğer balinalarca anlaşılmaz ve bu nedenle ailesi, topluluğu olmadan okyanusta, pek anlam verilemeyen rotalar çizer. İris önce balinanın sağır olduğunu düşünür ama öyle değildir, yine de onunla kurduğu özdeşlik üzerinden ona yardım etme isteğiyle yanıp tutuşur. Okuldaki bir öğretmenin yardımıyla Mavi 55’in duyabileceği frekansta bir takım seslerden, notalardan ibaret bir şarkı yapar ve kaydeder. Mavi 55 bu şarkıyı duyabilirse yalnız olmadığını da anlayacaktır. Peki, İris’i Mavi 55’in peşinden okyanusta zor bir yolculuğa çıkaran bu tutkunun asıl kaynağı nedir? Balina bozuk bir radyo değildir. Mavi 55’i onarmak mı istemektedir? Bence hayır. İris insanların bir şekilde, teknik olarak iletişim problemlerini çözebildiklerinin farkındadır. Mavi 55’i bulup, ona şarkıyı dinletme planının getireceği tüm bir macera ailesinin İris’i daha iyi anlamasına vesile olacaktır. Herkes Mavi 55’in bazı bilgiler doğrultusunda nasıl yalnız kaldığının farkındadır ama görmedikleri İris’in yalnızlığıdır. “Kimsenin anlayamadığı bir şarkısı vardı, doğru, ama benim gibi, onun da tamir edilmeye ihtiyacı yoktu. Bu kuruntuları bir kenara attım. Bütün bunları onun için yapıyordum elbette.”(sayfa 244). Mavi 55’i düşündükçe kendini unutur İris, artık mühim olan balinanın okyanus derinliklerinde yalnız olmadığını bilmesidir.
“Ses yeterince güçlüyse her şeyi hareket ettirebilir. Duvarları titretip camları kırabilir. Bir balinaya güzergâhını değiştirtebilir. Birisini yuvasından çıkarıp, kimsecikleri tanımadığı uzak bir yere sürükleyebilir. Balina şarkısının titreşimleri hep benimle kalacaktı. Mavi 55 kendine bir yuva bulmuştu. Hatta bir arkadaş belki. Ben de bulacaktım.” (sayfa 275). Bu yuva bir sağırlar okulu mudur peki? İris radyo tamirciliği tecrübesiyle yaptığı şarkıya, Mavi 55’in hikâyesine dâhil olduktan sonra kendi sesini de ekler. Bu hamlesiyle artık balinayı insanlar nezdinde temsil etmekten çıkar. Eklemlenme an meselesidir.
.
Mavi 55, Lynne Kelly, Çeviren: Mine Kazmaoğlu, Günışığı Kitaplığı, 2022.
[i] https://sanatkritik.com/yazilar/yoldas-hayvandan-yoldas-ture-bir-kutup-ayisiyla-akrabalik/
[ii] Haraway, D.J. (2010). Başka yer. İstanbul: Metis Yayınları.
[iii] Ryan, D. (2015). Hayvan kuramı. İstanbul: İletişim Yayınları.