
Dilek Büyük
Bazen beklemediğimiz bir şey söyler karşımızdaki. O söz günlerce kulaklarımızdan silinmez, zihnimizde evirip çevirir bir türlü doğru yere oturmaz. Öpücük Ne Renktir kitabıyla tanıdığımız, ardından diğer kitaplarıyla dikkatimizi çekmeye devam eden, çeşitli ödüllerin sahibi Rocio Bonilla Tuhaf Kuş kitabının merkezine işte bu takılma halini yerleştirmiş ve kurguyu bunun etrafında ustalıkla örmüş.
Alvaro, kısa boylu olmasını saymazsak diğerlerinden pek farkı olmayan bir çocuktur. Hayal gücü gelişmiştir, okula gitmeyi sever, çeşitli ilgi alanları ve hobileri vardır. Çok arkadaşı olduğundan boyunun kısalığı onu rahatsız etmez. Kendi halinde, kendi dünyasını kurmuş bir çocuktur özetle.
Minik olmasına rağmen adı Herkül olan köpeği ile gezen, konuşkan komşusu Bayan Manolita ile karşılaşır ve Bayan Manolita Alvaro’nun suratının tuhaf bir kuşa benzediğini söyler. Alvaro işte bu söze takılır, Bayan Manolita’nın ne demek istediğini düşünür. Akşam yemeği boyunca kafasını bu soru meşgul eder, yatmadan önce aynada kendini inceleyerek kuşa benzer bir şeyler görmeye çalışır. Ertesi gün her gördüğü yerde kuşları izler, inceler, kuşlarla arasında küçük de olsa benzerlikler bulmaya çalışır. Kütüphaneye gider, kuşlarla ilgili bulduğu her kaynağı araştırır. Muhabbet kuşu besleyen Anselmo Amca’sını ziyaret eder ama yine de benzerlik bulamaz. Kuşlarla bu kadar hemhal olunca hayal gücü devreye girer ve kuş gibi uçup uçamayacağını merak eder. Kolları sıvayıp bir kuş kostümü yapar, garajın duvarına tırmanıp uçmayı dener ve elbette sert bir düşüşle uçamadığını anlar. Sadece canı yandığı için değil, hayal gücünün pik yaptığı noktada yaşadığı düş kırıklığı ve artık kuşlarla ilgili bir benzerlik bulma umudu da kalmadığından morali iyice bozulmuştur. Tam da bu ağlamaklı haldeyken Bayan Manolita’yı yeniden görünce “Kuş olmak istemiyoruuuuum!” diye bağırır. Hiçbir şey anlamayan Bayan Manolita evine çıkmasını söyleyerek onu asansöre bindirir ve sürekli havlayan köpeğini susturmaya çalışırken Alvaro’ya dönüp, “Aldırma ona! Sana zarar veremez! Horozun teki o!” der. Alvaro bir kez daha şaşırır. Köpek olduğu besbelli hayvana horoz dediği için Bayan Manolita’nın hayvan türleri ile kafasının karışık olduğunu düşünür.

Tuhaf Kuş, küçük okurlara “benzetme” kavramını öğretmek için keyifli bir metin. Bonilla bunu “öğretme” kaygısından uzak kalarak yapmayı başarmış. Okurunun önüne pek çok örnek yığarak onu sıkmak yerine iki örnek vermekle yetinmiş. İlki “tuhaf kuş”; bunun için kahramanın günlerce devam eden anlam arayışını bir film gibi akıtmış. Finalde ise okurun kitabı kapatırken bu kavramı pekiştirmesi için bir horoz benzetmesi yapmış. Ancak bu kez uzun uzun anlatıp tekrara düşmek yerine çıkarımı okura bırakmış.
Alvaro tuhaf kuş benzetmesini günlerce anlamaya çalışırken bunu kimseye sormuyor. Bonilla’nın bunu özellikle yaptığını düşünüyorum. Büyüme evresinde okuruna kendi başına çözüm yolları bulabileceğini gösteriyor. Fakat sorusuna cevap bulamadığı noktada bir yetişkine danışmanın, yardım istemenin yerinde olabileceğini de üstü örtülü olarak hatırlatıyor. Çocuk kitaplarında anlamı özellikle tanımlamayıp okura bırakan metinler çok kıymetli. Böylece okurun düşünmesini, o anlamı dışarıdan almak yerine kendi içindeki yerini fark etmesini sağlıyor.
Metnin bildiğimiz tüm çözüm yollarını deneyip yine sonuca ulaşamadığımız durumda ne yapacağımızı göstermemesi, bir parçasını hep okura bırakan yanını yetişkin okur için de anlamlı bir hatırlatma olarak görüyorum. Yardım istemenin zor geldiği, kendi bilgi sınırlarımız içinde debelenerek sonuca ulaşamadığımız, öylece kalakaldığımız halleri düşününce bu hatırlatma daha fazla önem kazanıyor. Küçük okurdan ziyade yine yetişkin okur için daha önemli olduğunu düşündüğüm bir başka şey de bize söylenenlere bazen fazlaca takılabilmemiz. Sadece gülümseyip geçebileceğimiz bazı söylemler belki de günlerce zihnimizi boş yere işgal ediyordur. Bonilla kısa hikâyesinde bunu da düşündürüyor.
Rocio Bonilla pedagog olarak okullarda çalışmış biri. Metnin içinde davranışlara dair bu kadar sağlam hatırlatıcılar olması belki de meslekten gelen deneyimlerle ortaya çıkmış. Kitabın çizimlerinde suluboya kullanmış. Suluboya çoğu kez hüzün, durağanlık, yavaşlık hissettirmesine rağmen Bonilla’nın görselleri hayli neşeli. Karakterlerin bakışlarında, mimiklerinde Bonilla’ya ait bir kalem hınzırlığı var ve daha görsellere bakarken okuru gülümsetiyor.
Tuhaf Kuş, her yaştan okura hitap eden bir Bonilla kitabı. Bir sorunun, bir cümlenin peşine takılmanın hikâyesi ve Can Yücel’in şu mısralarını anımsatıyor:
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat,
Okuyarak, dinleyerek değil…
Elbette okuyarak, dinleyerek de öğrenilen yanları var hayatın. Ama kahramanımız Alvaro yaşayarak öğrenmeyi seçenlerden…
Yazan ve Resimleyen: Rocio Bonilla
Çeviren: Halil Türkden
Günışığı Kitaplığı