.

Zeynep Ögel: “Görmeyi, izlemeyi okumayla buluşturmaya çalışıyoruz.”

Abdullah Ezik

abdullah.ezik@sanatkritik.com

Pera Müzesi gerek bünyesinde ağırladığı geçici sergiler gerek koleksiyon sergileri gerekse yayıncılık çalışmalarıyla Türkiye’nin önde gelen sanat kurumlarından biri. Biz de Pera Müzesi Sergiler ve Yayınlar Koordinatörü Zeynep Ögel ile müze, Pera Müzesi Yayınları ve sanat dünyası üzerine konuştuk.

Müze ve galerilerin sanat dünyasına katkıları birçok açıdan önemli. Pera Müzesi de gerek sanatseverlerle buluşturduğu sergiler gerekse yayıncılık çalışmalarıyla ön plana çıkan bir kurum. Peki Pera Müzesi’nin yayıncılık serüveni nasıl başladı? 

Pera Müzesi, 2005 yılında açıldığı günden bu yana etkinlikleriyle ve Vakıf koleksiyonlarıyla paralel olarak yayınlar yapmayı sürdürüyor. Sergi kitaplarıyla başlayan bu süreç zaman içinde dizilerle genişledi ve devam ediyor. Açılan her serginin kapsamlı bir biçimde kitabı yapıldığı gibi yan etkinliklerle ilgili yayınlar da yapıyoruz. Düzenlediğimiz sempozyumların kitapları, eğitim ve koleksiyonlar için hazırladığımız kitaplar gibi… Böylelikle süreli etkinliklerin bir anlamda kalıcılığını da sağlamaya, görmeyi, izlemeyi okumayla buluşturmaya çalışıyoruz. 

Sanat yayıncılığı birçok açıdan gerçekleştirmesi oldukça meşakkatli ve zor bir alan. Yayıncılık dünyasının içerisinde yer alan birisi olarak sanat yayıncılığıyla diğer yayınları birbirinden ayıran temel çizgi ve fark olarak nelerden bahsedebilirsiniz?

Hazırlık süreci açısından çok büyük farklar yok ama mutlaka bir farktan söz edeceksek bütçe, pazarlama veya hedef kitle farklarını söyleyebiliriz. Hepsinde değilse de görsel ağırlıklı sanat kitaplarının bütçeleri yüksek olabiliyor. Özel tasarım, özel malzeme kullanmak istediğimizde ciddi bütçelere ulaşabiliyor.

Sanat yayıncılığı denilince insanların aklına çoğunlukla katalog çalışmaları geliyor ancak tabii bu uğraşın başka boyutları da var. Sözgelimi Pera, farklı tür ve içeriklerde kitaplar da yayımlıyor. Sanatçıların kendi görüşlerini açıkladıkları çalışmalardan onlara farklı perspektiflerden bakmamızı sağlayan işlere kadar geniş bir alana yayılan birçok farklı eser söz konusu. Peki tüm bu eserler Pera bünyesinde nasıl şekillendi ve yayın politikanız içerisinde yer vereceğiniz çalışmalara nasıl karar veriyorsunuz?

Kataloglar sanat yayıncılığı içinde sadece bir bölüm artık günümüzde, tek bir serginin, sanatçının, etrafında bile pek çok farklı yayın yapılabiliyor. Serginin kitabı dışında, sanatçıyla ilgili, dönemiyle ilgili, hatta eğitim, politika, ekonomi ve diğer disiplinlerle ilişkisine bakan kitaplar da bu kapsamda yerini alıyor. 

Pera Müzesi’nde yayımladığımız kitapların ana eksenini sergiler, koleksiyonlar ve sanatçılar oluşturuyor. Sergi hazırlıklarıyla birlikte başlıyoruz kitap çalışmalarına, paralel yol alıyor. Küratörle, sanatçıyla, danışmanlarımızla birlikte karar veriyoruz. Öncelikle bu konuda, hangi yayınlar yapılmış, kimler çalışmış, yaklaşımlar nedir dünyada, onları araştırıyoruz, biz bütün bu çalışmaların içinde yeni ve farklı nasıl bir yayın hazırlayabiliriz bunlara bakıyoruz. Yola çıktığımız meseleyle ilgili geniş bir bakış açısı oluşturmaya çalışıyoruz. 

Zeynep Ögel

Tabii yayımlanacak kitaplara karar verdikten sonra bu işin bir de arka planında olup bitenler söz konusu. Peki hazırlanan tüm bu kitaplar nasıl bir süreçten geçiyor ve son şeklini alana kadar arka planda neler yaşanıyor?

Önce yazılarını yayınlamak istediğimiz isimlerle bağlantı kuruyoruz, bunlar zaman zaman sanat dünyası dışından farklı disiplinlerden de olabiliyor. Görsellerin hazırlıkları, sözleşmeler, çeviriler, editöryal çalışmalar, tasarım ve matbaa aşaması… Ciddi bütçelerle çalıştığımız uzun ve zahmetli bir süreç. 

Pera Müzesi Yayınları, oldukça işlevsel ve dikkat çeken kitap serilerine sahip. Bu açıdan Küçük Kitaplar Dizisi içerisinde Osman Hamdi Bey: Bir Osmanlı Aydını ve Yusuf Agâh Efendi: 18. Yüzyıl Londrası’nda İlk Türk Büyükelçi gibi oldukça özel 4 kitap okurla buluşuyor. Peki bu diziyi biçimlendiren temel düşünce ne oldu?

“Küçük Kitaplar” dizisi koleksiyonlar, sanatçılar ve diğer etkinliklerle ilgili küçük öyküleri, anlatıları temel alıyor genel olarak. Tüm dünyada yaygın ve sevilen bir format küçük kitaplar. Kolay alınır, kolay taşınır, çabuk okunur. 

Bizdeki dizi de çok ilgi gördü, devam etmek istiyoruz.

Yine müzenin bir uzantısı olarak Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yayınları da kendi içerisinde biyografik türde eserler barındırıyor, Fotoğraflarla Atatürk ve Ömrümden Uzun İdeallerim Var gibi. Peki bu dizi nasıl oluştu?

Aslında yayınlar da dâhil her etkinliğimiz Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın bir parçası… Ama Müze ve Enstitü yayın dizileri dışında olan bazı kitapları da Vakıf’tan yayımlıyoruz. 

Örneğin Fotoğraflarla Atatürk, Vakıf Fotoğraf Koleksiyonu’ndan hazırladığımız bir kitap, çok ilgi görüyor. Gene geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Suna Kıraç’ın Vakıf, Anı Dizi’sinden çıkan iki kitabı… Ömrümden Uzun İdeallerim Varve İdealler Gerçekleşirken. Şu sıra tekrar tekrar bastığımız kitaplar.

Son olarak İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün 2012-2018 yılları arasında düzenli olarak yayımladığı İstanbul Araştırmaları Yıllığı / Annual of Istanbul Studies dergisi yeni bir formatla çıktı. Peki bu yeni formatta daha önceki yıllıklara göre ne değişti?

Pera Müzesi’nin kardeş kurumu İstanbul Araştırmaları Enstitüsü de 2007’de açıldığı günden bu yana yayınlarına devam ediyor. İstanbul üzerine farklı dizilerden kitapların yanı sıra bir de İstanbul Araştırmaları Yıllığı / Annual of Istanbul Studies var. Geçtiğimiz yıldan itibaren de yenilenen yüzü ve içeriğiyle yayımlanıyor. Daha uluslararası bir dergi hâline geldi. Hakemli bir dergi oldu artık. Yeni bölümler eklendi, tasarımı tamamen değişti. 

Yayıncılık dünyası da şüphesiz gelişen teknolojiyle hızla başka bir yöne doğru evriliyor. Bu süreçte özellikle dijital yayıncılık en önemli meselelerden. Pera Müzesi de baskı olarak okurun beğenisine sunduğu çalışmaların yanı sıra dijital yayınlara özen gösteren bir kurum. Peki baskı kitap/katalog ile dijital yayınlar arasında ne tür farklar gözetiyorsunuz?

Dijital yayıncılığa henüz tam anlamıyla geçmiş sayılmayız ama yakın gelecekteki projelerimizden biri. Hazırlanıyoruz. Açıkçası pandemi süreci de bunu hızlandırdı, dijital mecralar oldukça önem kazandı bu dönemde. Pek çok kişi için basılmış kitabın yerini tutmasa da hem okur hem de yayıncı olarak içinde olmak gerekiyor. Tam anlamıyla uygulayabilmek için öncelikle sağlıklı işleyen bir altyapı gerekiyor. Dijital okumayı zevkli kılacak bir tasarım ve basılı kitaplarda olamayacak bazı özellikleri sunmak gerekiyor. Öncelikle bunlar üzerinde çalışıyoruz. 

Yine bir önceki soruya bağlı olarak, sanat yayıncılığının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bugünden baktığımızda ülkemizde sanat yayıncılığı çok parlak görünmese de ben geleceğe dair umutlu olmak istiyorum. Hızlı bir gelişme olmaz ama zaman içinde genişleyip çeşitlenecektir. Yayınlanan kitapların sayısı her yıl artıyor ama az sayıda yayınevi sanat kitabı basabiliyor, o da diğer yayınlarının yanında küçük çaplı diziler olarak ve genellikle çeviri kitaplar. Müzeler ve galeriler bu açığı kapatmaya çalışıyor son yıllarda ama dünya ölçeğinde bakarsak yeterli değil tabii. Bu durumun elbette pek çok nedeni var, bir arz talep meselesi olduğunu da biliyoruz, ısrarla devam etmek gerektiğini düşünüyorum. Sanat izleyicisi eskiye göre nasıl arttıysa, meraklılara bu konuda geniş ve ulaşılabilir bir yayın yelpazesi sunmak da zaman içinde sanat kitapları tüketicisini çoğaltacaktır.

Aslında hâlâ içerisinde olduğumuz pandemi süreci gerek müze ve galeri gerekse yayıncılık dünyasını derinden etkiledi. Peki bu süreçten Pera Müzesi ve Pera Müzesi Yayınları nasıl etkilendi? 

Herkes gibi biz de etkilendik, yaklaşık üç ay kapalı kaldı Pera Müzesi, yayınlar da durdu tabii. 15 Haziran’da açabildik Müze’yi de İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nü de ve kaldığımız yerden devam ediyoruz, eski yoğunlukta değilse de. Ama ziyaretçi sayılarından da kitaplara olan ilgiden de memnunuz. Elbette pandemi öncesi gibi değil hiçbir şey ama içinde bulunduğumuz şartları göz önünde bulundurduğumuzda hiç de fena sayılmaz.

Ve son olarak, Pera Müzesi Yayınları yoluna nasıl devam edecek?

Şartlar elverdiği ölçüde yayınlarımıza devam etmek istiyoruz tabii. Öncelikle pandemi nedeniyle ertelediğimiz kitapları basıyoruz yavaş yavaş. Mart ayında açacağımız sergileri yazın açabildik, kitaplarını da eşzamanlı yayımladık. Minyatür 2.0 ve Bir Rüyanın İnşası.  Hazırlıkları bitmek üzere olan yeni kitaplar var Hem Pera Müzesi’nde hem de İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde. Enstitü’de Yıllık, İstanbul Araştırmaları Dizisi kitapları. Müze’de gene sergi ve koleksiyon kitapları. Devam ediyoruz.