.

Ja, Klar: “Bu albümü, iflah olmaz müzik dinleyicileri olarak her türden, her tarzdan şarkılarla kurduğumuz bağları kullanarak ürettik.”

Fikret Tunç, ilk albümleri Luna’yı Ja, Klar adıyla bağımsız olarak dijital platformlarda yayınlayan, Bilgi İletişim Tasarımı ve Yönetimi Bölümü Araştırma Görevlisi Seda Tavukçu ve Emre Özdemir ile müzik serüvenleri üzerine konuştu.

Bilgi İletişim Tasarımı ve Yönetimi Bölümü Araştırma Görevlisi Seda Tavukçu ile Emre Özdemir, Luna isminde bir EP albüm çıkardı. JA, KLAR adıyla bağımsız olarak dijital platformlarda yayınladılar. Emre Özdemir müzikleri yapıyor, Seda Tavukçu ise sözleri yazıyor ve söylüyor.

Her ikiniz de iki farklı disiplinden geliyor, müzik gibi evrensel, ortak bir paydada birleşiyorsunuz. Bu birliktelik nasıl oluştu? Sizi müzik etrafında birleştiren süreç nasıl gelişti?

Emre Özdemir: Seda’yla uzun yıllardır tanışıyoruz ve kafamızdaki müzik örtüşüyordu, uzun zamandır dillendirdiğimiz bir süreçti. Bir gün Seda; hadi Emre artık bir şeyler yapalım dedi ve ertesi hafta ilk 3 parçamızı yazıp Seda’ya dinlettim. Sonrası ortaya çıkan Luna albümü.

Seda Tavukçu: Müzik üretimlerimizi pandemide gerçekleştirdik. Müzik, pandemi gibi herkesi zorlayan bir dönemde Emre’yle ikimiz için bir eğlenceden çok bir ihtiyaca dönüştü. Eve kapanmanın sınırlanışının getirdiği duygusal ve fiziksel darlanmalardan kurtulmanın yolunu müzikle aşmaya çalıştık. Bir var olma çabası olarak Emre’nin de dediği gibi bir gün “hadi!” dedim ve üretmenin keyfiyle kendimizi bulmaya biraz daha yaklaştık.

Müziğe bu derecede derinden bağlanmanız ve birlikte güçlü bir şekilde yola çıkmanız, sizin bu konuya ne derece büyük bir tutkuyla yaklaştığınızı gösteriyor. Müzik, sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor? Kendi müzikal zevkleriniz Ja, Klar’a nasıl yansıdı?

Seda Tavukçu: Müzik benim için bir zorunluluk gibi. Ailem, konuşmayı henüz tam olarak beceremezken şarkılar söylediğimi anlatır. Hala kendimi güzel yankısı olan bir koridorda aklıma takılan bir kelimeyi müzikal olarak tekrar ederken bulmaya devam ediyorum. Her zaman yanımda taşıdığım, bir melodi duyduğunda eşlik etmek için can atan bir enstrüman gibi boğazım. Türk sanat müziği ve arabesk fantaziyle büyüyen bir insan olarak 90’lar sonu, 2000’ler başı neredeyse herkesin bilgisayarında yüklü ‘yabancı pop’u bir tarz olarak kabul eden bir dönemin RnB nüanslarını deneye yanıla bedenime işledim. Metal müziğe olan bağımın bu altyapıya eşlenişi, zamanla jazz, elektronik, triphop janrlarıyla gelişen tutkulu ilişkim, halihazırda sıkılgan yapımın değişime ve hislerin değişkenliğine dair progresif müzik bakışımı oluşturdu. Emre ile müzikal bağımız da bu progresifliği destekleyen bir yapıda. Beğendiğimiz şeyleri keşfedelim deneyselliğini taşıyan şarkılarımız, kendi sınırlarımızı test etmenin heyecanını barındırıyor.

Emre Özdemir: Müziğin farklı alanlarında yıllardır bulunan biri olarak müzik benim hep bir parçam oldu, ancak bestelediğim müzik ile dinlediğim müzik birbirinden çok farklı türlerdi. Gerek atonal tınlamalar gerekse aksak ve eksik ölçülerle birazcık bu albüme müzikal olarak yansıtmaya çalıştım. İleride çok daha deneysel ve kulağımıza yabancı gelecek soundlar duyacağınıza emin olabilirsiniz.

Sahne ismi olarak ‘Ja, Klar’ ismini kullanıyorsunuz. Ja, Klar’ın hikayesi nedir?

Emre Özdemir: Ja, Klar’ın hikâyesini Seda’ya bırakıyorum

Seda Tavukçu: 2022 yılında bir grup ismi bulmak ne kadar zor biliyor musunuz!

Geçtiğimiz günlerde ilk ortak üretiminiz olan Luna albümünü dinleyicilerle buluşturdunuz. Öncelikle bu EP albümü neden bağımsız olarak dijital platformlarda yayınladınız? Bağımsızlık sizin gibi genç müzisyenler için nasıl bir anlam ifade ediyor?

Emre Özdemir: Bağımsız olarak yayınlamamız mecburiyetten. Müziğimizin üretim sürecini destekleyen bir label altında albüm hazırlamayı çok isterdik. Böylelikle çok daha rahat bir besteleme ve kayıt süreci geçirebilirdik diye düşünüyorum.

Seda Tavukçu: Emre’ye katılıyorum.

Luna nasıl gelişti? Albüm nasıl gün yüzüne çıktı?

Seda Tavukçu: Albüm üretim ve kayıt süreçleri Şişli Feriköy’deki evimde gerçekleşti. Evin salonunun bir kısmını müzik alanına çevirdik ve bu alan müziğin gündelik hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelişinin mekansal bir karşılığı oldu. Albüm, bu süreçte bize tüm huysuzluğuyla destek olan kedim Luna‘nın adını taşıyor. Tüm samimiyetimizle bizden parçalar taşıyan bu albüm nice olasılıkların tohumlarını ektiğimiz bir çalışma oldu. Özgünlüğü de bu samimiyetinde yatıyor.

Emre Özdemir: Luna, ilk olarak 3 adet demo kaydederek hayata geçti, daha sonra sound’umuzun nasıl tınladığına karar verdikten sonra diğer parçaları yazmaya karar verdik ve 6 parçalık bir albümün şimdilik yeterli olacağını, bizi dinleyenlere ve destek vermek isteyenlere ileride neler sunabileceğimize dair ipuçları vereceğini düşündük.

Şarkıların müzikleri Emre Özdemir, sözleri ise Seda Tavukçu imzalı. Peki şarkı sözleriyle müzikleri nasıl birleştiriyor, nasıl bir çalışma süreci geçiriyorsunuz birlikte?

Emre Özdemir: Müzikleri ve şarkıları birleştirme süreci hem çok kolay hem çok zor anlar yaşattı bizlere, çünkü benim bu zamana kadar orkestra ve soundtrack bestelemem daha önce vokalli bir müzik yazmamam Seda’yı biraz fanusun içine koymuş olsa da albümde Seda’nın harika sesini gözler önüne serecek boşluklar yarattığımı düşünüyorum. Kısacası ben müzikal olarak her şeyi bitirdim, sonra Seda kalan boşlukları vokallerle doldurdu diyebiliriz.

Seda Tavukçu: Aşık atışması gibi git gelli bir süreç oldu. Emre altyapının bir parçasını hazırlayıp bana iletiyor, ben üzerine vokal melodisi denemeleri yapıyordum. Emre yeniden gözden geçiriyor ve ben sözleri yazıp melodiye oturtuyordum. Emre’nin şarkı yapısını önden hazırlayıp bana iletmesi bir şekilde vokal ve müziğin eş değer bir önemde olmasını, birbirine sarmalanarak, tutunarak var olmasını sağladı gibi geliyor. Yine evde gerçekleşen albümün vokal kayıtlarını, mix ve mastering işlemlerini kendisi de aynı zamanda bir müzisyen olan sevgili arkadaşım Aykut Özen gerçekleştirdi. Müzikten ve müzik üretmekten keyif alan insanlarla çalışmak ayrıcalıklı hissettiriyor.

Kendi müzik tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Seda Tavukçu: İflah olmaz müzik dinleyicileri olarak her türden, her tarzdan şarkılarla kurduğumuz bağları kullanarak ürettiğimiz bu albümü, günün sonunda tam olarak hangi tarz yaptığımızı bilemediğimiz bir şaşkınlıkla paylaştık. Emre’nin hardcore müzik ve okul dolayısıyla klasik ve çağdaş müzik dinleyici olması, benim ise hemen hemen her tarzdan müziğe kulak aşinalığım olması ortaya janr’ının tam olarak ne olduğunu kestiremediğimiz bir albüm çıkardı.

Tarzımız elektronik/alternatif türünde denilebilir ama soranlara genelde “elektronik garip pop” yaptığımızı söylüyoruz. 🙂

Bundan sonraki süreçte nasıl bir yol takip edeceksiniz? Ja, Klar konusunda bizi neler bekleyecek?

Seda Tavukçu: Türlü imkânsızlıklarla ev koşullarında ürettiğimiz bu albüm, imkânımız olduğunda neler yapabileceklerimize dair gelecek işlerimize göz kırpıyor.

Emre Özdemir: Bundan sonraki süreçte bol bol konserler vermek ve sahnemizi geliştirmek istiyoruz ki o konuda da albümden biraz da farklı sound’lar duyabilirsiniz. Aynı zaman da bir single kaydetmeye başlıyoruz, Klipler gelecek ve belki de yeni bir albüm. Bunlar biraz da bizim ihtiyacımız olan maddi ve manevi desteğe bağlı maalesef.