
Yeni bölüm konuğum caz yazarı Burak Sülünbaz. Türkiye’de caz basınını takip eden biri olarak yazılarını ilgiyle takip ediyorum. Kendisi pek çok mecrada Türkçe ve İngilizce yayınlar yapıyor. Aynı zamanda sıkı konser takipleriyle müzikseverlerin bu konuda da ufkunu açıyor. Kendisi caz üzerine seminerler ve radyo programlarında konuşmalar gerçekleştirmiş, caz müzisyenleriyle röportajlar yapmış, konser ve albüm değerlendirme yazıları yurt içi ve yurt dışı mecralarda yayımlanmış bir caz müziksever ve caz yazarıdır.
Dinlemek için:
Esin Hamamcı: Burak Bey, müziğe olan ilginiz nasıl başladı?
Burak Sülünbaz: Müziğe olan ilgim çocukluk yıllarında klasik müzik ve film müzikleri dinleyerek başladı. Görsellikle bütünleşen film müziklerindeki caz parçaları benim caza iyice ısınmamı sağlamıştı. Üniversite yıllarına geldiğimde Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde caz kulübünde ve okuduğum fakülte olan Güzel Sanatlar Fakültesinde cazı hayatımın merkezine almaya başlamıştım. Yurt dışı eğitimimde katlanarak ilerleyen bu sevgi İstanbul’a taşınmam ile katlanarak arttı.
Esin Hamamcı: Müzik alanında epey aktifsiniz. Caz ile ilgili başka çalışmalarınız, projeleriniz var mıdır?
Burak Sülünbaz: Müzik yazıları benim kendimi en iyi ifade ettiğim alan. Geçtiğimiz ay değerli yazar dostlarımızla beraber çok uzun süredir titizlikle kurguladığımız yeni ifade alanımız Darkbluenotes.com müzik dergisini hayata geçirdik. Albüm tanıtımlarından, müzikal portrelere, müzik üzerine derinlere dalan araştırmalardan, bir çırpıda tüketeceğiniz içeriklere kadar çok geniş bir perspektifte içerikler üretiyoruz. Ve çok iyi tepkiler alıyoruz.
Özgün müzik içerikleri üretmek ve çeşitliliğe katkı sağlamak bizim için en önemli şey. Bunun dışında ara ara dinletili söyleşiler düzenliyorum, radyo programlarına konuk oluyorum. Konser mekânlarının metinleri ve albümler için tanıtım metinlerine katkıda bulunuyorum. İçerisinde kendime özgür ifade alanı açabildiğim caz eksenli tüm projelerle yakın temasta olmaya çalışıyorum. Ulusal ve uluslararası mecralarda caz üzerine içerik üretmeye devam ediyorum. Heyecan sürdükçe, hayat aktıkça bu hikâye devam edecekmiş gibi görünüyor.
Esin Hamamcı: Darkbluenotes.com aynı zamanda benim de katkı sağladığım bir site. Genç ve tecrübeli yazarları, akademisyenleri, caz fotoğrafçılarını bir araya getiren bağımsız müzik dergisi. Siz kurucu ortağı olarak burada amacınızdan, içeriklerinizden biraz bahsetmek ister misiniz?
Burak Sülünbaz: Katkılarınız bizim için çok kıymetli teşekkürler. Gelecek günlere baktığımızda farklı disiplinlerden farklı meraklardan, farklı görüşleri olan yazarlarla kümülatif bir bilgi platformu oluşturma niyetindeyiz. Bu paylaşılan bilginin kürasyonu içinse titiz bir çabamız var. Çıkış noktası caz olan müzikseverlerin tür ayrımı gözetmeksizin çeşitlilik sağlama amacında olduğu bir yer burası.
Dark Blue Notes müziği sevenlerin, sevdiklerini neden sevdiğini anlama çabasından doğan bir oluşum. DBN, müziği yaşamlarının dekoratif bir deseni değil, aksine, yolculuklarının yoldaşı olarak görenlerin; tür farkı gözetmeksizin iyi müziğin peşinde olanların; aktüel olandan kopmadan kalıcı olanı arayanların dergisi. Müzikle ciddi olarak ilgilenenlere özgün içerik sunmayı hedefliyoruz. Bu yolla benzer bakışa sahip insanların arasındaki iletişimi arttırmayı istiyoruz. Sayfaları, sıfatları ne olursa olsun fikri olanlara, bunu paylaşmayı isteyenlere sayfamızda yerimiz açık. Bu nedenle sadece Türkiye sınırları içinde kalmayıp bu coğrafyaların da dışına çıkmak, entegrasyon kurabilmek için uluslararası dil olarak İngilizce de yayın yapıyoruz. Yabancı dille içerik üretebilmek içerisinde benimde yer aldığım bazı yazarlar için yazarlık yolculuğumuzun olmazsa olmaz bir pratiği. Bu anlamda DBN Türkiye’nin uluslararası alanlara açılan kültür köprüsü olma yolunda bir tuğla özelliği görme niyetinde. İçerikler konusuna gelince, web sitemizi farklı kategorilere ayırarak bir yol haritası çizmeyi düşündük. Bunlardan kısaca bahsedeyim. Tadımlık, kısa yazılara verdiğimiz bölüm. Müzikle ilintili olduğu sürece her tür kısa bu bölümde yer alıyor. Bir albüm, şarkı, sanatçı, besteci, festival, salon, kulüp hakkında olabileceği gibi akla şu anda gelmeyen bir tema da Tadımlık bölümünde yer alacak. Vitrin bölümünde, bir işletmenin bizim özelimizde müzik dükkânının vitrinine konulan nesneler misali bir çeşitlilik var vitrinimizde. Yeni çıkan albümleri ya da önemli olduğunu düşündüğümüz albümleri buraya yazıyoruz. Burada da tür sınırı yok. Görüş bölümü üzerine yoğun kafa yorulmuş, detaylandırılmış ve temellendirilmiş görüşlerin inşa edildiği bölümümüz. Portre, bir özneyi derinlemesine tanıtan yazılarımız bu bölümde toplanıyor. Sanatçı, festival, kitap, mekân… Müzikle ilintili olduğu sürece bütün portreleri sözlerimizle ya da ışıklarımızla çizmekte serbestiz. English, DBN’in Türkiye sınırı içinde kalmama hedefini yansıtıyor. Ülkemizdeki müzik yazarlarının yurt dışında da tanınmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz. Sinema, içinden müzik geçmiş tüm filmleri ya da sinema insanlarını kapsıyor. Yine müzik türü sınırı yok. Fotoğraf kategorisinde, Türkiye’de fotoğrafçılık alanında saygı gören fotoğraf sanatçılarının çalışmalarını, çektikleri fotoğrafların anlık hikâyeleriyle beraber ölümsüzleştirecek bir köşe yaratmayı amaçlıyoruz. Röportaj kategorisinde Türkçe-İngilizce röportajlarımız olacak. Güncel kategorisi, Türkiye’de ya da dünyada müzik dünyamızı ilgilendiren haberleri, değerlendirme yazılarını içerecek. DBN’in portaldan ziyade bir dergi olması dolayısıyla aktüel kalma ya da aktüeli mükemmel takip etme gibi bir hedefi yok. En azından kısa vadede…

Esin Hamamcı: Türkiye’de caz gibi bir alanda yazarlık yapmak sizin için nasıl bir tecrübe? Pop müzik yazarı ve caz ya da klasik müzik yazarı olmanın farkları nelerdir?
Burak Sülünbaz: Caz yazarlığı daha geniş bir ifadeyle “müzik yazarlığı” profesyonellikle icra edilmesi gereken ciddiyet isteyen bir iş. Müziği dün-bugün karşılaştırmalarıyla sürekli takip etmeyi gerektiriyor. Ülkede yazıyla geçim sağlanamadığını düşünürsek müzik yazarlığı yapan herkesin bir şekilde mecburiyetler el verdiğince yaşamından ödün vererek yapmak için çabaladığı bir iş. Aslında diğer müzik türlerinde yazılar, içerik üretmekten hiçbir farkı yok sadece “tabir yerindeyse” uzmanlaşma, odaklanma alanı olarak gerçekten sevdiğim türde içerik üretmeye çabaladım. Pop veya klasik müzik türünde içerik üreten çok saygıdeğer yazar arkadaşlarım var her biri yıllarca emek verdikleri alan özelinde kaynak olma misyonlarını sürdürüyorlar. Günümüzde hayatta kalabilmenin formülü anlık doğaçlamalarla kişinin kendisine bir hareket alanı açması bana göre. Muhtemelen caz bu düşünce yapısını en iyi besleyen sanat formu. Caz müziğin düşünsel etkinliği ile geçirdiğim yıllar beni çok boyutlu düşünmeye çalışan bir birey hâline dönüştürdü. Mesleki ve sosyal başarınız ne olursa olsun kolay kolay bir araya gelemeyeceğim insanlar tanıdım. Farklı meslek gruplarından, farklı sosyal çevrelerden okurlara ulaşmış olmam bana çok kıymetli insanlarla sohbet etme fırsatı yarattı. Meslek bilgisi ötesi entelektüel bir üst kimlik oluşturmamı sağladı. Cazın doğasında mevcut olan tevazu, takım çalışmasında uyum, farklı katmanlar arası ilişkileri doğru kavrayabilme, çalışkanlık, üretkenlik gibi yapıları kavrayabilen bir bireyin toplum hayatında başarı sağlayacağına inanıyorum.
Esin Hamamcı: Sizin takip ettiğiniz, kaçırmadığınız etkinlikler, festivaller var mı?
Burak Sülünbaz: İstanbul’da faaliyetlerini sürdüren ve yeni oluşturulan bütün festivalleri takip ediyorum. Akbank Caz, İstanbul Caz Festivali, Zorlu PSM Caz Festivali gibi. Bununla birlikte başta Cemal Reşit Rey, Borusan Müzik Evi, Zorlu PSM, Babylon, Salon IKSV olmak üzere şehrin farklı mekanlarındaki tüm caz etkinliklerini imkânlar dahilinde takip etmeye, duyurmaya, konser öncesi ve konser sonrası değerlendirmelerle tarihe not düşmeye çalışıyorum. Ankara Caz Festival, Akra Caz Festivali gibi yurt içi ve yurt dışı festivallerini de sosyal medyadan ve yayımlardan takip edebiliyorum. Zamanla bu etkinliklerin sayısı daha da artacak umarım.
Esin Hamamcı: 28. İstanbul Caz Festivali Genç Caz finalistlerinin kayıtlarının yer aldığı “Genç Caz 21” albümünün kayıt sürecine bir yazı kaleme aldınız. Bu festivalin Türkiye’deki caz müzisyenleri için önemi sizce nedir?
Burak Sülünbaz: İstanbul Caz Festivali, Akbank Caz Festivali ve Caz Derneği ülkenin caz kültürü hafızası. Türk müzisyenler için eşsiz bir kültür paylaşımı fırsatı. Cazın kurucu babalarını bu festivallerle izleyebildik. İKSV’nin genç müzisyenlerin sektörle dolaysız bağ kurmasını sağladığı uzun soluklu etkinliği Genç Caz bu yıl kıymetli müzik insanı Mehmet Uluğ anısına bu müzikleri kayıt altına alma amacıyla bir albüm kayda aldı. Bende ilk defa gerçekleşen bu önemli albüm kaydının alınmasında kelimelerimle katkı sağladım. Amacım genç arkadaşların profesyonelliğe ilk adımları olan bu albümü sözel olarak da dinleyiciye aktarabilmekti. Kayıtlar sırasında daha önce albüm kaydı gerçekleştirmemiş genç müzisyenler ülkemizin en değerli müzisyenlerinden bazılarıyla, profesyonel bir stüdyo ortamında birlikte çalışma fırsatı buldular. Cazın kuşaklar arası iletişimle, bilgi ve tecrübe aktarımıyla yaratılan ve sürdürüle gelen bir kültür olduğunu düşünürsek genç müzisyenlerin usta müzisyenlerden edindikleri deneyimin ne kadar paha biçilmez olduğunu anlayabiliriz. Bu örnek albümünün her sene devam ettirilerek, Türkiye’de icra edilen müziğe katkı sağlayacak genç yeteneklere kapılar açmasını temenni ediyorum.
Esin Hamamcı: Caz alanında dünya çapında takip ettiğiniz yazarlar kimler?
Burak Sülünbaz: Ted Gioia, Dan Bilawsky, Ethan Iverson
Esin Hamamcı: Uzun yıllardır caz müzisyenlerini takiptesiniz. İzleyiciyi nasıl değerlendirirsiniz? Sizce bir caz konseri nasıl dinlenir?
Burak Sülünbaz: İzleyicinin caza ilgisi her daim belirli bir seviyede oldu. Cazın her farklı alt türünün az veya çok bir takipçi kitlesi olmuştur. Müzikseverler imkânlar dahilinde müzisyenleri destekliyor ve saygılarını gösteriyorlar. Cazı öğrenmek, anlamak için çaba harcayan müzikseverler var onlarla doğru iletişimi kurmaksa biz deneyimli müzikseverlere düşüyor. Her müziksever müzikten kendi mesajını alır. Caz dinleme reçetesi gibi genel geçer bir tanım yapmam zor. Ama her dinleyicinin kendi beğenilerine göre melodilerin takibi, kompozisyonların çözümlemesi, enstrümanların birbiriyle atışması veya söyleşmesi ana temaları üzerinden gidilerek bir dinleme pratiği geliştirmeleri mümkündür diye düşünüyorum. Bu arada ben de performans sırasında seyircinin sessizliğinin ya da sanatçının isteğine göre etkileşiminin yüksek olmasının performans kalitesini arttırdığını düşünenlerdenim.
Esin Hamamcı: Uzun yıllardır caz yazarlığının yanı sıra, caz alanında pek çok projede yer aldınız. Sıradaki projelerinizden bahsetmek ister misiniz?
Burak Sülünbaz: 212 Photography İstanbul çerçevesinde Ekim ayında Murat Abbas ve Kanat Atkaya ile kendi plak koleksiyonlarımızdaki plak fotoğraflarından yola çıkarak oluşturduğumuz bir çalışma yer alacak. Yakında beni heyecanlandıran Dark Blue Notes ile beraber bu proje var şu anda…
Esin Hamamcı: Caz üzerine bir kitap önerseniz hangisi olurdu?
Burak Sülünbaz: Ted Gioia-Caz Standartları
Şevket Akıncı-Öteki Caz
Orhan Kahyaoğlu-Cazdan Popa
Levent Öget-Levent Öget ile Caz Etraflı Konuşmalar
Joachim E. Berendt-Caz Kitabı.
Esin Hamamcı: Sizinle bir seçki yapsak liste başı müzisyenleriniz kimler olurdu?
Burak Sülünbaz: Dexter Gordon, Clifford Jordan, Woody Shaw, Fred Hersch, Cedar Walton, Renee Rosnes, Tommy Flanagan, Ricky Ford, Bobby Timmons, Kenny Barron, Cory Weeds, James Brandon Lewis, Duke Jordan, Charles Lloyd gibi yüzlerce, binlerce isim olur.