Bir Adım Var Vakfı Üzerine Pınar Yılmaz ve Melike Bayık ile Söyleşi

Burcu Dimili

Bir Adım Var Vakfı, BASE ile beş yıldır sürdürdüğü işbirliğini bu yıl da devam ettiriyor ve görsel sanatlar bursiyerlerinin eserlerine yer verdiği seçkisiyle 26-30 Kasım 2025 tarihleri arasında BASE’te yer alıyor. Bu işbirliğiyle genç sanatçı kadınların profesyonel sanat dünyasına ilk adımlarını atmalarını destekleyen Bir Adım Var Vakfı, bursiyerlerin görünürlüklerini arttırırken sanat profesyonelleriyle tanışmalarına da fırsat yaratıyor.

Bir Adım Var Vakfı, görsel sanatlar programı, BASE işbirliği ve gelecek projeler üzerine vakıf genel müdürü Pınar Yılmaz ile vakfın görsel sanatlar danışmanı ve danışma kurulu üyesi Melike Bayık ile sohbet ettik.

Bir Adım Var Vakfı kuruluşundan bu yana nasıl bir gelişim gösterdi? Programların kapsamı, destek alanları ya da ulaşılan öğrenci sayıları açısından yıllar içindeki büyümeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Pınar Yılmaz: Kurucusu İpek Ilıcak Kayaalp olan Bir Adım Var Vakfı’nın kurulduğu günden bu yana en büyük motivasyonu, genç kadınların potansiyellerini ortaya çıkarabilecekleri güvenli ve destekleyici bir alan yaratmaktı. 5 yıl içinde hem programlarımız hem de ulaştığımız genç kadın sayısı genişledi.

Zaman içinde yalnızca burs veren bir vakıf olmanın ötesine geçerek, mentorluktan eğitime, uluslararası fırsatlardan yaratıcı üretim desteklerine uzanan çok katmanlı bir ekosistem kurduk. Bu büyümeyi mümkün kılan şey, aslında genç kadınların ihtiyaçlarını sürekli dinlemek ve modelimizi bu ihtiyaçlara göre yenilemek oldu.

Vakıf bugün bilim, teknoloji, sanat ve spor alanlarında pek çok genç kadına destek sağlıyor. Bu alanlardaki bursiyer ve program katılımcısı sayılarında son yıllarda nasıl bir artış gözlemliyorsunuz?

Pınar Yılmaz: Son yıllarda bu dört alanda da başvuru ve katılımın belirgin şekilde arttığını görüyoruz. Özellikle görsel sanatlar, müzik ve spor alanlarında genç kadınlara sağladığımız desteklerin görünürlüğünün artması; bu alanlarda eğitim alan ve kariyer planlayan öğrencilerin kendilerini daha fazla desteklenebilir bir alanda, daha fazla değerli hissetmelerini sağlıyor. Ülkemizde çoğu zaman sayısal bölümlerin önceliklendirildiğini biliyoruz. Ancak biz, sanatın ve sporun da en az diğer alanlar kadar desteklenmeye değer olduğuna inanarak ilerliyoruz. Bu yaklaşımın da genç kadınların cesaretini ve başvuru motivasyonunu artırdığını görmek bizi çok mutlu ediyor.

Artan ilgiye yanıt verebilmek için programlarımızın kapsamını her yıl biraz daha genişletiyoruz. Kurulduğumuz ilk dönemlerde ulaştığımız genç kadın sayısı daha sınırlıyken bugün her dönem binlerce başvuru alan bir yapıya dönüştük. Bu yoğun ilgi, hem ihtiyacın büyüklüğünü hem de vakfımıza duyulan güveni gösteriyor.

Çalışma modelimiz gereği her yıl ortalama 25 genç kadını programlarımıza dahil ediyoruz ve her yıl ortalama 100’e yakın genç kadınla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bizim çin nicelikten çok nitelik odaklı ilerlemek; birebir temas kurabildiğimiz, gelişim süreçlerini yakından takip edebildiğimiz bir grupla çalışmak çok daha kıymetli. Etkisini ölçebildiğimiz, gelişimlerine bizzat tanıklık edebildiğimiz bir ekosistem yaratmayı önemsiyoruz.

Vakıf bursiyerlerinin ulusal ve uluslararası platformlarda elde ettiği dikkat çekici başarılar neler? Bu başarıların vakfın modelini nasıl düşünüyorsunuz?

Pınar Yılmaz: Bursiyerlerimizin ulusal ve uluslararası platformlarda elde ettikleri başarılar bizim için büyük bir gurur kaynağı. Sanat alanında eserleriyle global sergilere katılan; bilim ve teknoloji projeleriyle ödüller alan; spor müsabakalarında dereceler kazanarak olimpiyat hedefiyle ilerleyen genç kadın öğrencilerimiz var. Üstelik pek çoğu, farklı disiplinlerdeki başarılarını eş zamanlı yürüterek multidisipliner yaklaşımın nasıl hayata geçirilebileceğine dair bizlere ilham veriyorlar. Bu başarı hikâyelerine birkaç örnek vermek gerekirse:

Defne Hadiş, 2019 yılında Türkiye Felsefe Olimpiyatı’nı kazanarak uluslararası olimpiyatta ülkemizi temsil etmeye hak kazandı. Aynı yıl Milano’daki NABA – Nuova Accademia di Belle Arti’ye kabul edildi ve 2022’de yüksek onur derecesiyle mezun oldu.

Nefise Delikurt, Muay Thai milli sporcusu olarak kısa süre önce One Championship’te elde ettiği galibiyetle Dünya Şampiyonluğu hedefine bir adım daha yaklaştı. Diğer bir milli sporcumuz Yasemen Bektaş, Büyükler Türkiye Badminton Şampiyonası’nda türkiye Şampiyonu olarak 2028 LA Olimpiyat hayaline bir adım daha yaklaştı.

Papatya Biter, genç yaşına pek çok ödül sığdırmış bir müzisyen olarak besteleriyle öne çıkıyor. Son dönemde Vivaldi International Music Competition III. Sezonu’nda 1.’lik ve 2.’lik ödüllerini kazandı. Esin Nisa Akgünay, 14th International Summer Piano Academy & Festival’e Bir Adım Var Vakfı’nın Genç Kadınların Uluslararası Hareketliliğini Destekleme Fonu desteğiyle katıldı. Orkestra seçmelerini kazanarak uluslararası bir orkestrayla solist olarak sahneye çıktı.

Girişimci bursiyerlerimizden Yağmur Aydemir, Forbes Türkiye “30 Under 30” listesine giren en genç kadınlardan biri oldu.

Bilim ve teknoloji alanında çalışmalarını sürdüren Güzin Beyza Yıldız ise kanser araştırmalarına yenilikçi çözümler üretmeyi hedefleyen projesiyle Teknofest Onkolojide 3T Yarışması’nda finalist oldu.

Bu başarılar bize iki önemli katkı sağlıyor. Birincisi, vakfın uyguladığı modelin doğru çalıştığını gösteriyor. Genç kadınların ihtiyaç duydukları desteği aldıklarında, aralarındaki o “bir adımı” attıklarında neleri başarabileceklerini somut örneklerle görüyoruz. İkincisi, bu hikâyeler yeni başvuran genç kadınlar için güçlü bir ilham kaynağı oluyor. Her başarı, modelimizi daha da güçlendirmemiz için bize değerli içgörüler sunuyor. Hangi destek türlerinin daha etkili olduğunu bu deneyimlerden çok daha net bir şekilde anlıyoruz.

Geliştirdiğiniz mentorluk, kariyer rehberliği ve eğitim programları genç kadınların akademik ve profesyonel yolculuğunda ne tür dönüşümlere yol açıyor? Ölçümlenebilir etkiler ya da gözlemlediğiniz örnekler var mı?

Pınar Yılmaz: Bu programların etkisini aslında en çok birebir geri bildirimlerde ve bursiyerlerin yolculuğunu takip ederken görüyoruz. Bu gözlemler bizim için çok önemli; çünkü programları sürekli iyileştirirken en büyük rehberimiz bursiyerlerin deneyimleri ve geri bildirimleri oluyor.

Birçok bursiyerimiz mentorluk süreci sayesinde ilk stajını buldu, uluslararası projelerde yer aldı ya da hedeflediği akademik programlara kabul edildi. Burada ölçümlenebilir etkilere en iyi örnek mezunlarımızın kariyerlerinde geldikleri konumlar olacaktır.

Eğitim içeriklerimiz de özgüven, liderlik, hedef belirleme ve kariyer planlama alanlarında ciddi bir fark yaratıyor. Genç kadınların kendi yollarını daha net görmek, karar alırken daha güçlü hissetmek ve profesyonel ağlara erişmek konusunda bu programların çok dönüştürücü bir etkisi var. Her bir alana özgü programlanan eğitimler ve atölyeler neredeyse birer alternatif akademi niteliğinde. Lisans eğitimleri süresince edinecekleri bilgiyi dönüştüren ve onları hayata hazırlayan bir yanı var.

Önümüzdeki dönemde Bir Adım Var Vakfı’nın hedefleri neler? Destek verilen öğrenci sayısını artırmak, uluslararası projelere açılmak ya da yeni programlar başlatmak gibi planlarınızdan bahseder misiniz?

Pınar Yılmaz: Önümüzdeki dönemde en büyük hedefimiz daha fazla alanında başarılı genç kadına ulaşmak ve bu desteği sürdürülebilir hale getirmek. Programlarımızı çeşitlendirmek, uluslararası iş birliklerini artırmak ve özellikle “Bir Adımla Dünyaya” uluslararası hareketlilik programımızı güçlendirmek istiyoruz.

Aynı zamanda bursiyer ve mezun ağımızı daha güçlü bir topluluk yapısına dönüştürmek de önceliklerimiz arasında. Kısacası, Bir Adım Var Vakfı’nın genç kadınların yaşamının her aşamasında yanında olan bir destek ekosistemi olarak büyümeye devam etmesini hedefliyoruz.

Bir Adım Var Vakfı’nın görsel sanatlar programının oluşturulma sürecinde nasıl bir danışmanlık rolü üstlendiniz? Programın genç sanatçı kadınlara sunduğu en kritik katkı sizce nedir?

Melike Bayık: Vakfın birbirinden değerli öğrencileri var, özellikle geçtiğimiz yıl görsel sanatlar alanında daha fazla bursiyerin Vakfa alınması niyeti üzerine birlikte bir yol haritası çıkardık. Burada Vakfın destekleri ve ekip arkadaşlarımızın yönlendirmesi çok önemliydi, Vakfın kurulmasının üstünden çok zaman geçmemesine rağmen bu kadar hızlı büyüme, gelişme tanınması da öğrenci başvurularında bize çok yardımcı oldu. Görsel sanatlar programının kurulma sürecinde en başından beri genç sanatçı kadınların ihtiyaçlarını duymaya, onları olduğu yerden anlamaya ve onlarla birlikte bir yol haritası oluşturmaya odaklandım. Birebir görüşmelerle her öğrencinin nelerle mücadele ettiğini, hangi alanlarda desteğe ihtiyaç duyduğunu tek tek dinledim. Bu görüşmelerin ardından; mentorluk, düzenli buluşmalar, saha deneyimi yüksek eğitmenlerle atölyeler ve sanat ortamına dair kapsamlı içeriklerle bir yıllık güçlü bir program tasarladık.

Sanat öğrencileri akademide çoğunlukla teknik üretime odaklanıyor ancak sanat ortamına, kurumlara, bienallere, galerilere, sanat piyasasına ve güncel tartışmalara yeterince yakın temas kuramıyorlar. Bu da özellikle genç sanatçılar için kariyerin başında ciddi bir kırılganlık yaratıyor. Aslında çoğu, üretme potansiyeli çok yüksek olduğu hâlde kendini nereye koyacağını bilemediği için sanattan uzaklaşabiliyor.

Vakfın en kritik katkısı tam da burada başlıyor: Genç kadınların hayallerine temas etmesini sağlıyor.Onlara “Bu dünyada yerin var, bir adım at arkadayız.” diyebilecek bir alan açıyor.

Son dokuz ayda atölyelere düzenli katılan, sergi ve bienalleri takip eden bursiyerlerimizin çeşitli kurumlarda sergilenmeye başlaması, hayal ettikleri geleceğin aslında sandıklarından daha yakın olduğunun ve burada bir adımla neleri değiştirebileceklerinin etkileyici bir göstergesi.

BASE ile beş yıldır devam eden işbirliğinde, bursiyerlerin eserlerini seçim sürecinde hangi kriterlere göre değerlendiriyorsunuz? Bu yılki seçkiyi diğer yıllardan ayıran özellikler neler?

Melike Bayık: Bu yıl görsel sanatlar alanındaki artan ilgiyle birlikte sadece bu bölümde eğitim alan bursiyerlerin üretimlerini değerlendirdik. Her öğrencinin dokuz ay boyunca aldığı eğitimlerin ve mentorluk sürecinin üretimlerine nasıl yansıdığını çoğunlukla her hafta yakından takip ettim.

Bu yılki seçkiyi diğerlerinden ayıran en önemli fark ise tamamen sanat alanında ilerleyecek genç sanatçı kadın eserlerinden oluşması. Bu seçkinin gelecekte sergilerde, bienallerde karşılaşacağımız üretimlerin ilk adımı olduğunu bilmek heyecan verici. Bursiyerlerimiz eserlerinde güçlü ivmeler, disiplinlerarası bakışla sanat dünyasında yerini almaya başlıyor.

Genç sanatçı kadın üretim süreçlerinde en fazla ihtiyaç duyduğu destek alanları neler? Mentorluk, portfolyo çalışmaları ve görünürlük desteğinin onlarda yarattığı dönüşümleri nasıl gözlemliyorsunuz?

Melike Bayık: Sanatçı kadınların en çok ihtiyaç duyduğu şey aslında çok yalın: Görülmek, duyulmak ve hayallerine saygı duyularak desteklenmek.

Ekosistem çok katmanlı ve içine adım atmak her genç sanatçı için zorlayıcı. Çoğu zaman “nasıl ilerleyeceğim?”, “nereden başlamalıyım?”, “üretimim yeterli mi?” gibi sorularla baş başa kalıyorlar. Akademik eğitim değerli, ancak uluslararası koşullar ve güncel sanat ortamının beklentilerini karşılamakta tek başına yeterli olmayabiliyor ne yazık ki. Bir Adım Var Vakıf bu noktada geliştirdiğimiz kapsamlı eğitim, mentorlük programı, atölyeler, seminerler, gezi ve buluşmalarla bursiyerleri yarının güçlü sanatçıları olabilmeleri üzerine destekliyor.

Mentorluk, portfolyo geliştirme ve görünürlük desteğiyle birlikte öğrencilerde çok somut dönüşümler görüyoruz. Üretimlerine daha fazla inanıyorlar, düşüncelerini daha net ifade edebiliyorlar, sanatçı olma hayalini daha gerçek bir yere oturtuyorlar ve daha da önemlisi kendi yolculuklarına sahip çıkmaya başlıyorlar. Özellikle eğitimlerle, buluşmalarla bienal ve müze gezilerinde aldıkları notlar ile bireysel üretimlerinde araştırdıkları konuları daha katmanlı ve öğrendiklerini de ekledikleri, daha disiplinlerarası düşünme ve üretme yönüne ilerlemeye başladılar. İşte bu dönüşümün en güçlü işaretleri.

Türkiye’de genç sanatçıların özellikle de sanatçı kadınların sanat ekosistemine girişte karşılaştığı yapısal zorluklar neler? Bir Adım Var Vakfı’nın sunduğu çok yönlü destek bu engelleri nasıl azaltıyor?

Melike Bayık: Türkiye’de sanatçı kadın olmanın hâlâ görünmez bariyerleri var. “Kadın sanatçı” gibi bir söylemin bile başlı başına var olması, üretimlerinin daha zayıf olduğu ya da ileride hayat rollerinden dolayı sanata devam edemeyecekleri gibi önyargılar, genç kadınların kariyer yolculuğunu daha baştan etkileyebiliyor.

Vakfın sunduğu destek; mentorluk, eğitim, atölyeler, profesyonellerle buluşmalar ve güvenli bir üretim alanıyla bu bariyerleri önemli ölçüde hafifletiyor. Bursiyerlerimizin sanat ekosistemine daha sağlam adımlarla girdiğini görmek, onların bu alanın özne ve aktörleri hâline gelmesi çok değerli.

Bu yılki bursiyerlerin eserlerinde dikkat çeken temalar, eğilimler ya da yeni ifade biçimleri oldu mu?

Evet, bu yıl özellikle disiplinler arası yaklaşımlar belirgin şekilde arttı ve zenginleşti. Daha önce çoğunlukla resim ya da heykel gibi alanların kendi sınırlarında üreten bursiyerler, mentorluk ve alternatif atölyeler sayesinde bu sınırları aşmaya başladı. Yerleştirme, kolektif çalışma, malzeme araştırması ve kavramsal düşünmeye yönelik güçlü örnekler ortaya çıktı.

Dokuz ay gibi kısa bir sürede; güncel konulara daha yakından bakan, kendini ifade etmekten çekinmeyen, cesur üretimler ortaya çıktı. Bu değişim, Vakfın görsel sanatlar programın bursiyerlerde açtığı hayal alanının çok net bir sonucu.

Sanat danışmanı, koleksiyon yöneticisi, küratör ve akademisyen perspektifinizden güncel sanat dünyasında genç kuşağın üretimlerine dair gözlemlerinizi paylaşır mısınız?

Melike Bayık: Bugünün genç kuşağı dijital ve hızlı bir dünyaya doğduğu için bilgiye erişimi çok güçlü. Bu hız onlara hem geniş bir araştırma alanı hem de daha özgür bir ifade biçimi sağlıyor. Üretimlerinde güncel konulara duyarlılık, teknolojiyi takip etme, malzeme çeşitliliği ve kavramsal merak çok belirgin.

Bu kuşağın en güzel yanı, kendini sınırlamaması. Sanatı, hayatla iç içe bir alan olarak görüyorlar ve hayal kurmaktan çekinmiyorlar. Üretimlerde de alternatif bakış açıları, güçlü anlatılar ve deneysel araştırmalar çarpıcı biçimde yüksek, bu kuşak sanata yeni bakışlar sunabilir diye düşünüyorum.

Ayrıca vakfın sanat koleksiyonuna dair de birkaç görüşünüzü alabilir miyiz? Nasıl bir koleksiyon oluşup gelişiyor, temel motivasyonu nedir?

Melike Bayık: Vakıf koleksiyonu, Türkiye’de üreten farklı kuşaklardan sanatçıların eserlerinden oluşan, sosyo-kültürel ve toplumsal meseleleri odağına alan güçlü bir yapı kuruyor. Asıl motivasyon; bugünün üretimlerine tanıklık eden, geleceğe bir hafıza bırakacak, yaşayan ve büyüyen bir koleksiyon oluşturmak. Koleksiyonun, geleceğin sanat tarihine katkı sunacak önemli bir referans alanı olacağına inanıyorum ve bunun genç kadınların hayallerine dokunan bir yapı tarafından inşa edilmesini ayrıca ülkemizde çok değerli buluyorum.