Elif Hopyar
Merdiven Art Space, 1-30 Eylül tarihleri arasında Alican Leblebici’nin odağına ring metaforu üzerinden güç, beden, kimlik kavramlarını ele aldığı ”Ringin Ortasında” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide efsanevi boksör ve aktivist Muhammed Ali ringin tam ortasında gerçekçi resimlerle yer alıyor. Galerinin giriş katı bir tür ring olarak tasarlanmış, etrafında büyük ölçekli resimler ringin temsiliyetini güçlendiriyor. Başka bir ifadeyle performatif alana da dönüşüyor. Ringin ortasında yer alan Muhammed Ali, sportif başarılarının yanı sıra ırkçılık ve savaş karşıtı eylemleriyle devrin önemli figürlerinden. Muhammed Ali’nin sosyopolitik duruşundan hareketle heykel, yerleştirme, yapay zekâ aracılığıyla oluşturulan video gibi farklı disiplinlerden yapıtlar dönemin sosyopolitik atmosferine bugünden bakmamızı da sağlıyor.
Sanatçı Alican Leblebici ile ringin temsiliyeti odağında yeni sergisi “Ringin Ortasında” üstüne konuştuk.
60’ların altın çağını, ringi ve Muhammed Ali’yi odağınıza alan bir sergi fikri nasıl oluştu?
Her şey 2015 yılında üretmeye başladığım boks eldivenleri resimleriyle başladı. Tabii öncesinde de güç kavramı üzerinden işler üretiyordum. Bu kavram boks eldiveni resimleriyle daha görünür olmaya başlamıştı. Yıllar sonra bu seriye ringi de dahil etmiş oldum. Bu sergide, boks eldivenleri ve ring, Muhammed Ali’nin hayatının temel sembollerinden biridir. Muhammed Ali sadece bir boksör değil, aynı zamanda adaletin ve eşitliğin simgesi olarak kabul edilir. O, spor sahasının ötesinde toplumsal mesajlar veren ve politik duruşunu cesurca ifade eden bir figürdür. Güçlü sesi ve duruşuyla sadece boks sahasında değil, aynı zamanda sivil haklar mücadelesinde de önemli bir rol oynamıştır. Ali’nin bu özgeçmişi de güç kavramı açısından çok önemli bir ilham kaynağı ve referanstı.
Sizin bir spor dalı olarak boksa ilginizin kaynağı nedir? Daha yaygın olan basketbol, futbol varken…
Bu sergi fikri, uzun süredir boksa olan ilgim ve ringin sadece bir spor alanı olmanın ötesinde sosyal ve politik bir simge olduğuna inancımdan kaynaklanıyor. Ring; güç, mücadele, adalet, eşitlik ve direniş gibi kavramların temsil edildiği bir alandır. Ring, toplumsal ve politik farklılıkları ve güç dengelerini temsil eder. Aynı zamanda çalışmayı sevdiğim bir konudur estetik ve şiddet ilişkisi.
Belki de bir araya gelemeyecek iki ayrı olgunun bir arada görünür olduğu arena boks ringidir benim için. Boks, fiziksel ve zihinsel dayanıklılığı, stratejiyi ve kişisel azmi bir araya getiren benzersiz bir spor dalıdır. Aynı zamanda boks, bir dövüşün ötesinde bir sanat formu olarak da kabul edilir. Muhammed Ali gibi figürler, boksu sadece bir spor olarak değil, bir ifade biçimi olarak kullanarak ilham verdi.
Galerinin girişinde hiper-reel Muhammed Ali portreleri ortasında bir anlamda ring atmosferi yaratılmış. “Ringin Ortasında” sergindeki ring kavramsal olarak neyi simgeliyor?
Şüphesiz hepimiz bir ringin ortasındayız!
Sergideki ring fiziksel bir boks ringini temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda sosyal, politik ve ideolojik mücadeleleri ifade eden bir alanı simgeler. Ring; egemenlik, otorite ve kontrolün sembolü olarak okunabilir.
“Ringin Ortasında” sergisinin hazırlık sürecinden bahseder misiniz?
2015’ten bu yana demlenen bir fikirdi bu. Yola Bir Muhammed Ali sergisi ve Ali’nin etkisi üzerinden başlamadım ama yolculuğum beni buraya kadar getirdi. Direnişin estetiği, estetik ve şiddet, isyan, itiraz biçimleri, güç zehirlenmesi gibi pek çok ana arterin birleşimi olarak düşünebiliriz. Kavram kısmı serginin startı gibiydi. Sonrası uzun saatler atölyede eser üretmekle geçti.
Muhammed Ali 60’lardan 70’lere hem sportif başarılarıyla hem politik tavrıyla önemli figürlerden biri. Galerinin üst katındaki yapıtlar ringin dışındaki yaşamı temsil ediyor diyebilir miyiz?
Evet, doğru. Galerinin üst katındaki yapıtlar, Muhammed Ali’nin ring dışındaki yaşamını ve politik etkisini temsil ediyor. Ali’nin Vietnam Savaşı’na karşı duruşu ve sivil haklar hareketine olan katkıları gibi önemli tarihî olaylar günümüz gözünden, günümüz meselelerinden referansla bu bölümde işleniyor.
Farklı disiplinlerden yapıtlar sergide dikkat çekiyor. Yapay zekâdan yararlandığın Muhammed Ali’nin bugüne dair seslendiği video, üst kattaki yerleştirme. Yapay zekâdan faydalanma fikri nasıl gelişti?
Evet, bu sergide yapay zekayı kullanma fikri benim için oldukça yeni bir deneyimdi ve heyecan vericiydi. Çünkü sergi üretimlerine başladığım andan itibaren şu soruyu sordum kendime: “Muhammed Ali eğer bugün yaşıyor olsaydı dünyaya ne söylerdi? Sergimi ziyaret etseydi ne hissederdi? Hayranlarının Ali’yi görmesi onunla temas etmesi nasıl olurdu?” Tam bu noktada önce kendi tarifimle bir Muhammed Ali portresi yaptım. Sonra bir metin hazırladım. O metni de Muhammed Ali avatarına konuşturdum. Serginin girişinde ilk görünen eser Ali’nin konuşması. Bu video art üretiminin yapım aşaması bağlamında düşünecek olursak yapay zekâ, sanat ve tasarım üretimlerinde son zamanlarda giderek daha fazla kullanılmaya başlanan bir araç haline gelecek. Benim için şimdilik bir araç. Photoshop ve diğer tasarım uygulamalarını kullanmaktan farksız. Ben Yapay zekâyı sanat üretiminde hem yaratıcı bir araç olarak hem de analitik bir yardımcı olarak düşünüyorum. Sanatçılar, yapay zekayı eserlerini oluştururken farklı perspektifler ve deneyimler sunan bir kaynak olarak kullanabilirler. Aynı zamanda yapay zekâ, büyük veri setlerini analiz ederek belirli konularda derinlemesine araştırmalar yapma yeteneği sunar. Bu da sanatçılara, eserlerini daha kapsamlı bir bağlam içinde ele alabilme fırsatı verir.
Sergide yapay zekayı, özellikle Muhammed Ali’nin politik duruşunu ve etkisini günümüz olaylarıyla ilişkilendirme amacıyla kullanmıştım. Ancak tabii ki, yapay zekanın sanat üretiminde kullanımı bazı tartışmalara da yol açabilir. Sanatın insana özgü bir ifade biçimi olduğunu düşünürsek, yapay zekanın yaratıcılığı tamamen insan unsurundan ayırmak istemeyen görüşler de mevcut. Yapay zekanın etik ve estetik boyutları hakkında daha fazla tartışma ve keşif yapılması gereken bir alan olduğunu düşünüyorum.
Sergideki yapıtları, üretim pratiği, teknik malzeme açısından değerlendirebilir misin?
“Ringin Ortasında” sergisi, teknik ve ifade arasındaki ilişkiyi bir sanatçının iç dünyasının çeşitliliğiyle buluşturmanın ötesinde, bir hikâyenin katmanlarını açığa çıkarmayı amaçlar. Eserlerin malzeme seçimi elbette rastlantısal değil. Öncelikle izleyiciye neyi ve hangi duyguları göstermek istediğime karar veriyorum. Kendimi hiçbir zaman tek bir malzemeyle kısıtlamak istemem. Çeşitliliğin hikâye katmanlarını zenginleştirdiğini düşünüyorum. Neon duvar yazıları, Ali’nin sözlerini güncel bir ifadeyle sergi alanına taşırken, ışığın ve renklerin oyunu, Ali’nin cesaretini, umudunu ve mücadelesini sergilemek için kullanılır. Neonun parlaklığı, Ali’nin sadece spor arenasında değil, insanlığın kalbinde de nasıl bir iz bıraktığını yansıtır. Aynı zaman da Boksör bornozlarının yapımında kullanılan saten kumaşları tuvale monte edip Ali’nin kültleşmiş “Kelebek gibi uçar arı gibi sokarım.” benzeri sözlerini resmederek boks öncesi giyilen bornozun rakiplerine ve hayranlarına bir şov yapılmasının dışında ideolojik bir tavrın temsili olarak resmettim. Yapay zekâ araçlarını da kullanarak ürettiğim video, Muhammed Ali günümüzde yaşıyor olsaydı dünyaya nasıl bir mesaj verirdi? Sorusu üzerinden şekilleniyor. Bu örnekler düşüldüğünde bütün eserleri aynı malzemeden üretmek imkânsız olurdu.
Girişte izleyiciyi karşılayan resimde ringin etrafında yer alan günümüzün politik aktörleri ile anlatılmak istenen nedir?
Girişteki resimler, günümüzün politik aktörlerini ringin etrafında göstererek, ringin sadece fiziksel bir aktivite olmadığını, aynı zamanda siyasi ve sosyal bir platform olduğunu vurgulamayı amaçlar. Bu, ringin toplumsal etkisini de göstermeyi hedefler.
Neal Adams’ın 1978 yılında yayımlanan meşhur sayı, Superman vs. Mohammad Ali çizgi roman kapağının yeniden yorumu. O kapakta Süperman ve Muhammed Ali dünyayı uzaylılardan kurtarmak için ringe çıkmışlardı. Ben de “daha iyi bir dünya için dövüş” sloganıyla izleyiciler arasına çok fazla tanıdık sima ekledim. Kendim de dahil olmak üzere… Gerçekte uzaylılara sıra gelmeden biz kendi meselelerimizi çözmemiz gerekiyor. Bu yüzden sadece kurgusal kahramanlarla yetinmek yerine tarihsel ilişkilere de dokunmaya çalıştım. Pek çok dünya lideri o boks maçında Ali’nin Süperman’i yumruk yağmuruna tutuşunu izliyor. Esere dünya liderlerini eklemek, geçmişten günümüze uzanan tarihsel olaylara ve ilişkilere bir gönderme yapmak istememden kaynaklanıyor.
“Ringin Ortasında” serginin sanat pratiğin, düşünsel ve sanat eleştirisi bakımdan, önceki sergilerinden ayrılan ya da benzeşen yönleri nelerdir?
“Ringin Ortasında” sergisi, önceki sergilerimize göre daha çok performatif ve interaktif unsurlar içeriyor. Bu sergi, sanatın seyirciyle daha etkileşimli bir deneyim sunmasını hedefler. Aynı zamanda, sosyal ve politik mesajların daha güçlü bir şekilde iletilmesine odaklanır.
“Ringin Ortasında” için performatif bir sergi olduğunu söylemek mümkün. Bu sergiyi Amerika ve Afrika’ya da taşımak istediğinizi belirtmiştiniz. Biraz açar mısınız bu konuyu?
Evet, “Ringin Ortasında” sergisinin performatif olduğu tek kısım pankartların olduğu bölüm. Bu pankartlar etkileşimli öğeler içeriyor. Sergiyi Amerika ve Afrika’ya taşımak, farklı kültürlerdeki izleyicilerle etkileşime girmemizi ve Muhammed Ali’nin evrensel etkisini paylaşmamızı sağlayacaktır. Ayrıca, Ali’nin Afrika ile özel bir bağı olduğunu düşünerek bu bölgeleri ziyaret etmeyi arzuluyorum.
Muhammed Ali’nin tercihleri, spordaki başarıları ve yaşam felsefesi, dönemini nasıl etkilemiştir?
Muhammed Ali cesaret, özgürlük ve eşitlik gibi evrensel değerlere olan bağlılığıyla dönemini büyük ölçüde etkiledi. Spordaki başarıları ve politik tavrı, gençler ve toplum üzerinde olumlu bir etki yarattı. Onun yaşam felsefesi, sosyal değişim ve aktivizmin bir sembolü haline geldi diyebilirim.