Serimizin 28. gününde Tevfika İkiz,Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ndeki ruhsal ve kronolojik zamanı anlatıyor.
Dinlemek için aşağıdaki linke tıklayınız:
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü Distopik Bir Roman Mıdır?
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde 58. sayfada bir cümle dikkatimi çekti. “Modern hayat ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder.” Bir diğeri de 251. sayfadaki bir paragraf : “Saat bir vasıta, bir alettir. Tabi mühim bir alettir. Terakki saatin tekamülü ile başlar. İnsanlar saatlerini ceplerinde gezdirdikleri, onu güneşten ayırdıkları zaman medeniyet en büyük adımını attı. Tabiattan koptu, müstakil bir zamanı saymaya başladı fakat bu kadarı kafi değil. Saat zamandır bunu düşünmemiz lazım.” Bu cümleler bir psikanalist olarak beni zaman kavramı üzerine düşünmeye itti. Ruhsal zaman, yani bilinçdışının zamanla ilişkisiyle kronolojik zaman; yani güncel yaşadığımız, günlük zaman birbirinden çok ayrı iki kavram. Ruhsal zaman derken bilinçdışı zamanı tanımaz. Bilinçdışında geçmiş, gelecek, şimdiki zaman gibi ayrımlar yoktur. Hepsi bir aradadır. Bilinçdışı haz ilkesine göre çalışır. Bütün arzuların tatmin edilmesini bekler. Oysa kronolojik zaman bize; bilinçli olarak nerede, ne zaman, ne yapmamız gerektiği konusunda bir takım gereklilikler-öncüllükler sunar. O yüzden de kronolojik zamanla ruhsal zaman her zaman birbirine paralel değil farklı şekilde gelişir. Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü özellikle içindeki Dr. Ramiz karakteri ile benim ilgimi çekmişti. Ama eseri okudukça ve gençlik çağından bu güne kadar tekrardan okudukça farklı farklı düşünceler edinmemi sağladı. Dr. Ramiz aslında karikatürel bir şekilde bir psikanalist olarak ortaya konmakta ve onun tahlilleri, öngörüleri, yönlendirilmiş rüya istekleri biraz da psikanalistin aslında gerçek zamanla nasıl uyuşmadığını da göstermektedir. Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü mizahi açıdan, ironi açısından çok keyifle okunan ama aynı zamanda bizi şu modern zamanlarda düşündüren bir kitap. Çünkü modern zaman da insanı aynen bu kronolojik zamanın –Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ndeki ayarlanmış, düzenlenmiş, yanlışı ortadan kaldırılmaya çalışılmış zaman- gibi zorlamakta; insanların hepsini aynı düzende, aynı saatte, aynı yerde, aynı işlevi yapmaya zorlamaktadır. Modern zaman hızlı bir zaman. Ona uyum sağlamak, onun peşinden koşmak gerekiyor. Oysa ruhsallık böyle değil. Ruhsal zaman kendi içerisinde değişimleri, gelişimleri ama aynı zamanda da esnekliği olan bir zaman dilimi. Dylan Tomas bunu çok güzel yazmış. “Zaman bizi tutar, bizi besler, bizi destekler ama aynı zamanda da korkutur ve sınırlar.” İşte modern zaman insanı; saatin arkasından koşan, zamanı yakalamaya çalışan, aradaki boşlukları doldurmak için elinden geleni yapan ve bunun sonucunda da yorulan, bitkin düşen ve kendisinden başka hiç kimseyle ilgilenemeyen bir insana dönüştürüyor. Tanpınar’ın uzun yıllar evvel yazdığı ama tabi ki bir klasik olarak gelen ve günümüz gerçeğini de yansıtan Saatleri Ayarlama Enstitüsü hepimizin üzerinde dikkatle durması gereken bir kitaptır. Neredeyse bu şekilde devam edersek kitabın bize gösterdiği gibi insanlıktan uzaklaşan, çevresindekilerle ilişkilerini ‘miş’ gibi yapan ve sadece zamanın tuzağına düşen insanlar olmamız kaçınılmazdır. Bunu bir şekilde düşünürken aklıma “Distopik bir şekilde de acaba bu romanı düşünebilir miyiz?” düşüncesi takıldı. Çünkü bize sanki bir şekilde uyarı vermekte; yani bu şekilde devam ederseniz, böyle bir zaman algısıyla yaşarsanız sonu iyi olmayacak demektedir. Distopik bir roman olarak Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü düşünürsek ne olur diye varsaydığımda yani biz zamanın arkasından koşan, kendimizden uzaklaşan ve sonunda da hepimiz aynı, farklılaşmayan, sadece kendini düşünen narsistik çağın bireyleri olduğumuzda daha da zor zamanlara gidiyoruz diye düşünmeden de edemedim.
Tevfika İkiz: 1961 İstanbul doğumlu. İngiliz Lisesi’nden sonra sırasıyla İ.Ü. Psikoloji Bölümü’nde lisans, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde yüksek lisans, Paris 7 Üniversitesi’nde D.E.A. Ve Paris 13 Üniversitesi’nde doktora yapmıştır. İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünde öğretim üyesidir.
(Görsel İÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünün izniyle kullanılmıştır. Her hakkı saklıdır.)