
Liz Behmoaras, Suat Derviş’in romanlarında sıklıkla, maskeleyerek de olsa, kendisini ve çevresini anlattığını, eserlerinde işlediği birçok çatışmanın da aslında kendi iç dünyasından kaynaklandığını belirtiyor. Behmoaras, Derviş’in romanlarına bu perspektiften bakıldığında söz konusu tüm bu eserlerin “basitleştirilmiş birer psiko-analiz metni” olarak görülebileceğini de ifade ediyor. “Her ne kadar eserleri belirli dönemlerde bir ideoloji taşıyıcısı olarak görülseler de bu söz konusu hesaplaşmalar ancak yazdığı son eser ile nihayete erer.” İlk romanı Kara Kitap‘tan itibaren kişisel yaşantısına ait çeşitli olay ve kişileri eserlerinde işleyen Derviş, kimi zaman çocukluğuna ait mutlu anları, kimi zaman ise yaşantısının trajik yönlerini kitaplarında kendisine konu edinir.
Dinlemek için:
Liz Behmoaras, İstanbul doğumlu, çevirmen, gazeteci ve yazardır.Yazı dünyasına önce gazetecilikle adım attı, Nokta ve Aktüel dergilerinde, Yeni Yüzyıl ve Cumhuriyet gazetelerinde, ayrıca yurt dışında Libération gazetesiyle yıllarca çalıştı. AFA Yayınları’nda danışmanlık ve çevirmenlik yaparak pek çok çeviriye imza attı. Ardından biyografik çalışmalara yöneldi. En nihayetinde de roman yazdı. Başlıca eserleri arasında, “Türkiye’de Aydınların Gözüyle Yahudiler”, “Yüzyıl Sonu Tanıklıkları” röportaj derlemeleri, “Kimsin Jak Samanon?” “Mazhar Osman Kapalı Kutudaki fırtına”, “Suat Derviş Efsane bir kadın ve dönemi”, “Bir Kimlik Arayışının Hikâyesi” biyografileri, “Sevmenin Zamanı”, “Sen Bir Başka Gittin”, “Alman Subayın Evi” ve “Lale Pudding Shop” başlıklı romanları sayabiliriz. Eserleri, Bulgarca, Rusça, Yunanca ve Arapça ’ya çevrildi. Son iki romanı İngilizce ve Fransızca ’ya çeviri aşamasında. Yazarın seçtiği biyografi kahramanları genellikle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş döneminde yaşamış olan ve bu geçiş döneminin çelişkilerini yansıtan kişilerdir. Röportaj derlemeleri ve romanları ise kimlik sorunsallığını sorgulamayı amaçlar.