
Hilmi Tezgör
Bob Marley’in 1977 yılında BBC stüdyolarında, yani sömürgeci Britanya İmparatorluğu’nun kalbinde ellerini havaya kaldırarak ve omuzlarından aşağı dökülen örgü saçlarını (dreadlock’larını) savurarak ‘Exodus’ şarkısını söylediği an, çağdaş müzikte tarihi bir andı. Şarkı Jah (Rastafari inancında Yehova’nın kısaltması) inancına sahip olanların Afrika’dan Jamaika’ya, oradaki kutsal topraklara gidişini anlatıyordu. Bu sırada arka planda Marcus Garvey ile Haile Selasiye’nin dev resimleri görünüyordu.
Gerçi Bob Marley ve grubu The Wailers daha 1973 tarihli ilk albümleri Catch A Fire ile tanınmış, 1976’da ise Bob Marley -fazla güçlü bir politik figüre dönüştüğü ve Jamaika seçimleri öncesi duruşunu belli ettiği için- suikaste uğramıştı. İki arabayla gelip evini basan teröristlerin bu saldırısında kendisi, karısı ve arkadaşları mucize eseri hayatta kalmışlardı. Suikastten iki gün sonra 80 bin kişinin karşında bir buçuk saat sahne alması ise kuşkusuz tarihi bir başka andı.
*
Biraz geriye dönersek, Afrika’dan zorunlu göç (‘exodus’) sonrasında ilk Etiyopya kilisesi 1784’te Karayipler’deki Jamaika adasında kurulmuştu. 1930’da Haile Selasiye’nin Etiyopya imparatoru olmasıyla doğan ‘rastafari’ hareketi, düşünsel açıdan dünyadaki sömürgeciliğe karşı bir tepkiydi. 1940’lardan itibaren ise Afrika kökenli Jamaika ezgileri ile rhythm&blues’un kaynaşmasından, rastafari hareketinin sesi olan ‘ska’ müziği doğdu. Bu sıralarda halk, Jamaikalı siyah aktivist/vaiz Marcus Garvey’in öğretilerinden etkilenmekteydi. 1962’de Jamaika’nın bağımsızlığını kazanmasıyla ska müziği doruğa tırmandı. 60’ların sonlarında ise ska’dan el alan reggae (“kralın müziği”) derin ritimleri ve coşkulu melodileriyle ortaya çıktı. Dick Hebdige Altkültür isimli ünlü kitabında şöyle yazıyor: “Reggae, göçlerin tarihsel dizinini tersine çeviren (Afrika-Jamaika-İngiltere) geçmişe dönük bir dizi hareketle (rastafari hareketi) geçiş yapan bir topluluğa hitap etmektedir. Bu, insanoğlunun tarih içindeki seyahatinin -kölelikten kulluğa geçiş- canlı bir kaydıdır ve bu seyahat de reggae’nin özgün yapısının hatları üzerinde planlanabilir.” (36)

Bob Marley and The Wailers’ın reggae’sinin popüler müziği dönüştürmesi görkemli bir süreçti. “Marley’in müziğinin bu şekilde bir çıkış yakalamasının önemli sebeplerinden biri şarkılarının aslında son derece melodik olmasıdır. Şarkı sözleri adadaki sömürge sistemine zehir zemberek saldırılar içerdiğinde bile müzik her zaman hoş bir tınıya sahiptir. Aslında Marley Batı dünyasını kendi yıkımına ilişkin kehanetlerle dans ettiriyordu.” (Hebdige, 111) Bob Marley, 1977 tarihli Exodus albümüyle artık bir ‘Üçüncü Dünya İdolü’ne dönüşmüştü.
Yıllar önce Türkiye’de de bir konser vermiş olan siyah müzisyen/şair Linton Kwesi Johnson “Uzun süre rastaları Jamaika toplumun paryaları olarak gördük. Küçüklüğümüzde onlarla konuşmamamız tembih edilirdi bize. ‘Eğer uslu durmazsan, rasta gelir seni götürür’ derlerdi. Bob Marley uluslararası düzeyde kabul görmeye başladığında, Jamaika orta sınıfı rasta’ya başka gözle bakmaya başladı” diyordu.
“Modern çağın tam anlamıyla protest özelliklere sahip müziği” olan reggae yalnızca müzikal bir kavram olarak kalmayıp özgürlükten, aşktan, savaştan, ölümden, yoksulluktan, eşitsizliklerden, yıkımlardan da bahsediyordu. Reggae’de şarkı sözlerinin önemi büyüktü, zira dünyanın dört bir yanında bağımsızlık savaşımı veren siyahi insanın güç ve cesaret kaynağı olma misyonunu üstlenmekteydi. Folk’tan daha çok “halkın müziği”ydi. Popüler müziğin şarkı formunu kullanarak mesajını kitlelere ulaştırabilen Bob Marley and The Wailers, 1980 tarihli Uprising (Ayaklanma) albümünde şöyle sesleniyordu: “Zihinsel kölelikten kurtarın kendinizi / Sadece bizler özgür kılarız aklımızı / Atom enerjisinden korkmayın / Çünkü hiçbiri durduramaz zamanı / Ne kadar sürecek peygamberlerimizi katletmeleri / Yanda durup izlerken biz? // Bu özgürlük şarkılarına katılmayacak mısın? / Çünkü tüm sahip olduğun, bu kurtuluş şarkıları…”
*
Exodus albümü, Bob Marley’e suikast teşebbüsünden sonraki süreçte, ekibin 14 aylığına Londra’ya çekildiği dönemde kaydedildi. Plağın ilk yüzü devrimci yanı ağır basan ve suikastin etkilerinin de görülebileceği içerikte şarkılardan oluşuyordu; ikinci yüzü ise romantik ya da hümanist aşk şarkılarından… Bu bakımdan albüm, Marley’in hem direnişçi bir kişilik hem de naif ve romantik olduğunu gösteren net bir belgeydi. Grubun albümlerini yayınlayan Island Records şirketinin sahibi Chris Blackwell, “Suikast Bob’u hem depresyona soktu, hem de şoka… Çünkü Jamaika’da onu öldürmek isteyebilecek insanlar olduğuna inanamamıştı. Sonra İngiltere’ye gidince hem kendisinin hem de müziğinin sevildiğini gördü, ilham duydu, neşesini buldu, orada 14 ay kaldı ve muhteşem Exodus albümünü kaydetti.” demişti.

Örneğin, albümün ilk yüzdeki ‘Guiltiness’ (Suçluluk) şarkısı suikaste kalkışanlara göndermeler yapar: “Bunlar büyük balıklar / Hep küçük balığı yiyip yutmaya çalışan / Ama sadece küçük balığı / Sana ne diyeceğim: Her şeyi yapar onlar / İsteklerini yerine getirebilmek için // De ki: Yazıklar olsun baskıcılara: / Kederin ekmeğini yiyecek onlar! / Yazıklar olsun baskıcılara: / Hüzünlü yarınların ekmeğini yiyecek onlar!” Ya da ‘The Heathen’ (Kâfir) isimli şarkıya bakalım: “Ne ekersen onu biçersin / Biliyorum bu bayat bir söz / Kızışırsa dövüş / Daha tatlı gelir zafer // Doğrulun özgürlük savaşçıları / Doğrulun ve duruşunuzu alın / Çünkü savaşan ve kaçıp giden / Başka bir gün savaşacaktır yine.” Yazının başında andığımız zorunlu göçü anlatan ‘Exodus’ şarkısı da plağın ilk yüzündedir.
Exodus’un ikinci yüzünde yer alan ‘Waiting in Vain’de (Beyhude Bekleyiş) ise Bob Marley şöyle yazmış: “Kapını çalıyorum üç yıldır / Ve çalabilirim biraz daha / İşe yarayacaksa, bileyim bunu / Biliyorsun, hayat acıyla dolu / Ama benim sığınağım, senin sevgin / Yanıyor gözyaşlarım, yanıyor / Beklerken, beklerken sıramı.” Biraz mizah ile karışık, karşılıksız bir aşk..
‘Turn Your Lights Down Lown’ (Kıs Işıklarını İyice)’nin sözlerinde de romantizm sürer: “Kıs ışıklarını iyice / Ve aç pencerenin perdesini / Jah’ın ay ışığı girsin içeriye / Hayatına girsin yine / Çok ama çok, çok çok uzun zaman oldu / Bu mesajı senin için sakladım, güzel kız / Ama görünen o ki hep kötüydü zamanlamam / Yine de dileğim / Bir gün sana kavuşmak.” Bu şarkı Bob Marley’in mutlu ve iyimser yüzünü tüm açıklığıyla gösteriyor bence.
Bob Marley’in mutlu hali, ‘Three Little Birds’ (Üç Küçük Kuş) şarkısının sözlerinde iyice açığa çıkıyor. İçinden geldiği gibi, hiçbir edebi kaygı gütmeden söylüyor söyleyeceğini burada: “Hiçbir şey üzmesin seni / Çünkü her bir şey düzelecek / Söyle: Hiçbir şey üzmesin seni / Çünkü her bir şey düzelecek // Bu sabah uyandım / Doğan güneşle gülümsedim / Üç küçük kuş / Kapımın kenarında / Tatlı şarkılar söylüyor / Saf ve gerçek melodileri olan / Diyorlar ki: Budur bizim sana mesajımız.”
Exodus albümünün kapanışındaki ‘One Love’ (Tek Sevgi) şarkısı iyimser, naif ve hümanist duyguların en doğrudan ve katıksız ifadesi olarak öne çıkıyor: “Tek sevgi! Tek yürek! / Toplanalım haydi ve keyfimizi bulalım / Duy ağlayan çocukların sesini: Tek sevgi! / Duy ağlayan çocukların sesini: Tek yürek! / Tanrıya şükranlarımızı sunacak / Onu övecek ve keyfimizi bulacağız // Kötü düşünceleri bir tarafa bırak / Sormak istediğim tek bir soru var: / Kendi inançlarını kalıcılığı için insanlığı yaralayan / Umutsuz günahkar için kaldı mı yaşayacağı bir alan?” ‘One Love’ bugün, müzisyenin en sevilen şarkılarının başında geliyor olabilir.
*
Üç yıl sonraki Uprising albümünde ise müzik tarihinin en güzel, en ritmik (ve en sevilen) şarkılarından biri olan ‘Could You Be Loved’ı kaydedecekti topluluk: “Seni aptal yerine koymasınlar sakın / Ve sürüye katmaya çalışmasınlar! Hayır! / Aklımız var bizim / Düşündüklerin doğru değilse canın cehenneme / Sevgi hiç bırakmaz bizi tek başına / Karanlıktan doğmak zorunda ışık / Sevilebilir misin? // Hayat yolu taşlıdır, tökezleyebilirsin / Parmağınla gösterdiğin sürece, yargılıyordur biri seni / Kardeşini sev / Sevilebilir misin?”

İngiliz donanmasından emekli beyaz bir binbaşı ile ondan yaş olarak çok genç, siyah bir annenin kısa süren ilişkisinden, babanın çekip gitmesiyle fakirliğin içine doğmuş olan Robert Nesta (Bob) Marley iniş-çıkışları olan bir insandı, ama -bazen bozulsa da- ruhsal dengesini kurabilmiş, koruyabilmiş biriydi. Öfkesini, kavgacılığını romantizmiyle, sevgi duyma becerisiyle dengeliyordu. ‘Toplu yıkım’ın tek çözüm olduğundan bahsederken ‘üç küçük kuşun’ tasvirini yapıveriyordu basitçe. Bir ‘dünya yıldızı’ için bu dengelerin kurulabilmesi hiç kolay olmamalı.
‘Exodus’ Etiyopya halkının Afrika’dan Karayipler’deki Jamaika adasına zorunlu göçüydü. Bob Marley’in kendi ‘exodus’u ise, suikaste uğrayınca Jamaika’sından Londra’ya zorunlu göçüydü. Ama sonrasında tekrar Jamaika topraklarına geri dönecekti. Ancak 36 yıl süren hayatından geriye bıraktıkları, dünyayı değiştirme potansiyeli olan bir şarkı sandığı olarak ruhlarımızı şenlendiriyor.
Kaynaklar:
Marley, A Film by Kevin McDonald, DVD, Columbia Pictures, 2002.
Hebdige, Dick. Altkültür: Tarzın Anlamı, çev. Sinan Nişancı, İstanbul: Babil Yayınları, 2004.
Hebdige, Dick. Kes Yapıştır: Kültür, Kimlik ve Karaip Müziği, çev. Çağatay Gülabioğlu, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2003.
Reynolds, Simon & Joy Press. Seks İsyanları: Toplumsal Cinsiyet, Başkaldırı ve Rock’n’Roll, çev. Mehmet Küçük. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2003.
Tezgör, Hilmi. Şarkıdaki Şiir, İstanbul: İletişim Yayınları, 2012.
https://www.udiscovermusic.com/artist/bob-marley/bob-marley-exodus/
https://www.billboard.com/articles/news/7817549/bob-marley-exodus-anniversary-album
https://www.azlyrics.com/lyrics/bobmarley/exodus.html
Bob Marley & The Wailers / Exodus – CD/LP, Island Records, 1977.