.

Meryem Ana’nın Peşinde: Agartha Tünelleri

Erkan Erten’in 90’ lı yıllardan bugüne yaptığı araştırmalar sonunda kurgusal bir bütünlükle kaleme aldığı Agartha Tünelleri yayımlandı. Kitabında Kız Kulesi’nin sırlarla dolu hikâyesini, İstanbul’un aslında Meryem Ana’nın şehri olduğuna dair bulguları ve İstanbul’un altındaki tünellerden tarihi mekânlara geçitlerin olduğunu, birbirine bağlı birok farklı hikâye ile işleyen Erten, dünyanın en eski bilinmeyen yer altı ülkesi Agartha’nın serüvenini okurlarla buluşturuyor.

Agartha Tünelleri Thule Cemiyeti kurucusu Şefik Hüsnü olarak bilinen Baron Von Sebottendorf, 1456 yılında İstanbul’a gelerek kutsal emanetlerini almak isteyen İtalyanlar, II. Abdülhamit’in emanete ulaşarak teşhir etmesi, Kız Kulesi efsanelerinden birinin yeniden gün ışığına çıkması gibi yaşanmış hikaye ve ana karakterlerin kurgusal bir dille anlatıldığı merak uyandıran çarpıcı bir roman.

Agartha, Atlantis ve Mu kıtalarının yıkımı öncesinde oralardan kaçan ve yer altında yaşamlarına devam eden üstün ırkın ülkesi. Yer üstüne birkaç kez çıkmayı denemelerine rağmen, insan ırkının yeterince medeni olmadığına kanaat getirerek tekrar yer altına çekilirler ancak yer üstü ile bağlarını hiç kesmezler. Yeryüzünde Agartha’ya ulaşılan birçok kapı ve geçit olduğu, bu tünellere girip kaybolanlardan bahsedilir. Donuktaş Mabedi ve Kapalıçarşı’da bu tünellere girip kaybolan insanların haberleri, Çemberlitaş altında Hz. İsa’nın çarmığa gerildiği çiviler ve kutsal kâsenin olduğu iddiaları. 1918 senesinde Vatikan’dan gelen papazların yakalanıncaya kadar gizlice bu alanı kazmaları, 1929 senesinde Danimarkalı Teosof Vett’in kazma girişimleri, birkaç yıl önce İstanbul’un röntgeni çekildiği ve Çemberlitaş Meydanı’nın altında aynı şekilde bir meydan daha olduğu iddia edilmesi gibi onlarca nedenden Agartha’nın en yüce giriş kapısının İstanbul’da olduğu fikrinden yola çıkarak, bu kapıyı açan tek ve kutsal anahtar Meryem ve ona ulaşmak için birbiriyle mücadele eden iki grubun hikâyesi.