.

Bir Fantastik Edebiyat Klasiği: Yeşil Surat

Özlem Karahan

Avusturya edebiyatında fantastiğin öncü isimlerinden biri olan Gustav Meyrink, 1900’lü yılların başından itibaren kaleme aldığı eserleriyle dönemine damga vuran yazarlar arasındaydı. Başta 1915 yılında ilk kez yayımlanan romanı Golem olmak üzere, Almanca olarak kaleme aldığı eserleri yaşadığı çağı aştı; öyle ki Meyrink bugün de fantastik edebiyatın en büyük isimlerinden biri olarak gösterilmeye devam ediyor.

İthaki Yayınları, yazarın eserlerini art arda Türkiye’deki okurlarla buluşturmaya devam ediyor. Merlink’in en ünlü eserleri arasında yerini alan Yeşil Surat, Damla Meşeli çevirisiyle, yayınevinin Karanlık Kitaplık serisi kapsamında raflarda yerini aldı.

Bir kıyamet öncesi hikâyesi

Eserlerinde gerçeklerden beslenen bir kurmaca oluşturan Merlink, Yeşil Surat’ta yine her satırı gizem ve gerilim dolu ama bir yandan felsefi yanı da ağır basan bir hikâye anlatıyor.

Roman, savaş sonrasında, Golem’in Prag’ına çok benzer biçimde tasvir edilen Amsterdam’da geçiyor. Tüm Avrupa savaştan etkilenmiş, insanlar yaşadıkları şehirleri, ülkelerini, evlerini terk etmiştir. Bu sürgünlerden ve göçlerden en çok etkilenen şehirlerin başında Amsterdam gelir. İnsanlar ya bir umut burada yeni bir hayat kurmak için ya da gidecekleri yeni şehir öncesinde bir ara durak olarak Amsterdam’a dünyanın dört yanından akın etmektedir.

Böyle bir insan kalabalığının, kasvetin ve çeşitliliğin ortasında, henüz üç haftadır Amsterdam’da olan Fortunat Hauberriser, şehrin en ünlü Yahudi caddesi olan Jodenbreestraat’ta dolaşırken, karşısına oldukça renkli, göz alıcı bir vitrini olan ve tabelasında Chidher Yeşil’in Bilmeceler Dükkânı yazan bir dükkân çıkar. Merakla içeri giren kahramanımız, bu sihir eşyaları satılan ve sihir eğitimi verilen dükkânın ve birkaç garip müşterinin arasında buranın yemyeşil suratlı, uzun boylu, alnında bir bağ olan ürkütücü sahibiyle tanışır. Yüzlerce yıldır dünyada olduğuna dair bir şeyler söyleyen bu adamla tanıştıktan sonra Hauberriser’in hayatı artık eskisi gibi olmayacak, kahramanımız bu adamın ve gizeminin peşine düşeceği bir yolculuğa ortasına atılacaktır.

Yolu bu Yeşil Surat’la kesişen tek kişi Hauberriser değildir. Onun yakın arkadaşı Baron Pfeill, yıllar önce onu Leiden’daki Oudheden sergisinde gördüğünü iddia etmektedir. Çok geçmeden ortaya Eva isimli bir kadın çıkar. Bu kadın, ölen babasının kendisine kıyametin yakın olduğuyla ilgili çocukluğundan bu yana hikâyeler anlattığını, “yalnızca ölümü tatmayacak olan tarihöncesi insanın (…) yeşil yüzünü görenlerin bu kıyametten sağ çıkacağını söylediğini” aktarır. Eva da işte bu Yeşil Surat’ın peşindedir. Böylece kahramanlarımız, mistik hikâyelerin, dini anlatıların ve gizemin eksik olmadığı bir yolculuğa başlarlar.

Savaş karşıtı bir fantastik roman

Meyrink, romanda savaş günlerinin dehşet dolu manzarasını incelikle anlatıyor. Savaşın özellikle orta sınıfı nasıl yok ettiğini, insanlığın nasıl bir trajedinin merkezinde olduğunu bir ressamın tablosunda fırça darbeleriyle açıkça gösterdiği gibi, kelimeleriyle sayfalarda göstermeyi başarıyor. Anlattığı her hikâyede savaş karşıtı fikirlerini satır aralarına incelikle yerleştiren, barışa dair derin düşüncelerini paylaştığı aforizma niteliğindeki cümlelerini eserlerinden sakınmayan yazar Yeşil Surat’ta da savaşa kin kusmaktan geri durmuyor; “İnsanlar daha sık gülümseselerdi muhtemelen daha az savaş olurdu.” diyor.

Öte yandan Almanya’da ilk kez 1916 yılında yani Birinci Dünya Savaşı bitmeden üç yıl önce yayımlanan bu roman, savaşın bitmesiyle dünyada hiçbir şeyin daha iyiye gitmeyeceği önceden okura haber veren bir hikâye olma özelliği de taşıyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında, bu savaş için atılan “bütün savaşları bitirecek savaş” sloganlarına katılmadığını yine bu eserine açıklıkla belirten yazar, savaşın sonunda aydınlanma yerine daha büyük karanlıklar, dünyanın dört yanındaki insanlar için göç, sürgün ve sefalet dolu günlerin geleceğini de adeta haber veriyor.

Yazarın bir savaş sonrası ile kıyamet arifesinde bir grup insanın yaşadığı mistik bir hikâyeyi anlattığı bu romanı, gerçek dünyada henüz atom bombası icat edilmemişken, kıyameti tam da bir atom bombası patlamasının görüntüsü olarak tasvir ediyor.

Belli açılardan tipik bir “erkek” romanı

Öte yandan bu romanın yazar-anlatıcısının kadınları, Yahudileri ve siyahları pek de “sevmediğini” söylemek mümkün. Romanın yazar-anlatıcısının kadınlara yüklediği misyon oldukça geleneksel ve kadın hakları savunucularının edebiyat da dâhil olmak üzere hayatın her alanında yok olması için mücadele ettikleri türden. Kadınların en büyük var oluş sebeplerinin hayatlarındaki erkeklere en iyi şekilde bakıp onları mümkün olan en büyük mutluluğa ulaştırmak için durmadan çalışmak olduğunu savunan anlatıcı, romanın iki kadın karakterinden biri olan Eva üzerinden, kadınların kamusal hayatta erkeklerle rekabet etme girişimlerinden tiksinti duyduğunu açıkça belirtiyor.

Romanın bir Yahudi karakterini; “(…) suratı genellikle Rus Yahudilerinin tipik özelliği olan kurnazlığın oldukça tiksindirici niteliklerine de sahip değildi,” sözleriyle tasvir eden yazar, romandaki tek cinayeti de “vahşi” olduğunu birkaç kez vurguladığı bir siyah karaktere işletiyor.

Felsefe ve mistisizm bir arada

Meyrink’in kaleme aldığı romanları kolay okunan, sadece fantastik ögelerle bezenmiş bir roman olarak eline alan okur hayal kırıklığına uğrayacaktır. Yazar, her eserinde betimlediği karanlık dünyalar aracılığıyla varoluşa, hayatın anlamına ve daha birçok felsefi soruya derinlikli cevaplar arıyor. ‘Yeşil Surat’ da bu sorgulamaların bolca yerini aldığı bir roman. Bu anlamda kesinlikle hızlıca okunup geçilecek türden bir kitap değil, biraz ağır olduğunu baştan söyleyelim.

Kendisi de gerçek hayatta büyülerle, okült inaçlar ve Doğu mistisizmiyle oldukça ilgili olan yazar, hemen her eserinde yaptığı gibi bu romanında da kutsal kitaplara ve dini efsanelere sık sık göndermelerde bulunuyor, gerilimi artırmak için mistik olandan sık sık faydalanıyor. Sadece bu değil; çeşitli dinlere ve inançlara dair hikâyeler, efsaneler ve kutsal kitap alıntıları bu hikâyede kendine oldukça geniş yer buluyor.

Gücünü yaratıcılığından ve özgünlüğünden olduğu kadar gerçek hayattaki olay ve mitlerin yanı sıra düşünsel derinliğinden de alan sağlam bir fantastik roman okumak isteyenlerin kaçırmaması gereken Yeşil Surat raflarda.