Yağmur Yıldırımay Bayrakçı
Kemal Tahir’in kitaplarıyla ilgili 1955 yılına tarihlendirme yapılsa da yazarın daha öncesinde bir gazetecilik geçmişi olduğu bilinir. 1930’lu yıllarda Nâzım Hikmet, Kerim Sadi gibi isimler vasıtasıyla sol düşünceyle tanışan Kemal Tahir’in bu yıllarda derlediği röportajlar hem dönemine hem de düşünsel seyrine dair bilgiler verdiği için önemlidir. 1936 yılında yayımlanan Nâmık Kemal İçin Diyorlar ki ve 1936 Modeli Gençler ve Zavallı Peyami Safa başlıklı broşürler bu röportajları kapsamaktadır. Mehmet Güven Avcı, geçtiğimiz aylarda Ketebe Yayınları’ndan çıkan Kemal Tahir’i Okuma Kılavuzu ile yazarın romanlarını sınıflandırarak bir okuma önerisi sunmuştu. Tahir hakkında yazılanlarla, özel dergi sayılarına, yazarın romancılığı hakkındaki düşüncelere yer vererek bütüncül bir okuma önerisiydi bu. Avcı, Türk modernleşmesinin başka bir pencereden yorumlanmasına olanak sağlayan bu kitabın yanına eklediği 1936 Model Gençler – 1930’ların Edebiyat Ortamı ve Kemal Tahir ile yazarın düşünsel dünyasını şekillendirirken nelere başvurduğunu, nelerle uğraştığını gösteriyor.
Mehmet Güven Avcı, röportajlardan önce yazdığı giriş yazısında Kemal Tahir’i bu röportajları yapmaya sevk eden saikleri anlatır. Önce, Kemal Tahir’in röportaj serisine neden Nâmık Kemal ile başladığını açıklar. 1930’ların başında cereyan eden “vatan ve hürriyet” kavramları Nâmık Kemal ismi ile birlikte anılır. “İstibdada karşı en cesur sesle haykırmasını” bilen idealist Nâmık Kemal, 1940’ların ortasına kadar üniversitelerde, halkevlerinde, süreli yayınlarda sıklıkla zikredilir. Milliyetçi söylemde güçlü bir yankı bulan Nâmık Kemal’in bu sahiplenişi, tam tersi düşünen aydınları da söz söylemeye iter. Nitekim Sadettin Nüzhet, Nâmık Kemal’in milliyetçi değil, ümmetçi bir söyleme dâhil edilebileceğini savunur. Kerim Sadi ise, onun “vatan, hürriyet” kavramlarıyla anılmasına karşı çıkışını sınıfsal bir temele dayandırır; ona göre yazarın bu yaptığı “tedricen kümeleşen burjuvazi”dir. Bu durum, Nâzım Hikmet ile Peyami Safa arasındaki kalem kavgasına da sirayet eder. Kemal Tahir’in de böyle bir ortamda Nâmık Kemal üzerinde konuşması şaşırtıcı değildir.
Avcı, kitapta Nâmık Kemal İçin Diyorlar ki broşüründe yer alan röportajları vermeden önce broşür hakkında neler söylendiğini farklı tarafların verdiği demeçlerden, yazılardan hareketle özetler. Bu, bir yandan literatürün kayda alınması, bir yandan da Kemal Tahir’in kimleri karşısına, kimleri yanına aldığını göstermesi açısından önemlidir. Nâmık Kemal İçin Diyorlar ki’deki röportajlar, Nâmık Kemal’e ilişkin soldan bir eleştiri olarak tartışmada yerini almış, 1936’da yayımlandıktan sonra Milli Türk Talebe Birliği, kendi yayımladıkları broşürle Kemal Tahir’i eleştirmiştir. 1936 Model Gençler ve Zavallı Peyami de birliğin eleştirilerine cevap mahiyetindeki bir metindir. Tahir ile birlikte Ahmed Cevad’ın da yazıları bulunan çalışmada Tahir’in yazılarında Kerim Sadi ve Nâzım Hikmet etkisi görülür. Tüm bunlar, Kemal Tahir’in 1930’larda edebiyat ortamında nerede konumlandığını, vatan, hürriyet gibi meselelere hangi aralıktan baktığını, dönemin yayın ilişkisinin nasıl sürdüğünü göstermesi açısından tarihî bir öneme de haizdir.
Bu yeni derlemede Nâmık Kemal İçin Diyorlar ki içinde yer alan tüm röportajları bir arada bulmak mümkün. Bu röportajlara katılan isimler şöyledir: Falih Rıfkı, Vâ-Nû, Hüseyin Cahit, Peyami Safa, Ercüment Ekrem, Sadettin Nüzhet, Kerim Sadi, Doktor Fuat Sabit, Nâzım Hikmet, Hüseyin Avni, Suat Derviş. Kemal Tahir, “Bu Anketi Niçin Yaptım?” başlığıyla kısaca Nâmık Kemal ile ilgili yapılan tartışmaları anlatır. Ölümünün 47. yılında İstanbul Üniversitesi’nde yapılan anmada onun hakkında ilk söylenecek sözün, “çöküntülü muhit içinde kimseyi satmadan yaşadığı” üzerine olacağına inanan Kemal Tahir bunu duyamayınca bu anketi yapmaya karar verdiğini söyler. Sorduğu sorular arasında Nâmık Kemal’in sosyal hayatı, liberalizm görüşü ve o günkü durumuyla karşılaştırılması, din, milliyet, vatan telakkisi, laiklik, gazeteciliği, inkılapçı olup olmadığı konuları vardır. Kemal Tahir’in röportajları sadece soru-cevap şeklinde yayımlamaması; konuştuğu yazar hakkında yorum yapması, okurla konuşur gibi anlatması, onun da konu ve yazar hakkında ne düşündüğünü anlamamıza yardım eder. Ayrıca bazı yazarların gönülsüzlüklerinin onu çeşitli yolları ittiğini, ama pes etmediğini görmek de röportajların keyifli taraflarından. Mesela Ercüment Ekrem Talu önce konuşmak istemeyince durumu nasıl kotardığını şöyle anlatıyor Kemal Tahir:
“Önce konuşmak istemedi. Baktım, bunca senelik Ercüment Ekrem’i meth ü sena ile yola getiremeyeceğim. Başka bir çare düşündüm. Oğlu Muvakkar Talu sınıf arkadaşımdı. Karşımdaki insan her şeyden önce bir babadır ve babalar evlatlarından açılan sözlere alaka göstermemek edemezler.
‘Oğlunuz Muvakkar’la bir sınıfta, bir sırada okuduk’ dedim.
İyi şeyler hatırlamış bir çocuk gibi gülümsedi.”
Röportajlardan anlaşıyor ki Nâmık Kemal’i “söz ebesi” olarak gören de var taktığı “hürriyet madalyası”nı takdir eden de; yani oldukça çeşitli görüşleri barındırdığını söylemek mümkün.
1936 Model Gençler ve Zavallı Peyami’de Kemal Tahir’in dili biraz serttir. Ona göre “talebelerin çıkardığı, ağzı süt kokan, basit ve basit olduğu kadar kuzu gibi broşür hakikati haykırıyor: Aldananlar yine delikanlılar. Aldatanlara gelince: Onların zaten ne kadar dönek ne kadar kandırmakta ve atlatmakta usta oldukları, yazılarından, hatta cümle tertiplerinden belli”dir. Bu broşüründe Kemal Tahir, Nâmık Kemal İçin Diyorlar ki’ye gelen eleştirilere cevap verir. Özellikle Peyami Safa’nın dışında İsmail Habib’in kendi anketleri hakkında “suyu bulandırmak” ifadesini kullanmasına epey kızan Kemal Tahir, yazısının sonunda “satılmışlardan” olmadığını vurgular.
1936 Model Gençler – 1930’ların Edebiyat Ortamı ve Kemal Tahir 1930’larda gençlerde karşılık bulan Nâmık Kemal ilgisi vesilesiyle Kemal Tahir’in yaptığı röportajları bir arada bulundurması açısından önemli bir kitap. Kemal Tahir’in soruları, bu sorulara verilen cevaplar, Tahir’in hakkında söylenenler de döneme dair algımıza katkı sunuyor.