Sanat Kritik’te yayımladığımız Naci Sadullah’ın 1936 yılında Son Posta gazetesinde yaptığı “en iyiler” anketinin sorularını, son 20 yıldaki edebiyat ortamımız hakkında fikir sahibi olmak için günümüzün edip ve muharrirlerine sorduk. Ankete katılan herkese çok teşekkür ederiz.
Figen Şakacı, İbrahim Yıldırım , Asuman Susam, Eyüp Tosun, Meltem Gürle, Niyazi Zorlu, Sevin Okyay , Kaya Tanış, Cihan Aktaş , Cihat Duman, Çimen Günay-Erkol, Murat Çelik, Zekiye Antakyalıoğlu ve Ali Özgür Özkarcı’nın ardından Ali Budak’ın cevapları burada.
2000’li yıllarda:
1.
-En Kuvvetli Şair Kimdir?
ŞERİF FATİH AKKAĞIT
-En İyi Şiiri Hangisidir?
Kayıp Takvimi (Mühür Kitaplığı, 2017) adlı şiir kitabında bir destan bütünlüğünde yer almış ‘O Adam’ şiirleri
Kayıp Takvimi, 1986 Elazığ doğumlu Şerif Fatih’in 2015 yılında yayımladığı Bulutlar Gökyüzünde’den sonraki ikinci şiir kitabı… Bulutlar Gökyüzünde’nin ana izleği kadındı. Şair kadını yalnızlığın, isyanın, özgürlüğün asıl imgesi yapmıştı.
Kayıp Takvimi’nde ise ana izlek erkek… Erkeği “O Adam” imgesi altında ele alıyor ve yeniden tanımlıyor. ‘O Adam’ Homeros’un Odysseia Destanı’ndaki baş kahraman Odysseus’a gönderme de yapıyor. Duygusallığı düşünsellikle bütünleştiren şair, esere hem aktör hem de izleyici olarak giriyor. Kısacası, efsaneler, mitolojiler, destanlar, epik metinler ve kutsal kitaplarla örülü bütünlüklü bir şiir kitabı Kayıp Takvimi.
Ve işte ‘O Adam’ şiirlerinden biri:
Rüyalar Kitabı -I-
rüyasında, insan ömrüyle yedi yıl, ruhunda
yalnızlığın çobanıyla o yaşlı umuduyla
dağa tırmanıyor
öteki O Adamlar inerken
dağa tırmanıyor rüyasında
şimdiki zamanının ipinde iki cambaz yürürken karşılıklı
önceki tırmandıkları düşüyor sırtındaki çuvaldan ardına
önünde, gölgesini takip ediyor çocuklar
birkaç deli O Adamlık dileniyor Tanrı’dan
bir taşı teselli etmededir anneler
dağını değiştirmektedir diğer O Adam
ötede bir kadın kendi yokluğuna duvar örmekte
her tırmanış gurbetle tabir edilir rüyada
her iniş ayrılık
bütün O Adamlar bilir, tırmanmanın öldürmek olduğunu
gözlerindeki karanlıktan içinin derin kuyusuna
düştüğümüz kadını
ey etrafımızda hayali çember olan kader
ey geri dönmenin yel değirmeni ömrümüzün
hiçbir O Adam uyanmıyor
çünkü dağın ateşli alnına
ıslak tülbent koyuyor
adımlarıyla her çıkan
zaman duvarsız evdir rüyada
anıların aç kurtları ulurken bir kadından
uyan O Adam
O Adam uyan!
2.
-En Büyük Hikâyeci Kimdir?
SİBEL K. TÜRKER – AYŞEGÜL ÇELİK – ŞULE GÜRBÜZ
-En İyi Hikâyesi Hangisidir?
Sibel K. Türker’in Öykü Sersemi (Doğan Kitap, 2005, Can, 2012) Ayşegül Çelik’in Kağıt Gemiler(YKY, 2010, Can, 2013) ve Şule Gürbüz’ün Coşkuyla Ölmek (İletişim, 2012) kitaplarındaki bütün hikâyeleri.
Türk kısa hikâyeciliği son 25-30 yılda büyük ilerlemeler kaydetti. Bugün de yüksek çizgilerdeki bu alımlı yürüyüşünü sürdürüyor. 2000’li yıllarda ortaya çıkan iyi hikâyecilerimizin büyük kısmını da kadınlar oluşturuyor. Bunu da ayrıca çok önemli buluyor, çok daha renkli ve nitelikli ilerlemelerin müjdecisi olarak görüyorum.
Sibel K. Türker, Ayşegül Çelik ve Şule Gürbüz’ü ise 2000’li yıllarda eser vermiş bu hikâyeciler içinde biraz daha öne çıkmış buluyorum. İçlerinden birini seçmek istemiyorum, çünkü her üçü de hem Türkçeleriyle hem anlatımları hem de kurgularıyla çok başarılılar. Sibel K. Türker’in Öykü Sersemi (Doğan Kitap, 2005, Can, 2012) Ayşegül Çelik’in Kağıt Gemiler (YKY, 2010, Can, 2013) ve Şule Gürbüz’ün Coşkuyla Ölmek (İletişim, 2012) kitaplarındaki bütün hikâyeleri benim tercihlerimi oluşturuyor. Bu hikâyelerden birer tanesini seçmeyi de gönlüm razı olmuyor.
3.
-En Kuvvetli Romancı Kimdir?
GÜNHAN KUŞKANAT
-En İyi Romanı Hangisidir?
Hiçkimse’nin Anısı (Doğan Kitap, 2016)
Günhan Kuşkanat, Hiçkimse’nin Anısı romanında, edebiyatımızda pek alışık olmadığımız bir tarzı ve kurguyu başarıyla deniyor. Yaşadıklarının “bazı”larını unutmaya çalışan bir yazar, bir süre sonra “tamamı”nı unutmanın som karanlığında kalakalıyor. Zira o bir ‘alzheimer’ hastasıdır. Bir hastane odasında belleğini yavaş yavaş kaybedişinin hüznünü yaşar ve yaşatırken “düş”le “gerçek” arasındaki ince çizgide savrulup durmaktadır. Mütemadiyen tutulan notlar ve ses kayıtlarıyla yaman bir direnişin gerçekliğiyle silik bir geçmişin dumanlı hatıraları arasındaki bu savruluş bir süre sonra eseri fantastik bir içerik ve belirsizlik kazandırıyor. Hayallerle hakikatler birbirine karışıyor. Ama bu durum, akışı da tecessüsü de uyutmuyor; tam aksine adeta kamçılıyor ve soluk soluğa bırakıyor. Büyülü bir anlatım rüya gibi sahneler, aşklar, umutlar, korkular, ölümler…
Hiçkimse’nin Anısı, yazmaya öyküyle başlayan ve daha ilk kitabı Kış Leylekleri ile 2005’te Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü kazanan Günhan Kuşkanat’ın Kıyısız Gemiler, Evvel Aşklar Masalı,Beni Çocukluğumdan Öp’ten sonraki dördüncü romanı… Kuşkanat, insanın kendi içinde yaşadığı kavgaları ve hayatla giriştiği hesaplaşmaları ince bir mizah anlayışı ve ironik bir duyarlılıkla mercek altına aldığı bu romanında da okuyucuyu, sıradan bir akışı olmayan, zor fakat çok heyecanlı bir okumaya çağırıyor. Çünkü o yazmayı bir çığlık olarak görüyor, okuyanın da yazan gibi acı çekmesi ve yorulması gerektiğini düşünüyor:
“İnsan ölmeyi yaşama arzusu azaldığı için değil, tam tersine, gerçekte hayatının çok farklı olmasını istediği için, bu olabilirliğin ve bu imkânsızlığın ikisini de aynı anda büyük bir acı duyarak gördüğü için ister…”
…
Ali Budak, Yeditepe Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü başkanı.