Naci Sadullah
En kuvvetli şair, romancı ve hikâyecimiz kim?
Ahmet Refik “Ben,” diyor, “en üstün şairimiz diye çok sevdiğim Yahya Kemal’i bilirdim. Çünkü Yahya Kemal bizde şiir okuma ahengini yaratan üstattır: Gençliğe, inşat noktasını tıpkı bir orkestra şefi gibi nakşettirmiştir.
Sonra o, ilhamını sade hislerinden değil, zengin kültüründen alan bir şairdir. Tarihin ince noktalarını sezmekte öyle üstadane bir mahareti vardır ki, müverrihliğe kalkışsa Michelet’ye rahmet okutabilir.
Bence onun Nedim’e yazdığı nazireler, Nedim’in şiirlerinden çok yüksektir. Ve onun şiirlerinde ben, losyon hâline sokulmuş keskin bir lale ve sümbül kokusu duyarım. Fakat beni beynelmilel bir musiki gibi saran yepyeni ve gür bir ses var ki, Yahya Kemal’i yüreğimdeki tahtından indiriyor: Nazım Hikmet…
Nazım Hikmet’in sesi, zevkten, sümbülden ve laleden büsbütün başka şeyler söylüyor. Ve o, söyledikleriyle de söyleyiş tarzıyla da kendisinden evvel gelenleri silik bırakan bir çığır açıyor. Bu yepyeni çığırın, ıstırapları besteleyen kuvvetli marşı, kanatları kırılmış yürekleri, 150 voronof şırıngası gibi diktiriyor.
Aksini iddia edeceklerle konuşabilirim fakat bir şartla: Nazım Hikmet’in şiirlerini kendi ağzından dinlemek fırsatını bulmaya çalışsınlar! Çünkü onun şiirlerini başka ağızlardan duymak, faraza Kosa İsmail dedenin eserlerini, hiç musiki terbiyesi görmemiş sokak şerbetçilerinden dinlemeye benzer!”
“Ya romancılar?”
“Bence Meşrutiyet’ten sonraki romancılarımızın ve hikâyecilerimizin en kuvvetlisi Reşat Nuri’dir. Çünkü o duyuyor ve duyurmasını biliyor!”
N.S.
7 Nisan 1936