İlk kez 1880 yılında yayımlanmıştır. Abdülhak Hâmid’in kahramanlık mücadelesinin anlatıldığı bu piyes ilk olarak başkahraman olan İskender ile Aristo arasındaki diyalog ile başlamaktadır. Daha sonra bu diyalog kısmı İskender ve Keşmir ülkesinin prensesi Sumru’nun diyaloğu ile devam etmektedir. Bundan sonraki bölümde ise İskender ile Sumru arasındaki aşk anlatır. Dünya fatihi olarak yetişen İskender hocası Aristo’nun sözlerinin etkisiyle de aşkı ile dünyaya hâkim olma mücadelesi arasında kalır ve aşkı yerine hâkimiyeti seçer. İskender bu hâkimiyet düşüncesi ile Hindistan seferi sırasında Pencap’ı almak ister, Sumru bu duruma engel olmaya çalışır ancak başarılı olamaz. Bu durum karşısında Sumru Keşmir hükümdarı olan ağabeyi Eşber’e İskender’in Pencap’ı almak istediğini ve bu duruma engel olmamasını söyler. Ancak bu durum karşısında Eşber ülkesini savunmaktan vazgeçmez. Daha sonra İskender Eşber’i ikna etmesi için Sumruyu Keşmir’e yollar. Sumru ağabeyini ikna etmeye çalışır ancak Eşber durumu yanlış anlar, kız kardeşini ölüm ile cezalandırır ve şehrin en yüksek kulesine astırır. Bu sırada Sumrudan belli bir süre haber alamayan İskender mücadeleye başlar, o esnada Sumru’nun Eşber tarafından öldürüleceği haberi gelir. Bu durum karşısında İskender engel olmak için Keşmire gitmeye çalışır ona Dara hükümdarının kızı Rukzan engel olmaya çalışır ancak İskender Rukzanı ezip geçer. Rukzan çok sevdiği adam İskender tarafınadan öldürülür. İskender ile Eşber arasında savaş başlar ve savaş İskender’in galibiyetiyle sona erer. Savaş sonrasında İskender ile Eşber karşı karşıya gelirler. İskender Eşbere kılıcını geri verir vermez Eşber intihar eder. İskender zaferin ardından harap olan Pencap da iki kardeşin ölüsü ile karşı karşıyayken hocası Aristo gelir. Aristo Rukzan’ın da ölüsünü getirir. Aristo’nun ”Zafer veya hiç!” sözü ile oyun biter.