
Ahmet Midhat Efendi’nin Dürdane Hanım adlı romanı Tercümân-ı Hakikat gazetesinde tefrika edildikten sonra 1882’de risale şeklinde yayımlanmıştır. Roman 5 kısımdan müteşekkildir. Birinci kısım “Acem Ali Bey”, ikinci kısım “Ayşe Ebe”, üçüncü kısım “Ulviye Hanım”, dördüncü kısım “Memduh Bey”, beşinci kısım ise romana ismini veren “Dürdane Hanım” faslıdır. Roman, genç bir kadın olan Ulviye Hanım’ın başından geçen maceraları, aşk, intikam, suç, ceza, adalet kavramlarını, ilişkiler yumağında ilgi çekici ve yer yer abartılı bir şekilde okuyucuya aktarır.
Romana adını Dürdane Hanım vermiş olsa da baş karakter Ulviye Hanım, nâm-ı diğer Acem Ali Bey’dir. Ulviye Hanım kendisine macera arayan zengin bir duldur. Annesiyle Mısır’dan gelip İstanbul’a yerleşmişlerdir. Çok zengin oldukları söylenmektedir. Kendisine macera olarak yalı komşusu Dürdane Hanım’ın hayatını gözetlemeyi seçer. Halveti yalısında yaşayan Dürdane’nin odası tam da Ulviye Hanım’ın bahçesi tarafındadır. Baba dostu yaşlı bir İngilizden telefonla uzaktaki seslerin dinlenebileceğini öğrenen Ulviye Hanım, bir gece yarısı gizlice kabloyu Dürdane’nin odasına bağlar. Artık bütün sesler odasına kadar gelmektedir. Buradan dinlediği seslere göre genç Dürdane’nin Mergub Bey isminde bir yalı çapkını ile görüştüğünü öğrenir. Mergub, haftada bir kez yalıya gelerek Dürdane’yi görmektedir. Ayrıca Dürdane hamiledir. Kızın evlenme isteği ise, Mergub Bey tarafından çeşitli bahanelerle kabul görmemektedir. Mergub Bey evlenmeye yanaşmadığı gibi doğumu yaklaşmış bulunan Dürdane’den doğacak çocuğu öldürmesini istemektedir. Mergub’u çılgınlar gibi seven Dürdane ise bu isteğe karşı çıkamamakta, Mergub’u kaybetmemek için her şeyi sineye çekmektedir. Haftalar sonra olaylara vâkıf olan Ulviye Hanım bu duruma son derece kızar. Aklına gelen ilk fikir erkek kılığına girerek Dürdane’nin intikamını Mergub’dan almaktır. Planını adım adım uygulayarak erkek kılığına girer. Artık ismi “Acem Bey”dir. Acem Ali Bey olarak barlar alemi Galata’ya gider. Orada birtakım kavgalara karışır ve kendisine bir çevre edinir. Edindiği çevreden namlı kabadayı Çerkez Sohbet Bey’le iyi dost olur. Artık doğum vakti yaklaşan Dürdane ise odasından çıkamamakta, ne yapacağını düşünmektedir. Bu sırada ona Gülbeyaz Kalfa refakat etmektedir. Dürdane’nin yardıma ihtiyacı olduğunu bilen Ulviye Hanım, Ali Bey kılığıyla arkadaşı Sohbet’e işbirliği teklif eder. Hemen bir plan yaparlar. İşinin ehli bir “ebe”yi kaçırırlar, konuşmaması için ölümle tehdit ederler. Bir gece gizlice Dürdane’nin odasına girerler. Hızır gibi yetişen bu yardım Dürdane’yi sevindirir. Ayşe Ebe’nin yardımıyla çocuk doğar. Bir bakıcıya ihtiyaç vardır. Bebek yalıdan alınarak Ulviye Hanım’ın annesine verilir. Aradan günler geçer, Ulviye Hanım Dürdane’ye tanışma ziyaretine gider. “Acem Ali Bey” kimliğini açık etmeden Dürdane’ye bütün sırlarını bildiğini, telefon hattı ile bütün konuşmaları dinlediğini itiraf eder. Eğer isterse Mergub’dan intikamını alabileceğini söyler. Mergub’un kendisini oyaladığını ve bir sahtekar olduğunu bildiğini söyler. Fakat Dürdane Mergub’u öldürmek yerine son kez kendisine getirilmesini ister. Ulviye tekrar Acem Ali Bey kılığına girerek Çerkez ve adamlarıyla Mergub’un yalısını basar. Karşı koymayı sonuçsuz gören Mergub onlarla gitmeyi kabul eder. Dürdane’nin odasına girerler. Dürdane gizlice Ulviye’nin annesinden getirttiği bebeği Mergub’un kucağına verir. İstemeyerek de olsa bebeği kucağına alan Mergub Dürdane’ye evlenebileceklerini söyler. Fakat Dürdane artık böyle bir teklifin kensini ilgilendirmediğini, tek amacının intikam olduğunu söyler. Seçtiği intikam şekli ise ironiktir. Kendisini zehirlediğini, Mergub’un ise sağ kalarak ömür boyu vicdan azabıyla yaşayacağını velhasıl hesaplaşmanın mahşere kaldığını söyleyerek son nefesini verir. Aradan geçen altı ay içinde Çerkez Sohbet ve Ulviye evlenir. Başka bir kadınla evlenen Mergub ise evliliğinin on beşinci gününde karısının eski aşığı tarafından bıçaklanarak öldürülür.