Kavkı: Kabuk
“… tabanlarını doğrayacak kavkılara basmamağa çalışa çalışa…” (94)
Atlangıç: Atlama taşı
“Buraya gelesiye, kayalar atlangıç gibi sıralanmıştı sanki…” (94)
Ansımak: Anımsamak
“Ansızın bir şey ansıdı.” (97)
Çevren: Ufuk, göz erimi
“Denizin, çevren çizgisinin saltık yataylığına baka baka dünyada bir başka boyut olduğunu unutmuştu sanki.” (97)
Saltık: Mutlak
“Denizin, çevren çizgisinin saltık yataylığına baka baka dünyada bir başka boyut olduğunu unutmuştu sanki.” (97)
Çokuşmak: Üşüşmek, toplanmak
“Arıların çiçeklere çokuşmasını…” (100)
Sıvaşmak: Bulaşmak, üstüne sürülmek
“Bir şey sıvaştı parmaklarına.” (101)
Yıvışık: Islak, kaygan, yapışkan
“Sıcaktı, yıvışıktı, akıyordu;” (101)