Ayşegül Devecioğlu’nun romanı (2015)* Roman, başkarakteri kadın aracılığıyla devrimci mücadele içinde “küçük burjuva” olmayı, devrimci mücadelenin kendisiyle birlikte ele alır.  Romanın temelinde, mücadeleden neredeyse yirmi yıl sonra, başka başka yerlere savrulmuş, şu ya da bu biçimde kendilerine yeni hayatlar kurmuş bir grup insanın, günün birinde, beklenmedik bir haberle önce tekrar buluşmaları sonra da yeniden sarsılmaları/savrulmaları yer alıyor: Öldü sanılan Demir, onca yıl sonra ansızın ortaya çıkar. Yakın arkadaşlarının hiçbiri bu karşılaşmaya hazır değildir. Bunda, Demir’in ölü olduğu bilgisini kabul etmiş olmaları kadar, kendi yaşama pratiklerinin yeni bilgisinin de etkisi vardır. Çoğu sınıf atlamıştır, aşk, kimileri için epeydir bir tartışma konusu olmuştur vs. Fakat en can alıcı soru, Demir’in sevgilisi olarak anılan başkarakterin tutumunun ne olacağıdır. Başkarakter (adı bilinmeyen) kadının sevgilisi, Demir’in geldiğini öğrenince onu terk eder. Çünkü hâlâ kadının ona âşık olduğunu düşünür. Demir de kadınla tekrar bir araya gelmek niyetindedir. Nitekim buluşmalarında da hep eski günlerden, kaybedilen zamandan bahsedilir. Romanın sonunda Demir ile kadının bir araya gelip gelmedikleri bilinmez. Bilinen tek şey aklında sorular da olsa, kadının Demir ile birlikte eski mücadeleci günlerini de özlediğidir. (İlk baskı Metis Yayınları, 2015).